Ses estetiği 1990’lı yıllarda uygulanmaya başlayan ama asıl popülaritesini son yıllarda kazanan cerrahi bir işlem. Genellikle cinsiyet değiştirenlerin başvurduğu bir ameliyat gibi düşünülse de kullanım alanı çok daha geniş. Ergenlikte sesi kalınlaşamayan erkekler, kullandığı bazı ilaçlar ya da sigara nedeniyle sesi davudi çıkan kadınlar, boy posuna tezat biçimde incecik bir sese sahip olan erkekler, daha otoriter bir ses elde etmek isteyen yöneticiler de ses estetiğine başvuruyor. Kişinin ihtiyacına göre ses ya kalınlaştırılıyor ya da inceltiliyor. Ortaya çıkan sonuç ise gerçekten etkileyici. Peki ameliyat riskli mi? Sesteki değişim kalıcı mı? Ses estetiği ile ünlü bir şarkıcının sesini elde etmek mümkün mü? Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Hakan Birkent’e sorduk.
Ses estetiğinin kaç yıllık geçmişi var? Hangi durumlarda uygulanıyor?
Yeni sayılır, yaklaşık 30 yıl önce yapılmaya başladı ama Türkiye ve dünyada sınırlı sayıda klinisyenin uğraştığı bir alan. Sesimiz iletişimdeki en temel enstrümanımız. Onunla kendimizi ifade ediyor, duygularımızı aktarıyor, sosyalleşiyor, iş hayatımızı şekillendiriyor ve bir noktada ondan para kazanıyoruz. Yani sesimizin son derece önemli bir fonksiyonu var. Hepimiz doğal olarak sesimizin güzel, etkileyici olmasını arzu ediyoruz. Belki de daha önemlisi sesimizin yaşımızla, fiziksel görünüşümüzle ve cinsiyetimizle uyumlu olmasını istiyoruz. Bu tür uyumsuzluklar takdir edersiniz ki bireyin hayatında ciddi anlamda sıkıntılar yaratabiliyor.
İnce sesli bir erkek ya da çok kalın sesli bir kadın hayal edin. Gerek sosyal hayatında gerekse iş hayatındaki yaşadığı dezavantajları tahmin etmek güç olmasa gerek. İşte bu uyumsuzlukları ortadan kaldırmak için ses estetiği yapıyoruz.
Sesin ince ya da kalın olup olmadığına ilişkin nesnel ölçütler var mı? Hastayı dinleyerek mi yoksa bazı tetkikler yaparak mı buna karar veriyorsunuz?
Sesteki incelik ve kalınlık algısını oluşturan temel ölçütümüz sesin frekansı, yani saniyedeki ses titreşim sayısıdır. Bu sayı belli bir frekansın üzerine çıktığında ses incelir. Daha net ifade edersek… Kadın sesinin frekansı 180-200 hertz, erkek sesinin frekansı ise ortalama 100 hertz civarındadır. Dolayısıyla sesin incelik ya da kalınlığına ilişkin değerlendirmemiz sadece algısal değil, nesnel de…
Sesin inceliği ya da kalınlığı bir cihazla mı ölçülüyor?
Geliştirilmiş yazılımlardan yararlanıyoruz. Hatta akıllı telefonunuza indirebileceğiniz uygulamalarla siz de sesinizin temel frekansını ölçebilirsiniz.
Ses estetiğine cinsiyet değişimi ameliyatı dışında en çok kimler başvuruyor?
Ses kalınlaştırmayı ve inceltmeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Ses kalınlaştırma talebiyle başvuran hastaların çok büyük bir kısmı ince sesli erkekler… Bu grubun önemli bir kısmını ergenlik döneminde sesi kalınlaşmayan, yani puberfoni (mutasyonel falsetto) hastaları oluşturuyor.
Puberfoniyi şöyle özetleyebiliriz: Erkeklerde 14-15 yaşlarında bazı değişimler başlar. Örneğin kas dokusu artar, testosteron düzeyi yükselir, gırtlak anatomisi değişir, ses telleri uzar… Önemli bir değişim daha olur: Ses kalınlaşır. Fakat bu doğal değişim sırasında bazıları yeni kalın seslerini, belki de bilinçaltı düzeyde kabullenmekte zorlanır, çocuk seslerini kullanma eğiliminde olurlar. Hatta ailenin “Oğlum sesine ne oldu?” demesi bile eski sesin yerleşmesine yol açar, erişkin dönemde ince sesli bir erkek profiliyle sonuçlanır.
Yani biyolojik nedenlerden çok psikolojik bir nedenle mi ses ince kalıyor?
Ses tellerinde bir hastalık, nodül, polip gibi biyolojik hiçbir sorun yok. Ses telleri tamamen sağlıklı, en ufak bir lezyon, patoloji söz konusu değil. “Yeni sesi kabullenmeme” de bir hipotez. Çocuk sesinden erişkin sesine geçiş çok bariz olduğunda çocuğun arkadaşlarından ya da ailesinden gelen “Sesine ne oldu, çok değişmiş” tepkisi kişinin farkında olmadan eski sesini kullanmasıyla sonuçlanabilir. Çocuk “Beni eski sesimle seviyorlar” diye düşünüp oradan devam edebilir.
Peki istese kalın sesine geçemez mi?
Çoğunlukla o sesi bilmez zaten. Bazen kahkaha atarken, öksürürken, bağırırken farkında olmadan kalın sese geçer. O daha da büyük travma oluşturur. Çünkü bu sefer polifoni başlar. Yani hem ince hem kalın sesi olan garip bir hal ortaya çıkar. Anatomi sizden kalın sesi kullanmanızı ister ama siz ses olarak eskide kalmışsınızdır. Puberfoni hastaları bazen ses terapisinden de büyük fayda görür ama dirençli vakalarda ameliyat kalıcı çözüm sunar.
Diyelim ki puberfoni yok, kişinin sesi yapısal olarak ince. Daha kalın bir sese sahip olmak için ameliyat olabilir mi?
Evet, olabilir. Ses kalınlaştırma için önemli bir hasta grubunu bu kişiler oluşturur zaten. Okan Bayülgen, Haluk Bilginer, Kenan Işık, Morgan Freeman dinlerken “Sabaha kadar konuşsa da dinlesek” dersiniz. İş adamları, avukatlar ve yöneticiler arasında bu tür etkileyici ses tonuna kavuşmak isteyip bize başvuran çok sayıda kişi var. Çünkü daha otoriter bir ses size avantaj sağlar. Mesela bir restorana gittiğiniz zaman iki masa düşünün. Birinde daha ince, birinde daha kalın sesli biri oturuyor. Kalın sesli daha avantajlıdır genellikle, garson önce oraya bakar. Dolayısıyla var olan seslerini daha otoriter hale dönüştürmek isteyenleri de ses estetiği için adaylar arasında sayabiliriz.
Peki ses inceltme ameliyatlarına başvuranlar kimler?
Burada en büyük grubu cinsiyet değiştirenler oluşturuyor. Yani trans kadınlar. Cinsiyet değişimi birçok estetik ameliyatı içinde barındırıyor. Memeden genital bölge kadar bir dizi ameliyatla ne kadar kadın görünümüne sahip olursanız olun, iletişim sırasında o kalın ses sizi son derece negatif etkiler. Dolayısıyla cinsiyet değişiminin kaçınılmaz bir parçası sesinizi de değiştirmektir.
Elbette ses inceltmek için gelenler yalnızca cinsiyet değiştirenlerle sınırlı değil. Çocukluk döneminde hormonal ilaç (androjenik hormonlar) kullanmak zorunda kalan ve bu nedenle sesi kalınlaşan kadınlar da inceltme ameliyatı için uygun adaylar. Eskiden polikistik over sendromu olanlar da bu tür ilaçlar kullanılırdı.
Ameliyat için bir başka gerekçe çok sigara içimine bağlı sesin kalınlaşması. 20 yıldır günde iki paket sigara içtiği için ses telleri ödemli, davudi sesli kadınları siz de çevrenizden bilirsiniz. İşte bu kadınlar da ses inceltme ameliyatlarıyla daha ince bir sese kavuşuyor.
Ses estetiği “Sesim güzel olsun, ben de şarkı söyleyebileyim” diyenler için uygun mu?
Şöyle özetleyeyim: Yaptığımız şey sesi kalınlaştırmak ya da inceltmek. Yoksa “Hocam benden İbrahim Tatlıses olur mu,” “Emel Sayın sesine sahip olabilir miyim” gibi bir talebi istesek de yerine getirmemiz mümkün değil.
Zaten şarkı söyleyebilmek için ses güzelliği dışında müzikal kulağınızın olması, doğru vokal teknikleri bilmek gibi becerilere de sahip olmanız gerekiyor değil mi?
Kesinlikle. Ses temel bir fonksiyondur ama bizim kulağımıza gelen konuşmadır. Sesin üretildikten sonra konuşma halini almasına pek çok yapı karışır. Dilimiz, dişlerimiz, sinüslerimiz, burun boşluğumuz ve dudaklarımız ile konuşmamız şekillenir. Tüm bu anatomik yapıların hepsini bir bireyde değiştirme şansımız zaten söz konusu değil. Dolayısıyla sadece ses estetiği oldunuz diye sizden bir İbrahim Tatlıses ya da Emel Sayın olmaz.
Bir bas baritonu tenor, bir sopranoyu alto yapmak ya da ses aralığını genişleterek İbrahim Tatlıses’i Mehmet Erdem’e dönüştürmek… Açıkçası ses estetiğinin bu tür hedefleri yok. Tam tersine sesini profesyonel olarak kullananlarda ses estetiği konusunda daha dikkatli olmak lazım. Ben gelen hastalara mutlaka “Sesinizi ne düzeyde profesyonel olarak kullanıyorsunuz” diye sorarım. Eğer kişi şarkı söyleyerek hayatını kazanıyor ve sesinde değişim istiyorsa bir kere bu ameliyat o ameliyat değil. O tür değişimler için şan eğitimi, ses terapisi alabilirsiniz.
Yine ses tellerinde nodül, kist, polip gibi farklı birtakım patolojiler yaşayan ses profesyonellerine de ses estetiği çözüm sunmaz. Bu tür problemler için başka ameliyatlar gerekir.
Sesin ameliyat sonrası alacağı formu bazı programlarla kişiye önceden dinletebilme şansınız var mı? Yoksa ortaya çıkacak ses tamamen sürpriz mi oluyor?
Ne yazık ki mümkün değil. Bunun bir simülasyonunu yapabilen bir yazılım yok. Dolayısıyla hangi düzeyde bir sonuç elde edileceği çoğu zaman bilinmiyor. Fakat zaten amacımız noktasına kadar belirlenmiş bir sese ulaşmak değil. Çünkü uğraştığımız hasta grubu temel olarak sesinin daha ince ya da kalın olmasını isteyenler. Kalınlığın bir tık altı ya da üstü çok fark etmiyor. İnceltme hastalarında da 100 hertzlik bir sesi 180-200 hertz yapıyorsunuz. Buradaki 5-10 hertzlik oynama majör bir değişim yaratmıyor.
Kişi yıllarca birlikte yaşadığı sesinden ameliyatla bir anda ayrılıyor. Sesin başka bir kimliğe bürünmesine uyum sağlamak zor olmuyor mu?
Bu son derece önemli bir konu. Ben hastalarımla ameliyat öncesinde bunu mutlaka konuşurum. İnce ses şikayetiyle gelen 20 yaşındaki bir hastama “Buraya kendi isteğinizle mi yoksa başkasının yönlendirmesiyle mi geldiniz” diye sorarım. Çünkü kişi bazen sesiyle mutludur, sırf başkası istedi diye gelmiştir. Oysa ameliyat sonrası ortaya çıkacak kalın sesin bireyin ruh hali, psikolojisi, kişiliği ile uyumlu olması lazım.
Aslında ses estetiğiyle bireyin bütün hayatını değiştiriyorsunuz. Hastalarımdan biri ameliyattan sonra annesini aramış, annesi de sesini tanımadığı için “Sen benim oğlum değilsin” diye telefonu yüzüne kapatmıştı. Dolayısıyla hastanın hem iç dünyasından hem de aile ve sosyal çevresinden gelecek tepkilere hazır olması gerekiyor. Hastaların büyük kısmı bu değişime hazır olarak geliyor. Ama yine de hastalarıma “Sizi tanıyanlar yeni sesinizi belki yadırgayacak, belki beğenecek. Sizin de yeni sesinize bir alışma süreciniz olacak. Bunu yönetebilecek misiniz” diye mutlaka sorarım.
Ameliyatın detaylarına gelirsek… İşlem nasıl yapılıyor, uzun sürüyor mu?
Ses kalınlaştırma ameliyatını lokal anestezi altında yapıyor, ameliyat süresince hastayla konuşuyoruz. Önce boynun ön kısmından yaklaşık iki-iki buçuk santimlik küçük bir kesi yapıyoruz. Ardından bu küçük delikten girip ses tellerinin üzerindeki kıkırdaktan ses tellerini gevşetiyoruz. Ameliyatın bir noktasında “Şimdi birden 10’a kadar saymaya başlayın” diyoruz. Hasta saymaya başlıyor, her rakamda hastanın sesi bir ton daha kalınlaşıyor, en kalın yer bizim limitimiz oluyor ve oradan geri geliyoruz. Hastayla hemfikir olduğumuz noktayı belirleyince de ameliyatı sonlandırıyoruz. Ameliyat yaklaşık bir saat sürüyor. Hasta sesini hemen kullanabiliyor, aynı gün taburcu olabiliyor. Yaklaşık dört-altı haftada yeni sesine uyum sağlıyor.
Peki ses inceltme ameliyatları?
Biraz daha farklı… Öncelikle bu ameliyatları genel anestezi altında yapmak zorundayız. Kadın sesiyle erkek sesi arasındaki temel farklardan biri sesin uzunluğudur. Erkek sesi daha uzun, kadın sesi daha kısadır. Dolayısıyla kadın sesi frekansını elde etmek istiyorsanız ses tellerini kısaltmanız gerekiyor. Bunu yapabilmek için önce ağız boşluğunu bir aletle genişletip ağzın içinden giriyoruz. Ameliyat alanını mikroskop altında büyüterek ses tellerini birbirine dikip kısaltıyoruz. Kullanılan tekniğe göre bazen boğaz kısmında da küçük bir kesi yapılabiliyor. Tüm bu işlemler ses kalınlaştırmaya göre daha karmaşık olduğu için hastanın ameliyat sırasında uyuması yani hastaya genel anestezi vermemiz gerekiyor.
Ses inceltme ameliyatında hasta uyuduğu için ses kalınlaştırmadaki gibi sesi ayarlama şansımız olmuyor. Bir diğer fark şu: Ses kalınlaştırmada direkt ses tellerine değil, ses tellerinin tutunduğu kıkırdağa müdahale ettiğimiz için ses kısıklığı gibi bir problem olmuyor, hasta hemen sesini kullanmaya başlıyor. Ama ses inceltmede bir iyileşme süreci gerekiyor. Tıpkı elinizdeki bir kesiye dikiş atıldığında onun da bir iyileşme sürecine ihtiyaç duyması gibi.
İyileşme süreci de üç ay kadar sürüyor. Ameliyat sonrasında bir haftalık kesin ses istirahati dönemi oluyor. Sonrasında ses biraz kısık çıkıyor. Haftalar içinde doku iyileştikçe ses inceliği kulağa daha güzel gelmeye başlıyor. Ortalama altı ay içinde ses son halini alıyor.
Ses inceltme ya da kalınlaştırma ameliyatının riskleri var mı? Örneğin ses tamamen kaybedilebilir mi?
Her ikisi için de en büyük risk ortaya çıkan sonucu sevmemeniz olabilir. Sesin çok kalın gelmesi ya da istediğiniz düzeyde bir inceliğin elde edilememesi gibi durumlar ortaya çıkabilir. Aslında bu tür sonucu beğenmemeye ilişkin riskler her estetik ameliyatı için geçerli, siz ne kadar iyi yaptığınızı düşünürseniz düşünün hasta sonuçtan mutlu olmayabilir. Onun dışında sesini kaybetme, konuşamama, hayatın sonuna kadar kısık sesli kalma gibi durumlarla hiç karşılaşmadık. Tabii bu riskler sıfır değil, çok ama çok nadiren bu tür durumlar görülebilir.
Ameliyat için yaş sınırı var mı?
Ön değerlendirme için hasta en az 16-17 yaşına gelmiş olmalı ki hormonal değişime paralel olarak seste olmasını beklediğimiz değişimi görelim. Ameliyat için kişinin 18 yaşını doldurmuş olması yani sesin bir daha değişmeyeceğinden emin olmamız gerekiyor.
Ameliyat sonrası ses terapisi gerekli mi?
Ben iyileşmenin daha iyi olması, sesin daha güzel ve etkili kullanılması, doğru nefes alma tekniklerinin öğrenilmesi için ameliyat öncesi iki seans ve sonrasında ortalama sekiz seans ses terapisi öneriyorum. Terapileri konuşma terapistleri yapıyor.
Ses ameliyatı geçirenlerin sesleri konusunda herkesten daha fazla dikkatli olması gerekir mi?
Hayır, yara iyileşmesi tamamlandıktan sonra özel bir önleme gerek yok. Her insan sesine ne kadar dikkat ediyorsa ses ameliyatı olanlar da o kadar dikkat etmeli. Tabii ses kalınlığı ameliyatı olanlara da bir zahmet sigara içmemelerini öneriyoruz.
Son olarak ameliyatın sonucunda sesin kalınlığı ya da inceliğinden memnun kalmayanlar revizyon için bir daha ameliyat olabilir mi? Ya da sesi eski haline çevirmek mümkün mü?
Bir tık daha kalınlaştırmak ya da inceltmek için ikinci bir ameliyat olabilirler. Sesi ilk haline çevirmek konusunda da şunu söyleyebilirim: Ses inceltilmişse neredeyse bir daha kalınlaştırılamıyor. Ama kalınlaştırılmış bir ses, kıkırdağı tekrar eski yerine yaklaştırarak biraz daha inceltilebilir, bu işlem yine de bir önceki sesin aynısını yakalanacağını garanti etmez. Tam da bu nedenle ses estetiği yaptırmayı düşünen kişilerin o sesi istediğinden emin olmalarını istiyoruz.