Ötenazi, yani doktor yardımıyla intihar, Türkiye’de tanınmayan, Batıda ise tartışmalı bir uygulama. Daha çok yaşlı, tedavi edilemez hastalıklarla boğuşan ve acılar içinde kıvranan insanlar için akla gelen bir şey ötenazi.
Pek çok ülkede bu çeşit hastalar için böyle bir ‘hak’ yok. Örneğin Türkiye’de uygulanmıyor. Bazı ülkeler ise bir takım sıkı prosedürlerin ardından bazı hastalara bu ‘hak’kı tanıyor. Hollanda onlardan biri. Ama konu Hollanda’da da tartışmalı aslında.
Şimdi bu ülkede verilen bir ötenazi izni, tartışmaları yeniden alevlendirmiş, hatta bütün Avrupa çapına yaymış durumda. Çünkü ötenazi izni verilen kişi 29 yaşında bir genç kadın ve bu izin onun çektiği ‘ruhsal sancılar’ nedeniyle verildi.
Zoraya ter Beek 29 yaşında, Hollandalı. Küçük yaşlardan itibaren ruhsal sıkıntılar çekmeye başladı. Kronik depresyon, anskiyete, travma ve kişilik bozukluğu var. Ayrıca otizmli. Partneriyle tanıştığında onun sunacağı güvenli ortamın iyi geleceğini düşündü. Ama olmadı, kendisine zarar veriyor, intihar eğilimi sürüyordu.
Konuşma terapisi aldı, ilaç tedavisi gördü, onlarca kez elektroşok tedavisinden geçti. “Terapilerde kendim ve sorunlarla başa çıkma mekanizmalarım konusunda çok şey öğrendim. Ama esas sorunlarım çözülmedi” demiş The Guardian’a Zoraya; “Tedaviye umutla başlıyorsunuz. Daha iyi olacağınızı düşünüyorsunuz. Ama süreç uzadıkça umudunuzu kaybetmeye başlıyorsunuz” diyor.
Tedaviyle geçen 10 yılda “eline hiçbir şey geçmemişti.” “Hayatıma böyle devam edemeyeceğimi biliyordum” diyen Zoraya intiharı düşünse de okul arkadaşlarından birinin intiharının kızın ailesi üstündeki etkisini görünce bundan vazgeçti.
Süreç zorlayıcıydı
2020 yılında elektroşok tedavisi sona erdi, yeni bir tedaviye adım atıp atmama konusunda bir müddet düşündükten sonra geçen aralık ayında yardımlı intihar (ötanazi) için başvuru yaptı. Burada süreç “Pazartesi başvuru yaptım, cuma günü ölmüş olacağım” gibi işlemiyor; oldukça uzun ve karmaşık. Hollanda yasalarına göre bir kişinin yardımlı ölüme uygun görülebilmesi için “düzelme ihtimali olmayan dayanılmaz acılar” çekmesi gerekiyor. Ayrıca kişinin tam olarak bilgilendirilmiş ve böyle bir karar alabilecek yetiye sahip olması gerekiyor.
Değerlendirme için uzun süre bekleme listesinde kaldığını söyleyen Zoraya “Çünkü ruhsal sancılar çeken insanların yardımlı ölümüne dahil olmak isteyen doktor sayısı çok az. Ayrıca bir ekip tarafından değerlendirilmeniz, uygulamaya uygunluğunuz konusunda ikinci bir görüş daha almanız ve onların kararının da başka bir bağımsız doktor tarafından gözden geçirilmesi gerekiyor” dedi.
Zoraya üç buçuk yıldır devam eden sürecin ardından geçen hafta yardımlı ölüm başvurusundan olumlu dönüş aldı. Üç buçuk yıldır kararında hiç tereddüde düşmemişti.
“Suçluluk hissettim. Bir partnerim, ailem, arkadaşlarım var ve onların çekeceği acıya duyarsız değilim. Korktum da. Ama kararlıydım, bunu yapacaktım” diyen Zoraya “Her aşamada doktorlar ‘Emin misin? Dilediğin zaman talebini geri çekebilirsin’ diyor. Partnerim çoğu konuşmamızda bana destek olmak için odada oluyordu, ama doktorlar birkaç kez onun odadan çıkmasını istedi. Daha rahat konuştuğumdan emin olmak istiyorlardı” diye konuştu.
‘Birini sevdiğinizde gitmesine izin de vermelisiniz’
Hollanda’da 2002’de kabul edilen yasaya göre psikiyatrik hastalığı olan kişiler yardımlı ölüm hizmetinden faydalanabiliyor. Bu hizmete başvuranların sayısı artmaya devam ediyor. 2010 yılında bu hizmete başvuranların sayısı sadece ikiyken, 2023’te sayıları 138’e çıktı. Gerçekleştirilen dokuz bin 68 ötenazinin yüzde 1,5’lik kesimini oluşturuyorlar. Ancak bu durum alışılmadık olmaya devam ediyor.
Kendisi gibi ruhsal sancıları nedeniyle insanların yardımlı ölüm alıp almaması konusundaki tartışmaların anlaşılabilir olduğunu söyleyen Zoraya “İnsanlar akıl hastası olduğunuzda doğru düşünemeyeceğinizi sanıyor ki bu da aşağılayıcı bir şey. Engelli bazı insanların yardımlı ölüm konusundaki korkularını ve ölüm baskısı altında olduğum endişesi taşıyan insanları anlıyorum. Ama Hollanda’da bu yasa 20 yılı aşkın süredir yürürlükte. Kuralları gerçekten katı ve güvenli” dedi.
Zoraya’nın yardımlı ölümle hayatına son vereceği haberi nisan ayında yayına girdiğinde sosyal medya hesaplarının mesaj kutusu dolup taştı. Gelen mesajların çoğu Hollanda dışından, çoğunlukla da ABD’dendi: “İnsanlar ‘Yapma, hayatın çok değerli’ diyorlardı. Bunu ben de biliyorum. Bazıları özel tedavi yöntemleri olduğunu söylüyordu, uyuşturucu falan. Bazılarıysa İsa’nın ya da Allah’ın yolundan gitmemi söylüyordu, yoksa cehennemde yanacakmışım. Tam bir saçmalıklar silsilesiydi. Tüm bu negatifliklerle başa çıkamadım.” Ve bu yüzden tüm sosyal medya hesaplarını sildi Zoraya.
Zoraya şimdi ölümünün gerçekleşeceği günü bekliyor. O gün evine sağlık ekibi gelecek. Zoraya’ya sakinleştirici verecekler. Bilincini kaybedene kadar da kalbini durduracak ilacı vermeyecekler. “Benim için uykuya dalmak gibi bir şey olacak” diyor Zoraya. Ölürken yanında partneri de olacak: “Ben ölürken odadan çıkmak isterse sorun olmayacağını söyledim. Artık bu noktaya geldik, hazırız. Ben de kendimi suçlu hissediyorum. Ama birini sevdiğinizde gitmesine izin vermeniz gerekir.”
Türkiye’de intiharı düşünen veya yakını için endişelenen insanların aradığı yardım hattı 2007’de kapatıldı. Ancak yetkililer acil durumlarda 112’nin aranabileceğini söylüyor.