Güneşin altında geçirdiğimiz her dakika cildimizde leke bırakabilir. Peki doğum kontrol haplarının, yüz tüylerini aldırmanın, hatta plajda içilen bira ve limonlu içeceklerin leke oluşumunu tetiklediğini biliyor muydunuz? Detaylar sizi şaşırtacak.

Yaz aylarında ciltte güneş lekesi riski hiç olmadığı kadar yüksek. Özellikle kadınlarda daha fazla görülen bu kahverengi lekeler hem estetik kaygılara yol açıyor hem de sağlığı tehdit edebiliyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Şule Güngör’e göre uzun yıllar güneş maruziyeti sonucu oluşan ve ‘yaşlılık lekeleri’ olarak bilinen güneş lekelerinin bazı durumlarda kansere dönüşme riski bile var. Prof. Dr. Güngör ile güneş lekeleri hakkında bilmeniz gereken her şeyi konuştuk. İşte cilt lekeleri riskini artıran 11 sebep ve lekelerden korunma yolları.

Prof. Dr. Şule Güngör

1) Kadın olmak

Güneş lekeleri östrojen hormonu nedeniyle özellikle kadınları hedef alıyor. Kadınlar, östrojen hormonunun yükselmeye başladığı ergenlik döneminden östrojenin azaldığı menopoza kadar güneş lekelerine karşı daha savunmasız.

Menopozla birlikte leke riski azalıyor ama hormon replasman tedavisi alan kadınlarda tehlike devam ediyor.

Bu arada özellikle hamilelik dönemindeki yüksek östrojen seviyeleri anne adayını güneş lekelerine daha açık hale getiriyor.

2) Doğum kontrol hapları

Bu hapların oluşturduğu yüksek östrojen seviyelerinin ciltte kahverengi lekeler oluşturma riski yüksek. Doğum kontrol hapları sadece doğum kontrolü için değil, polikistik over sendromu nedeniyle genç kızlara da veriliyor. Hangi gerekçeyle olursa olsun doğum kontrol hapı kullananlara “Mutlaka güneşten korunun” diye uyarıda bulunuyoruz.

3) Ağda veya iple yüzde tüy alma işlemi

Östrojenden bağımsız olarak güneş tek başına da ciltte leke yapma potansiyeline sahip. Güneş özellikle derimiz korunmasızsa leke oluşumunu tetikliyor. Eğer derimizin ölü hücrelerden oluşan en üst tabakası (stratum corneum) hasar görüp incelmişse güneş ışınları derin tabakalara ulaşarak daha kolay leke yapıyor. Bu açıdan yazın ağda veya iple dudak üstündeki tüyleri aldıranlar risk altında. Çünkü bu uygulamalar peeling etkisi yaratarak derinin üst tabakasını inceltiyor. Önlem olarak bu işlemlerden sonra güneşten korunmaya çok dikkat edilmeli.

4) Evde hazırlanan doğal cilt ürünleri

Son yıllarda “Yediğiniz her şeyi cildinize sürebilirsiniz. Yiyemediklerinizi cildinize asla sürmeyin” şeklindeki yanlış bilgi oldukça popüler hale geldi. Hastalar bu söyleme güvenerek özellikle sirke ve limonu karıştırıp ciltlerine sürüyor. Oysa ikisinin karışımı çok kuvvetli bir asit. Biz bu tür asitleri içeren kimyasal ürünleri kışın bile korka korka uyguluyoruz.

Doğal içerikler elbette kanserojen içermedikleri için zararsız. Ama bir ürünün doğal olması, onun tahriş edici olmayacağını veya alerji yapmayacağını garanti etmez.

Bitkilere bağlı alerji ve tahriş birbirinden farklı durumlar. Doğal bir bitkiyi cilde sürdüğünüzde alerjik bir reaksiyonun ortaya çıkmasını fitodermatit olarak adlandırıyoruz. Bu tabloda bitkilerin sürülmesinden birkaç gün sonra yara, kızarıklık, hatta deri ülserleri bile görülebiliyor. Bir de fitofotokontakt dermatit dediğimiz bir durum var. Burada da bitkinin cilde temas etmesinin ardından güneş ışığına maruz kalındığında bir reaksiyon meydana geliyor. Önce ciltte tahriş, ardından leke oluşuyor. Zaten ciltte herhangi bir yara, kabuk, hastalık ve tahriş sonrasında leke kalma ihtimali her zaman var.

5) Plajda içilen limonlu içecekler

Limonata, limonlu maden suyu, limonlu detoks içecekleri, mojito, margarita, cin tonik… Plajda bu tür içecekler sık tercih edilir. Eğer limon veya başka turunçgiller içeren içecekleri güneş altında içerseniz ağız çevrenizde kahverengi lekelerin oluşma riski yüksek. Çünkü turunçgillerdeki ‘psoralen’ adı verilen madde güneşle etkileşime girdiğinde ciltte fitofotokontakt dermatite yol açıyor. Hatta bu sorun, içecekleri hazırlayan barmenlerin elinde de sık görülüyor. Önlem olarak içeriğinde turunçgil bulanan içecekleri ağız çevresine değdirmeden içmek, limon temasından sonra elleri iyice yıkamak ve güneşten koruyucu krem kullanmak önemli.

6) Güneş altında şişeden içilen bira

Tıpkı limon gibi alkol de güneşle etkileşime girerek leke oluşturabiliyor. Güneş altında şişeden içilen ve dudakta kalan birkaç damla biranın bile leke yapma ihtimali yüksek. Ben hastalarımda lekeyi dudağın tam ortasında, yani şişenin temas ettiği bölgede gözlemliyorum. Böyle bir sorunla karşılaşmak istemiyorsanız güneş altında şişeden bira içmekten kaçının. Ayrıca kapalı bir yerde bira içip güneşe çıkacaksanız önce dudaklarınızı temizleyin.

Bu arada dudaklar cildin diğer bölgelerine göre daha ince ve hassas bir yapıya sahip. Dudaklar için üretilmiş güneş koruyucu balmlar kullanarak bu hassas bölgeyi koruyabilirsiniz.

7) Kalitesiz kozmetik ürünler

Normalde güneş lekelerine en sık dudak üstü, yanaklar ve alın gibi alanlarda rastlarız. Fakat kalitesiz fondötenler veya zamanı geçmiş güneşten koruyucu kremleri yüzlerine sürdükten sonra güneşe çıkanlar çok büyük talihsizlik yaşar. Çünkü lekeler yüzlerinin tamamında ortaya çıkar. Yaygın lekelerin tedavisi ise gerçekten daha zor.

Kalitesiz kozmetik kullanımının ardından güneş maruziyeti ciltte önce bir kızarıklık yapar, hastalar bunu güneş yanığı zanneder. Ama o kızarıklık daha sonra kahverengi lekeye döner. Hastaların hikayesi hep aynıdır: “Sadece 10-15 dakika güneşe çıktım, bu hale geldim.”

8) Bazı ilaçlar

Ağızdan alınan bazı ilaçlar güneş lekesi oluşumu tetikleyebilir. Örneğin dermatolojinin sivilce tedavisinde, başka bölümlerin ise farklı amaçlarla kullandığı doksisiklin adlı antibiyotiğin güneşle reaksiyona girerek leke yapma olasılığı çok fazla.

Yine akne tedavisinde kullanılan retinoidler cildi güneşe karşı daha hassas hale getirir; güneş yanığı riskini artırabilir ve sonrasında leke bırakabilir.

Bazı tansiyon ilaçları (diüretikler) ve lupus hastalığında kullanılan plaquenil de benzer etkiler gösterebilir. Hastalar “Ben ilacımı nasılsa gece alıyorum, gündüz güneşe çıkabilirim” diye düşünmemeli. Çünkü bu ilaçların etkisi gün boyu devam eder.

Tabii söz ettiğim ilaçlar her hastada cilt lekesi yan etkisine yol açmaz. Fakat hangi hastada lekelerin görüleceğini önceden bilemediğimiz için bu ilaçları kullanan kişilere “Güneşten mutlaka korunmalısınız” diye bilgi veriyoruz.

9) Yazın yapılan peeling

Biz dermatologlar yaz yaklaşırken karbon peeling hariç cildin üst tabakasını soyan asidik veya lazerli peelingleri yapmayı bırakırız. Sonbaharda bu işlemlere tekrar başlarız.

Yaz aylarında sadece klinikte yapılan peelinglerden değil, doğal veya kozmetik ürünlerle evde uygulananlardan da uzak durulmalı. Sirke, limon ve karbonatla hazırlanan, hatta içine mısır unu, kahve telvesi gibi partiküllü malzemeler eklenen ev yapımı peelingler cildin üst tabakasını soyarak yüzü lekelere açık hale getirir.

Sirke ve limonla yapılan peelingleri hiçbir mevsim önermiyorum. Fakat sonbahar ve kış aylarında çok sık olmamak koşuluyla kahve telvesi veya iri çekilmiş mısır unuyla peeling yapabilirsiniz. Eğer “Yazın ille de peeling yapacağım” diyorsanız uygulama için akşam saatlerini tercih edin ve birkaç hafta boyunca güneşten korunmaya maksimum özen gösterin.

Bu arada retinol de güneşe karşı hassasiyet yapar. Eğer hayatınızda hiç retinol kullanmadıysanız yazın kullanmaya başlamayın. Biz retinolü antiaging amaçlı haftada iki-üç gün öneriyoruz. Cildiniz retinole alışıksa retinolü yazın 7-10 günde bir, geceleri sürebilirsiniz. Ama güneşten korunmaya bir tık daha özen göstermek şartıyla.

10) Solaryum

Güneşin yaptığı her şeyi solaryum da yapar, hatta olumsuz etkisi güneşten katbekat fazladır. Çünkü solaryumdaki ultraviyole, doğal aldığımız ultraviyoleden daha güçlüdür. Bu yüzden güneşe maruz kaldığımızda oluşabilecek olumsuz reaksiyonlar solaryumda dört-beş kat daha sık görülür.

11) İlerleyen yaş

Yaşlılık lekeleri (aktinik keratoz) genellikle 40-45 yaş sonrasında yüzde ve ellerde nokta nokta kahverengi lekeler şeklinde ortaya çıkar. Bu şikayetle bana gelen hastalarıma lekelerin sebebinin güneş olduğunu söyleyince “Ama ben güneşe hiç çıkmıyorum ki” yanıtıyla sık karşılaşıyorum. Evet, belki son dört-beş yıldır güneşten korunuyor olabilirler fakat lekelerin sebebi son yıllarda maruz kaldıkları güneş değil, aslında çocukluk ve gençlik döneminde aldıkları güneş ışınlarıdır.

Bronzlaşma nasıl güneş hasarına karşı vücudun bir savunma mekanizmasıysa orta yaşlarda ortaya çıkan bu küçük lekeler de yıllarca maruz kaldığımız güneşe karşı bir savunma mekanizması. Güneşlendiğimizde cildimiz kendini korumaya almak için melanin pigmentlerini artırarak bronzlaşır. Orta yaşlarda görülen küçük lekeler de cildin güneşe karşı savunma mekanizmasının bir sonucudur. Gençlik ve çocukluk döneminde güneşe maruz kaldığımızda cilt altında görünmeyen bu pigment artışları, belli bir yaştan sonra yüzeye çıkarak görünür hale gelir.

Cilt kanseri işareti olabilir

Yazının buraya kadarki bölümünde güneş lekelerini riskini artıran sebepleri anlatan Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Şule Güngör’den bir de kritik uyarı var: “Östrojenin etkisiyle bir anda oluşan veya bitkilerin cilde sürülmesine bağlı tahriş-alerji sonucunda ortaya güneş lekelerinin kansere dönüşme riski sıfır. Ama orta yaşlardan sonra yüz, el, sırt ve omuzda hatta erken saçı dökülen erkeklerin kafa derisinde görülen küçük lekelerin kansere dönme riski var. Yaşlılık lekelerini bazen dermoskopla incelediğimizde ‘Bu ciddi bir şey olabilir. Bundan bir biyopsi alalım’ diyebiliyoruz. Ayrıca güneş lekesi sanılan şey halihazırda kanserli bir lezyon da olabilir.”

Peki güneş lekelerinden hızlıca kurtulmak mümkün mü?

Dr. Güngör bu soruya pek de olumlu bir yanıt vermiyor: “Ne yazık ki tedavisi çok kolay değil. Lazer etkili yöntemler arasında. Bazen lazerin yanı sıra belli kremler kullanmak zorunda kalıyoruz. Çünkü tek bir yöntemle lekenin kaybolması daha yavaş ve zor oluyor.”

Peki güneş lekelerinin geçmesi için evde yapılan uygulamalar fayda sağlar mı? Dr. Güngör, “Hayır” diyor: “Hatta sorunu daha da kötüleştirebilir. Öncelikle güneş lekesi, derimizin melanin (cilt rengini belirleyen pigment) üretildiği tabakada ortaya çıkar. Lekeyi giderme amacıyla kullanılan bir ürünün etkili olabilmesi için o tabakaya ulaşması lazım. Ev tipi ürünler o tabakaya ulaşıp lekeyi azaltamaz.

İkincisi bazı ev tipi ürünler başlangıçta sanki lekeyi geçirmiş gibi sahte bir etki yaratır. Bu ürünler cildin üst tabakasını soydukları için ciltte bir pembelik, tazelik sağlarlar. Hasta da cilt lekesinin geçtiğini zanneder. Ama sonra rebound dediğimiz daha kötü bir reaksiyonla iki-üç hafta sonra leke geri döner. Bu nedenle ‘Cildime limon-sirke sürdüm, önce lekem geçti, cildim bebek gibi oldu. Ama sonra bu hale geldim’ yakınmasını sık duyarız.”

Lekesiz bir cilt için öneriler

Prof. Dr. Şule Güngör’e göre lekesiz ve sağlıklı bir cilde sahip olmanın sırrı, doğru korunma yöntemlerini bilmekten geçiyor. İşte dikkat etmeniz gerekenler:

📍 Temel korunma yolu saat 11.00-16.00 arasında güneşe çıkmamak. En büyük yanılgı “Nasılsa güneşten koruyucumu sürdüm artık bütün gün güneş altında durabilirim” demek. Elbette güneş koruyucunuzu sürün ama bu önlem güneşin zararlı UV ışınlarından tamamen korunacağınız anlamına gelmez.

📍 Güneşe çıktığınızda her saat başı güneş koruyucunuzu tekrar sürün. Suya girdiğinizde veya çok terlediğinizde kreminizi yenileyin.

📍 Güneş koruyucuları fiziksel ve kimyasal olarak ikiye ayrılır. Geniş vücut bölgelerinde fiziksel koruyucuları öneriyorum. Ama yüz bölgesi daha dar bir bölge olduğu için bu ürünlerin kana geçişi sınırlıdır. O nedenle yüzünüze kimyasal koruyucu sürebilirsiniz. Ben yaz tatilinde yüzüme kimyasal koruyucu, üzerine de kalın bir tabaka halinde fiziksel koruyucu sürüyorum. Ayrıca mutlaka şapka ve güneş gözlüğü de kullanıyorum.

📍 Plajda gölgede olmaya elbette dikkat edin ama şunu unutmayın: Tente veya şemsiye altında durmak tek başına koruyucu değil. Güneş ışınları su ve kumdan da yansıyarak zararlı etkisini gösterir. Şemsiye ve tente altında sanki güneş altındaymışsınız gibi korunmaya devam edin.

📍 Güneş gözlüğü hem göz çevresinde kırışıklık ve güneş lekelerinin oluşmasını önlemeye yardımcıdır hem de katarakt ve sarı nokta hastalığının erken yaşlarda ortaya çıkmasına karşı koruyucudur.

Güneş ışınları deri kanseri riskini artırmanın yanı sıra gözde kanser ihtimalini de yükseltir. Güneş gözlüğü kullanımı gözleri bu açıdan da korumaya destek olur. Önemli bir uyarı: Gözlerinizi ve göz çevrenizi daha iyi korumak için büyük güneş gözlüğü tercih edin.

Bu arada güneş gözlüğü kullanımını abartıp sabah evden çıkar çıkmaz hafif güneşte bile gözlük takan hastalarım var. Oysa güneşin yoğun olmadığı saatlerde hiç olmazsa 10-15 dakika güneş gözlüksüz kalmanın faydası büyük. Güneş ışınları, sirkadiyen ritmimizi düzenler ve mutluluk hissi yaratır. Serotonin artışı için güneş ışığını gözlerimizden almalıyız.

📍 “Kakao yağı veya havuç yağı cildi direkt tahriş eder” demiyorum ama kimseye de bronzlaşmayı önermiyorum. Bronzluk bir cilt travması. Ama ille de kullanacaksanız kendi ürettiğiniz ürünleri değil, kaliteli markaların ürünlerini kullanın.

📍 Güneş lekeleri çimlerde çıplak ayakla yürüyen ve daha sonra güneşe maruz kalan kişilerin ayaklarında da görülür. Böyle bir şikayetle bize bir hasta geldiğinde sorunun ne olduğunu bakar bakmaz anlarız. Çünkü ayakta belirgin uzunlamasına bir çizgi olur. İçsel hastalıklar böyle geometrik izler bırakmaz. Bu tür lekelerin oluşmaması için yazın bahçede veya çimlerde çıplak ayakla dolaşmayın.

Işıldayan bir cilt için: Karmaşık değil, basit bir rutin tercih edin