Normalde yaşı, kronolojik yaş olarak adlandırdığımız bir sistem doğrultusunda ölçeriz. Ancak insanlar sigara içmek ya da yeterince uyuyup uyumamak gibi konularda yaptıkları seçimlerle biyolojik açıdan kronolojik yaşlarından daha büyük ya da daha küçük olabilirler.
Harvard Üniversitesi’nden Vadim Gladışev ile Duke Üniversitesi’nden James White’ın yönetimindeki bir grup araştırmacı, biyolojik yaşı ölçmek için DNA’da bulunan ve yaşla ilişkilendirilen metil grubunun yapısını analiz eden bir ‘epigenetik saat’ geliştirdi.
Ekip bu saati üç tür stresli olayın biyolojik yaş üzerindeki etkisini değerlendirmek için kullandı. Bu üç durumdan birini yaşayan katılımcılardan farklı zamanlarda birden çok alınan kan örneklerinden sağlanan DNA analiz edildi.
İlk analizde ekip, yaş ortalaması 81 olan dokuz kişinin biyolojik yaşının, kırık kalça tedavisi için ameliyat olduklarında hızla arttığını ancak ameliyattan sonraki hafta hızla eski düzeyine geri döndüğünü tespit etti.
Ekip daha sonra şiddetli Covid-19 belirtileri nedeniyle hastaneye yatırılan yaş ortalaması 60 olan 29 kişinin hastanede geçirdikleri süreç ve sonrasındaki biyolojik yaşını ölçtü. Kadın katılımcıların biyolojik yaşı taburcu olduktan sonra düşerken, erkek katılımcılarınki düşmedi. Araştırmacılar bunun nedeninin erkeklerin hastalıktan tamamen kurtulmalarının ortalama olarak daha uzun sürmesi olabileceğini söylüyor.
Son olarak ekip, vücut üzerinde stres yarattığı bilinen hamileliği yaşayan 200’den fazla kadının katıldığı dört çalışmadan elde edilen verileri derledi. Bu kişilerin biyolojik yaşlarının, hamilelik sürecinde artarken doğumdan altı hafta sonra, hamileliğin erken dönemlerindeki seviyesine döndüğü gözlemlendi.
Bununla birlikte Avustralya’daki Sydney Üniversitesi’nden Luigi Fontana, biyolojik yaştaki kısa süreli dalgalanmaların genel yaşlanma sürecinde büyük bir değişiklik yaratmadığı konusunda uyarıyor. Yani stresten kurtulduğunuzda gri saçlarınıza biraz renk gelebilir ancak 10 yıl önceki saçlarınıza kavuşmanız boyatmadığınız sürece biraz zor.
Yine de artık biyolojik yaşın biraz olsun tersine dönebileceğini biliyoruz. Bu da gençleşmeyi daha da artıracak tedaviler geliştirme olasılığını kuvvetlendiriyor.