MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Gelsin TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Örgütün lağvedildiğini haykırsın" şeklindeki çağrısı AK Parti'ye yakın medyada geniş yer buldu. Yeni Şafak hariç hepsinin benzer başlıklarla hizalandığı görüldü.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘iç cepheyi güçlendirme’ mesajı üzerine DEM Parti sıralarıyla selamlaşmasıyla başlayan ‘süreç’, siyasetçinin 1999 yılından beri İmralı’da tutuklu bulunan ve 44 aydır tecrit altında olduğu belirtilen PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı  “Gelsin TBMM’de DEM Grup Toplantısı’nda konuşsun. Örgütün lağvedildiğini haykırsın” çağrısıyla kademe atladı.

Söyledikleri yalnızca bununla sınırlı değildi. Öcalan’ın ‘terörü sonlandırma dirayeti’ göstermesi halinde tecridin kaldırılmasının yolunu da açan ‘umut hakkının’ kullanımıyla ilgili yasal düzenleme yapılabileceğini kayda geçirdi ve ekledi:

“Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın. Bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız. Vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.”

Erdoğan bu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. İttifak ortağıyla birlikte tarihi bir fırsat penceresi açtıklarını, bunun hırslara kurban edilmemesi gerektiğini vurguladı.

CHP lideri Özgür Özel, Meclis’in devre dışı bırakılmaması kaydıyla terörün bitirilmesine tam destek vereceklerini söyledi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’ysa öncelikli olarak tecritin kaldırılması gerektiğini anlattı.

Bu, konunun siyaset sahnesindeki özetiydi. Peki ya medya ayağında neler oluyor?

AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen medya kuruluşları, bir fireyle de olsa adeta hizalandılar. Yine benzer manşetler gazetelerin birinci sayfalarını süsledi.

Hürriyet, Milliyet ve Akit, Bahçeli’nin sözlerini ‘tarihi çağrı’ anonsuyla okurlarına aktarırken Sabah, Türkiye ve Akşam Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye için tarihi fırsat” ifadesini başlığa çekmeyi tercih etti. MHP’nin yayın organı Türkgün de benzer bir politika izledi.

Bu metinlerde genel olarak liderlerin 22 Ekim itibariyle kamuoyuyla paylaştıkları mesajlar servis edildi.

Yalnızca Yeni Şafak ‘şaşırtıcı’ denecek şekilde diğerlerinden ayrıştı ve ‘Öcalan’ın yeri İmralı’dır’ başlığıyla bayilerdeki yerini aldı. Areda Survey anketi üzerinden kurulan haberde şunlara yer verildi:

“Türkiye genelinde yapılan araştırma, vatandaşların çoğunun ‘bebek katili PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın TBMM’de konuşma yapmasını istemediğini’ ortaya koydu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü ‘’Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz’ diyenlere sesleniyorum. Eğer terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun.  Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın’ şeklindeki sözleri, büyük tepki çekti.

Araştırma şirketi Areda Survey, vatandaşlara Bahçeli’nin bu açıklamalarını sordu. Türkiye genelinde 1113 katılımcıyla gerçekleştirilen ankette, ‘MHP lideri Bahçeli’nin bu sözlerine katılıyor musunuz’ sorusu yöneltildi. Katılımcıların yüzde 34,9’u ‘Evet, katılıyorum’ derken, yüzde 65,1’i ise ‘Hayır, katılmıyorum’ cevabını verdi.”

Köşe yazarlarının gündeminde de ‘süreç’ vardı.

Bu noktada 2009’da Oslo görüşmelerinde temeli atılan, ancak 7 Haziran – 1 Kasım 2015 arasındaki çatışmalı dönemde sona eren ‘çözüm süreci’ gibi bir isimlendirme yapılmadığını belirtelim. Nitekim Bahçeli de böyle düşünenlere tepki gösteriyor, Öcalan için çağrı yaparken şunları söylemeyi de es geçmiyordu:

“Yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini iddia edenlere kadar pek çok iddia ve ifade malumlarınız olacağa üzere gündeme gelmiştir. Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, terör örgütüdür. Yeni çözüm sürecine değil ortak akla ihtiyaç var. Terör başka siyaset başkadır.”

Selvi: Öcalan ‘buradan tabutla çıkmak istemiyorum’ demiş

Özellikle Erdoğan’la samimiyetiyle bilinen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, bu adımların çok değerli olduğunu anlattı, CHP ve DEM Parti’nin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Öcalan’a ait olduğunu ileri sürdüğü bir sözü de paylaştı:

“Öcalan’ın Meclis’e getirilerek DEM Parti grubunda konuşturulması önerisi ise şok ediciydi ama Bahçeli’nin, “Umut hakkı” açılımı da bir o kadar önemliydi

Umut hakkı ne demek?

Bu sorunun yanıtı MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’dan geldi. Feti Yıldız, ‘Bu kavram müebbet ağır hapis cezasına mahkûm edilmiş hükümlünün bir gün salıverilmeyi beklemek hakkını ifade etmek için kullanılmaktadır’ dedi.

Öcalan’ın da ‘Buradan tabutla çıkmak istemiyorum’ dediği ifade ediliyor.”

Cem Küçük ‘mahallesiyle’ aynı görüşte değil

Milliyet ve Sabah’taki yazarların çoğunun Selvi’yle aynı görüşte olduğu görülüyor.

Gazetelerdeki duruma benzer bir ayrışma Türkiye yazarı Cem Küçük özelinde yaşandı. Bağlı olduğu kuruluşun ‘Bahçeli’den ezber bozan açıklama: Sürpriz İmralı çıkışı’ manşetine ters düşecek şekilde bunun hatalı bir hamle olduğunu, iktidar kanadına oy kaybettirme riski taşıdığını ileri sürdü:

“Savunma sanayi için vatandaşın kredi kartlarından para istemek yanlıştı ve ters tepti. Millet kabul etmedi. Çözüm Süreci istekleri de onay bulmadı. O yüzden Bahçeli’nin önerisi iyice tartılmalı ve hesaplanmalı. 2008’de başlayan çözüm süreci gerekliydi ve halktan destek gördü. Ama masayı deviren ABD isteğiyle PKK oldu. Yeni bir çözüm süreci zaten mümkün değil. Cumhur İttifakı Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamalı.

Şu yazıyı yazdığım saate kadar birçok milliyetçi okur ve izleyicim Öcalan’ın Meclis’e gelmesinin asla kabul edilebilir olmadığını ilettiler bana. İkinci bir Habur’u kimse kaldıramaz. PKK’lı teröristler zafer kazanmış edasına bürünebilirler.”

‘Çözüm’de 22 Ekim virajı: Bahçeli yol açtı, Erdoğan yeşil ışık yaktı, DEM ve CHP’den şartlı destek