Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İsrail’in Lübnan’dan sonraki hedefi Türkiye’dir” şeklindeki çıkışı ve muhalefete yönelttiği “iç cepheyi güçlendirme” vurgusu MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti yöneticileri ve milletvekilleriyle bir ‘yumuşama’ sürecine yol açtı.
Bilindiği üzere 1 Ekim’deki yeni yasama yılı açılışında Bahçeli ittifak ortağının konuşmasından sonra senelerdir kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) hedefe koymak pahasına çağrılar yaptığı HDP ardılı DEM Parti’yle selamlaştı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Van Milletvekili Pervin Buldan ve Ağrı Milletvekili Sarrı Sakık’la tokalaştıktan sonra da şunları kayda geçirdi:
“Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barışı hedeflerken kendi ülkemizde de barışı tesis etmemiz gerekiyor.”
Bunlar kamuoyunda DEM Parti’yle yumuşamanın ‘ilk iki alameti’ olarak yorumlandı. Öteki alametler şöyle:
3) Efkan Ala ve fotoğraftaki yeri
2009’da Oslo görüşmelerinde temeli atılan ve zaman zaman kesintilerle devam eden Kürt sorunu konusundaki ‘çözüm süreci’ sırasında İçişleri Bakanlığı görevinde Efkan Ala vardı ve Bahçeli, DEM sıralarıyla selamlaşırken tam da arkasında duruyordu.
Kendisi AK Parti’de hala demokratik reform, Kürtlerle diyalog gibi meselelerde adı öne çıkan isimlerin başında geliyor. Dolayısıyla fotoğraf, yeni bir sürece dair bir alametlerin baş sıralarında yer alıyor.
Bu gelişmelerle birlikte mevsim normallerinin üzerine çıkan ‘sıcak hava’, DEM Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında sürdü.
4) DEM Parti’den yeni anayasa için muhalefete çağrı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ertesi gün muhalefet partilerine yeni anayasa konusunda şu çağrıyı yaptı:
“Bütün yaz boyunca Ankara’da Anayasa üzerine tartışmalar sürüyordu. Bu tartışmaların gölgesinde, ülkemizde AİHM kararlarının göz ardı edildiği, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin sürdüğü ve cezaevlerinin toplama kampına dönüştüğü bir gerçekliğe dikkat çekiyoruz. Bu koşullar altında, köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğunu belirtiyoruz.
DEM Parti olarak hiçbir kesimin sembolleriyle ve değerleriyle sorunumuz olmadı, ancak, biz herkesi tek bir etnik kimliğe indirgeyen bir Anayasa’ya karşı çıkıyoruz ve yurttaşlık tanımının cesurca yeniden ele alınması gerektiğini söylüyoruz.
Ülkemizin başkenti veya resmi dili ile bir sorunumuz olmadığını, ancak her halkın kendi ana dilinde konuşma ve eğitim alma hakkının temel bir hak olduğunu vurguluyoruz. Ayrıca, tekçi ve inkarcı yaklaşımlarla bir yüzyıl daha yaşamamızı bekleyen bir Cumhuriyet anlayışına karşı çıkıyoruz ve gerçekten demokratik bir Cumhuriyet istiyoruz.
Mevcut Anayasa’nın sadece kötü bir kopyası olarak sunulan yeni taslaklar, ne yeni ne de demokratik bir anayasa yazmak anlamına gelir. Anayasa’nın her maddesinde 12 Eylül’ün ruhu ve kokusu hissedilmekte.
Muhalefete açık bir çağrı yapıyoruz: Değişim iddiasındaki bir muhalefet, tutucu olamaz ve ilk yüz yılın tekrarını yaşatma politikasını sürdüremez. Yeni ve demokratik bir Anayasa konusunda herkese açık çağrımızdır: Ön yargılarınızı bir kenara bırakın, gelin hep beraber demokratik ve özgürlükçü bir anayasa için çalışalım.”
5) ‘Durumun adı değil, atılacak adımlar önemli’
‘Selamlaşmayla’ başlayan ‘yumuşama’, DEM Parti’nin temkinli tavrına rağmen sürdü. Konu, aradan geçen bir haftanın ardından 8 Ekim’de bir kez daha Bahçeli’nin gündemindeydi. “Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır” dedi ve ekledi:
“Uzattığım el ilk meclisin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temenni ve teklifidir.”
DEM Parti bu sözlere aynı gün “Türkiye’de biz özgürlükleri, barışı, adaleti, yoksulun, emekçinin, kadının haklarını savunurken biz bir Türkiye partisiyiz zaten” yanıtını verdi. Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları ek olarak şunları kaydetti:
“Kendilerinin ne kastettiğini, ajandalarının ne olduğunu bizler bilmiyoruz. Bizlere ve kamuoyuna açıklanmadığı için yapılan konuşmaları sadece yorumlayabiliyoruz. Eğer yeni bir dönem açılacaksa bu da yol temizliğiyle ilgili olan bir şeydir. Bugün Türkiye’de gerçekten kronikleşmiş bir sorun var. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde engel Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözüme kavuşması. Bu anlamıyla önemli bir adım olacaktır.
Yargının bu kadar saray taraftarı olması, ‘AYM kapatılsın’ diyecek kadar ileriye gidilmesi, geçmiş dönemde çok eleştirdiğimiz ve doğru bulmadığımız konular. Yargıyla ilgili adımların atılması çok elzemdir. Bu konularda atılacak adımları biz de izleyeceğiz hep beraber. Normalleşme midir? İç barış mıdır? İsmi ne olursa olsun, somut olması gereken şey, Türkiye’deki bütün bu sorun zincirinin çözümüne dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor.”
Erdoğan Bahçeli’nin hamlesinden memnun. AK Parti grup toplantısında gündemi değerlendirirken konuyla ilgili şunları söyledi:
“Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir söylem görmeyi istiyoruz. Daha fazla uzlaşıya ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Milletimiz için hiçbir diyalogdan kaçınmayız. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin yaptığı açıklamaları 85 milyonun kardeşliği adına çok anlamlı buluyorum. Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını umut ediyoruz.”
6) AK Parti kanadından dikkati çeken mesajlar
Bu gelişmelerin ortaya koyduğu tabloyla birlikte iktidar kanadında DEM Parti’yle ‘yumuşama alametleri’ görülmeye başladı.
“Yeni bir çözüm süreci mi geliyor?” tartışması yavaş yavaş gündemin ilk sıralarına doğru ilerlerken, özellikle AK Partili isimlerin kamuoyu önünde yaptığı açıklamalar dikkati çekiyor.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Suna Kepolu Ataman, Bahçeli’yle DEM Parti yöneticilerinin tokalaşması sonrası Ankara’da ılımlı bir havanın hakim olduğunu söyleyerek “Normalleşmenin ikinci adımı Anayasa olacak” ifadesini kullandı.
Ortadoğu’daki gerilimin giderek tırmandığına işaret eden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise “Dış tehlikelere karşı içerde her zaman ortak menfaatlerin milli birliğin ve dayanışmanın, ortak duruşun dışarıya karşı bir mesaj olacağı ve ülkenin birlik ve bütünlüğünü siyaset yapan herkesin bunu koruyacağını göstermesi gerekir” diye konuştu.
Peşinden ‘Bahçeli’nin hamlesinden sonra DEM’in tavrı nasıl olur?’ sorusuna şu yanıtı verdi:
“DEM’den beklenen her zaman Türkiye partisi olması, şiddet dışı demokratik siyaset yöntemlerini benimsemesi ve hala varsa kendi üzerlerindeki vesayetin kaldırılması daha özgür ve demokratik siyaseti temsil etmesi anlamında beklenti var. DEM Parti bunun cevabını kendisi verecek.”
‘Kolay olmayacak ama zor değil’
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Orhan Miroğlu MHP liderinin “Türkiye Cumhuriyeti’nin yer yüzü cenneti olmasını sağlayalım” sözlerini hatırlatarak “Türkiye’ye karşı envai çeşit bölünme planları yapılırken bu tarihi kavşağın sunduğu imkanları görerek ve akıllıca değerlendirerek, birliğimizi taçlandırmak bizim elimizde” dedi:
“Elbette kolay olmayacak ama asla zor değil. Türkiye’nin uçmasını ve cennet olmasını isteyenler ve binbir dereden su taşıyarak, bahaneler üreterek, buna çözüm sürecinde olduğu gibi engel olmaya çalışacak olanlar! Cumhur İttifakı’na düşen görev ve sorumlulukların başında, birlik fikrini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir entelektüel ve düşünsel zemin inşa etmek için kolları sıvamak olacak! Cumhur İttifakı öncelikle, ‘her şeyi bildikleri için’ günün sonunda ‘her şeyi batıranlardan’ bu defa uzak durmalıdır.”
‘Bilge lider el uzattı’
Bahçeli’nin çıkışına bir destek de eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner’den geldi. X (eski adıyla Twitter) hesabında “Çözüm siyasetine çağrı” başlığıyla yayınladığı mesajda “MHP’nin bilge liderinin uzattığı el anlamlı teklif içeren çözümün elidir” diyerek şunları kaydetti:
“Hiçbir sorunumuz çözümsüz değil. Yeter ki istensin. MHP’nin bilge liderinin uzattığı el, anlamlı teklif içeren çözümün elidir. Çözümün yöntemi bellidir: Evvela uzatılan eli samimiyetle tutmak. Sonra çözümün diline odaklanmak. Her şey dil değişikliğiyle başlar. Akabinde diyalogu derinleştiren tavırla devam eder. Çözüm siyaseti için en elzem olan şey, tavır değişikliğini gösterir bir dili sahiplenme ve çözüme giden yolu açan demokratik diyaloji yöntemine samimiyetle sarılma. Demokratik siyasetin dışındaki bütün yol ve yöntemleri ilkeli bir şekilde reddetme. DEM Parti çözüme katkı sağlamak istiyorsa bunu somut bir biçimde göstermeli. Ötelemeci ve kararsız her tavır, çözümsüzlüğü derinleştirir sadece. Çözüm için asıl şimdi cesur olma vaktidir. Bu tarihi adımı çözüm için fırsata çevirecek cesur ve kararlı adım atmayanların hem vebali büyük olur hem de sonrasında çözüm diye söylenmeleri inandırıcı olmaz. Çözüm siyaseti için doğan bu tarihi fırsat şayet marjinal sekter Türk solunun ideolojik önyargılarına kurban edilirse bu ülkenin çözüm bekleyen Kürtlerine siyaseten ihanet edilmiş olur, biline.”
7) Neler konuşuluyor?
Kulislerde Bahçeli’nin tutum değişikliği, Ortadoğu’daki savaşın Türkiye’yi de içine alma ihtimaline karşı “iç cepheyi güçlendirme” hedefinin yanı sıra, iç siyasete yönelik bir hamle olarak da görülüyor.
Anayasa, içtüzük değişiklikleri ve Erdoğan’ın yeniden adaylığı için “en kestirme yol” olarak görülen muhtemel erken seçim için Bahçeli’nin muhalefetle diyalog kapısını açık tutmak istediği yorumları yapılıyor.
Bahçeli’nin geçmişte de Kürt siyasi hareketinin temsilcisi siyasi partilerin bazı milletvekilleri ile el sıkıştığı, hatta Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün cezaevinden tahliyesinde rol oynadığı biliniyor.
MHP liderinin Erdoğan’ın ‘iç cepheyi güçlendirme’ çağrısından sonra attığı adım ve “Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temenni ve teklifidir” şeklindeki sözleri bu tutumun sadece ‘nezaket’ değil, siyasi bir tercih olduğunun da işaretini veriyor.
Bakırhan da Bahçeli’nin tutumuyla ilgili olarak “Şaşırmış olabilirsiniz, haklısınız. Olması gereken bir tabloydu. Toplumsal barışı sağlayacak her adımı destekleriz” diyor.
Rüya ne dedi?
Burada bir ‘bonus’ olarak Meclis koridorlarında yaşanan bir detayı da aktarmamız gerekecek.
Serbestiyet Ankara Temsilcisi Hilal Köylü AK Parti toplantısı sonrası Erdoğan’a “Her türlü iş birliğine açığız dediniz ama DEM Partililer ‘somut adım yok’ diyorlar. Somut adım olacak mı? Bekleyelim mi” diye sordu.
Erdoğan’sa soruyu kendisi cevaplamak yerine bir A Haber muhabirine iletti: “Rüya cevap versin.”
‘Rüya’ da şu yanıtı verdi: “Somut adım beklemeksizin siyasetteki ılımlı havayı sürdürelim.”
CHP’den DEM’e ziyaret
Öte yandan CHP de İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza ve devam eden davaya ilişkin olarak DEM Parti’yi ziyaret etti. Yaşananlarla ilgili görüş alış verişinde bulunulduğu öğrenildiği toplantının ardından herhangi bir açıklama yapılmadı.