AK Parti Grup Başkanı Yaşar Güler'in "2030'a doğru tüm dünyada yapılan hesaplar var. Bu nedenle de Erdoğan'ın liderliği çok önemli" şeklindeki demeci "Nasıl?" sorusunu alevlendirdi. Hayata geçirilmesi mümkün olan dört senaryo var.

Yerel seçimlerden çıkan sonuç Cumhuriyet Halk Partisi’nin 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi konumuna yükselmesi açısından beklenmedik bir durumdu. Seçim öncesi ana muhalefet kurmayları mevcut belediyelerin büyük bölümünü koruyacaklarını, ek olarak Balıkesir, Manisa, Bursa gibi kentleri kazanacaklarını düşünüyorlardı ama sandıktan ilk sırada çıkmak ‘seçim senaryoları’ içinde bile konuşulmuyordu.

Sonuçların kesinleşmesiyle akla hemen erken seçim ihtimalini getirdi. Öyle ya, ‘mevsim normalleri’ bunu gerektirirdi. Ancak – en azından bir süre – bu şekilde ilerlemedi. CHP lideri Özgür Özel “Erken seçim çağrısı yapmayacağım” dedi. Peşinden AK Parti’yle, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kimi zaman düşük kimi zaman yüksek tonda yaptığı çıkışlara kadar bir ‘normalleşme’ süreci başladı. Üç ay kadar sürdü. Sonra siyaset sahnesindeki o sert hava geri döndü.

Sonunda Özel, ekonomideki kötü gidişatı da gerekçe göstererek sandık tarihinin öne çekilmesini istedi. Karşılarında rakip olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı görmek istiyorlardı:

“(…) Diyoruz ki gelin bu beş yılı ikiye bölelim; iki buçuk bizden, iki buçuk sizden. Gelin diyorum, iki buçuk yılınız dolunca getirin Meclis’e seçime gidelim. Bu da Ekim 2025’e geliyor. Diyoruz ki, aday olmak istiyorsa Sayın Erdoğan bize Kasım 2025’ten sonra gelmesin. O olmaz. İki buçuk yılı dolana kadar varız, sonra yokuz.”

Bahçeli ısrarla bu konunun gündemde olmadığını söylüyor. AK Parti kanadı her ne kadar konuşmaktan imtina ediyor gibi gözükse de bugüne dek kamuoyu karşısında yapılan açıklamalar, – şimdilik – erken seçime karşı oldukları izlenimi veriyor.

Erdoğan kesin bir dille yok demese de tartışmaları anlamsız bulduğunu söylüyor, muhalefete “(…) Tabii yeni hükümet sisteminde erken seçim diye bir kavram da yoktur. Bunun yerine Cumhurbaşkanı ve Meclis’in seçimlerin yenilenmesi kararı alması vardır. Muhalefetin diğer birçok alan gibi burada da Türkiye’yi geriden takip ettiği anlaşılıyor. Hiçbir temeli olmayan bu tarz sahte gündemlerle muhalefet kendi içindeki bilek güreşini perdelemeye çalışmaktadır” gibi sözlerle yükleniyor.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de “Herhangi bir şekilde erken seçim yok. Önümüzdeki üç buçuk yıl milletimize hizmet noktasında hizmet ve eser siyasetinde daha büyük adımlar atarak yolumuza devam edeceğiz” diye konuşuyor.

Buna karşın Ankara’ysa epey hareketli. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in demeci de bu hareketliliği artıracağa benziyor.

Hürriyet yazarı Hande Fırat’a konuşan Güler, Erdoğan’ın bir kez daha aday olup olmayacağı sorusu karşısında Meclis aritmetiğini hatırlatmakla yetindi. Ardından şunları kaydetti:

“Siyasette birçok plan yapılır, konuşulur. Ben hadiseye Mevlana Hazretlerinin sözü ile bakarım; ‘Dün artık geçti, düne yapacağın bir şey yok. Yarın daha henüz gelmedi. Bugünü bizim iyi değerlendirmemiz lazım.’ Gündemimiz bugün için ülkemize daha iyi neler yapabileceğimiz.

Erdoğan’ın yerine kim gelecek diye bir şey olmaz, bir daha Ahmet Davutoğlu örneği yaşanmaz.  2030’a doğru tüm dünyada yapılan hesaplar var. Bu nedenle de Erdoğan’ın liderliği çok önemli.”

Güler’in 2030 vurgusu özellikle dikkati çekiyor. Çünkü bu dönem, mevcut şartlarda Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı görevindeki son zamanları. Güler’in de bahsettiği gibi devam edebilmesi için Meclis’in erken seçim kararı alması gerekiyor.

Şimdi dört senaryo üzerinden adım adım ilerleyelim:

1) Meclis’te beşte üç çoğunluk erken seçim kararı alabiliyor. Yalnızca birkaç ay öncesine çekilse bile cumhurbaşkanı son döneminde olsa dahi seçime katılabiliyor.

2) Erken seçime tek başına cumhurbaşkanı karar verebiliyor, bu durumda seçim yenileniyor ancak seçim kararı alan cumhurbaşkanı eğer son dönemindeyse bu yenilenen seçimde aday olamıyor. Yani Erdoğan, üstünden sadece bir yıl geçmiş seçimi yenilerse kendini siyaseten emekliye ayırmış olacak.

3) Bu madde, biraz kulislerde konuşulanlara dayanıyor. Bir süredir Erdoğan’ın parlamenter sisteme dönmek isteyebileceği, hatta Özel’e başbakanlık teklif edebileceği konuşuluyordu.

Bu doğrultuda muhalefete dönüp”Gelin başkanlık sisteminden vazgeçelim, parlamenter sisteme geri dönelim” diyebilir ve anayasa değişikliğini muhalefetle birlikte yapmaya çalışabilir. Yine de belirtelim, AK Parti Grup Başkanı Güler, bu ihtimali net bir şekilde reddediyor.

4) Kendisi 2028’de aday olmaz ama adayı belirler, partisinin başında durur, yeniden milletvekili olarak Meclis’e girer ve sonrasında nasıl hareket edeceğine seçim sonucuna göre karar verebilir.

Bakalım AK Parti ilerleyen süreçte hangi adımları, nasıl atacak.

YRP’de ‘üçüncü ittifak’ söylemi güçleniyor: Erken seçim için bu sefer tarih verdiler