DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Babacan, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na söylediği “korkak” sözüne tepki gösterdi.
Akşener “Millet bu arkadaşları (Yavaş ve İmamoğlu) istiyor diye o masaya götürdüm, o masadan kovuldum. İkisi de korktu kabul etmedi” demişti. Mansur Yavaş, “Korkak kelimesini kabul etmiyorum” derken, İmamoğlu “Ben o defteri kapattım. Önüme bakıyorum. Eski dosttan düşman olmaz” diyerek polemikten uzak durmuştu. Tartışmaya Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine Altılı Masa’nın ortağı olarak giren DEVA Partisi’nin lideri Ali Babacan da katıldı.
Babacan, “Şurada seçime 3 ay kalmış, daha dün masada oturanların birbirleriyle ilgili neler söylediğini, neler yaptıklarını büyük bir hicapla izliyoruz. Bu tür tutumlar güven oluşturmaz. Dün elini tuttuğuna bugün ‘düşman’ derseniz güveni oluşturamazsınız; dün ‘adayımdır’ dediğinize bugün ‘korkak’ derseniz güven oluşturamazsınız” dedi.
Hayal kırıklığı derinleşiyor
Babacan, 14 Mayıs seçimlerinin sadece muhalefette değil, aktif siyaset yapan birçok insanda hayal kırıklığı ve umutsuzluk yarattığını vurguladı. Babacan, seçim sonrasında muhalefet partilerinin kendi iç tartışmaları ve “partilerin birbirlerini suçlama yarışının”, hayal kırıklığını daha da derinleştirdiğinin altını çizdi.
Ay başında yerel seçimler için 51 belediye başkan adayını açıkladıklarını hatırlatan Babacan, gelecek hafta da Ankara’da yapacakları törenle ikinci grup belediye başkan adaylarını duyuracaklarını kaydetti.
Çete liderleriyle meşhur bir ülke
Türkiye’nin, artık dünyanın dört bir yanında ülkeye gelen çete liderleriyle de meşhur bir ülke haline geldiğini söyleyen Babacan “Bunlar niçin Türkiye’yi seçtiler, nasıl, ne zaman geldiler? Ellerini kollarını sallayarak Türkiye’ye girerken kim göz yumdu? Bu zamana kadar niçin yakalanmadılar, ne tür bağlantılar var? Bu zamana kadar kim ya da kimler korudu? Bunların hepsine cevap arıyoruz. İçişleri bakanları geliyor, gidiyor. Bu soruların hepsi Sayın Erdoğan’a sorulmalıdır. Bunların hepsine cevap bekliyoruz” diye konuştu.
Kürtçe tepkisi
Babacan TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde bazı milletvekillerinin Kürtçe konuşması nedeniyle birtakım tartışmaların yaşandığını anımsattı. Türkiye’de en çok konuşulan ikinci dilin, Meclis’te yasak sayıldığına, tutanaklara “X” ya da “bilinmeyen dil” olarak yazıldığına işaret eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fransızcayı, İngilizceyi bilenler, ülkemizde milyonlarca insanın konuştuğu dilin hangi dil olduğunu bilmiyorlar. En son tutanaklara baktık; üç nokta koyup altına da ‘Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi’ demişler. Şunun adını bir koyun ya. Siz bunun adını koymazsanız, bu ülkede eşit vatandaşlıktan, temel haklardan bahsedemezsiniz. Meclis Başkanı da uyarmış; ‘Burası Meclis, burada Türkçe konuşulur’ demiş. Ne oldu kürsü özgürlüğüne?”
Benzer tepkileri, muhalefet temsilcilerinde de gördüklerini; bazılarının, iki cümle Süryaniceye tahammül edemediğini dile getiren Babacan, “Bizim demokrasi hedefimizde kim olursa olsun; hangi mahalleden, görüşten olursa olsun; herkes ama herkes bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşıdır. Biz, tam demokrasi hedefimizde kararlıyız.” görüşünü paylaştı.
Babacan, “Bir yandan temel haklar konusunda hedeflerimizi sapasağlam ortaya koyarken mesele eğer terörse, şiddetse orada kalın bir kırmızı çizgimiz var. Teröre, şiddete müsamaha olmaz, teröre, şiddete sempatiyle bakanlara müsamaha gösterilmez. Teröre, şiddete zımni destek verenler, karşılarında herkesten önce bizi bulurlar. Bu konuda da sağlam duruşumuzu ülke olarak korumak zorundayız.” ifadesini kullandı.