Ana muhalefetin 47 yıl sonra sandıktan birinci çıktığı yerel seçimlerin ardından CHP’yle AK Parti arasında başlayan ‘normalleşme’ 1 Ekim’deki yeni yasama yılının açılışında bir nevi özelden genele yayıldı. CHP yıllardır izlediği politikanın aksine – her ne kadar alkışlamasa da – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Meclis’i açmak için geldiğinde onu ayakta karşıladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de senelerdir kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) hedefe koymak pahasına çağrılar yaptığı HDP’nin ardılı DEM Parti’yle selamlaştı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Van Milletvekili Pervin Buldan ve Ağrı Milletvekili Sarrı Sakık’la tokalaştıktan sonra da şunları kayda geçirdi:
“Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barışı hedeflerken kendi ülkemizde de barışı tesis etmemiz gerekiyor.”
Siyasetçinin CHP lideri Özgür Özel’le diyaloğu da dikkati çeken başlıca ayrıntılardandı.
– Bahçeli: “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah. Siyasetin doğası gereği bazen sert söylemler kullanıyoruz ama bu siyasetin gereği.”
– Özel: “Önemli olan saygıda ve sevgide eksiklik göstermemek. Herkes kendi doğrularını söyler, ama saygı da elden bırakılmaz.”
Bu noktada Bahçeli’nin bu temaslardan birkaç saat önce Özel’e “MHP ve Ülkü Ocakları’nı çiğnetmem. Alayını birden heyecanla beklerim. Özgür Özel, iddiaların şahsın gibi çürüktür”, DEM Parti’yi de “Birliğimiz ve beraberliğimiz devam edecek. Devşirilmiş ve ‘DEM’lenmiş fosillere meydanı boş bırakmayacağız” gibi sözlerle hedef aldığını hatırlatalım.
Yaşananlar üstünden geçen bir haftadan sonra yeniden Bahçeli’nin gündemindeydi. Daha önce bu hamleyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘iç cepheyi sağlamlaştırma’ çağrısının ardından anlık olarak attığını dile getiren MHP lideri partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında şunları kaydetti:
‘Uzattığım el ‘gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin’
“MHP Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın duruşuna müzahir şekilde DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Doğaçlama olmayan bu iyi niyetli tutumumu siyasi nezaketten öte önümüzdeki cumhurbaşkanlığı çarpışması ve yeni anayasa için cephe genişletme çalışması olarak görenler mayın tarlasında söğüt gölgesi arayan zavallı biçarelerdir. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk meclisin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temenni ve teklifidir.
‘Biz durduk yere el vermeyiz’
Biz gelişi güzel, keyfe keder, can sıkıntısından, anlık dürtülerle dümenden ve düzenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına teşebbüs etmeyiz. DEM’e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.”