MHP lideri Devlet Bahçeli geçen hafta ‘DEM Parti derhal Abdullah Öcalan’la görüşmeli’ demişti, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç dün ‘Henüz değerlendirmemiz devam ediyor’ dedi.

Tam olarak üzerinden 8 gün geçti, MHP lideri Devlet Bahçeli geçen hafta salı günü yaptığı grup konuşmasında DEM Partinin ‘derhal’ gidip İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmesini istemişti. Ama henüz bu görüşme için izin çıkmadı.

Bahçeli’nin konuşmasının ardından aynı gün DEM Parti eş başkanları İmralı Adasına gidip Öcalan’la görüşmek için Adalet Bakanlığına izin başvurusunda bulunmuştu.

Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu görüşmenin olup olmayacağı sorulduğunda ‘Konuşuyoruz’ demişti. Aynı gün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da DEM Partililere izin verip vermemeyi değerlendirdiklerini söylemişti.

Dün bu konu Adalet Bakanına bir kez daha soruldu. Adalet Bakanı Tunç, DEM Parti’nin İmralı ziyareti talebine ilişkin, “DEM Parti’nin görüşme dilekçesi 26 Kasım’da Adalet Bakanlığı’mıza ulaştırılmıştı. Bu konudaki değerlendirmemiz devam ediyor. Makul bir süre içinde buna cevap verilecek” dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu’nda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu’nun Türkiye Adalet Akademisinin yapacağı programlar, özellikle aile hukukuna ilişkin çalışmalarda yönlendirici ve tavsiye edici kararlar almak üzere kurulduğunu anlatan Tunç, “Başka bir niyet yok. Burada yargı içinde bir paralel yapı gibi yorumlamamak lazım” diye konuştu.

Göreve atandığında yaptığı “Medeni Kanun’umuzun aile hukukuyla ilgili bölümünü sil baştan yeniden gözden geçireceğiz” açıklaması nedeniyle “Medeni Kanun sil baştan değişecek” gibi yorumlar yapıldığını hatırlatan Tunç, “Bizim öyle bir sözümüz yok. Medeni Kanun zaten sil baştan 2001 yılında AK Parti iktidara gelmeden önce değişmişti” ifadesini kullandı.

Aile hukukuyla ilgili davaların uzun sürdüğüne işaret eden Tunç, “Bunu daha hızlı hale getirmemiz lazım. İstinaf sürecinin hızlandırılması, uzun süren davaların sona erdirilmesiyle alakalı birtakım çalışmalarımız var. Hedef süre uygulamalarındaki sürelerin yeniden değerlendirilmesi; hedef süreye uymayan hakim ve savcılarla ilgili teftiş mekanizmasının ve disiplin süreçlerinin daha etkin hale getirilmesiyle ilgili çalışmalarımız var. ‘İstinaf Mahkemelerinde 6 aydan fazla sürmesin.’ diyoruz. Yargı Reformu Belgemizde duruşmaların 2 aydan fazla ertelenmemesini önereceğiz” bilgisini verdi.

Özellikle aile hukukundan doğan davalarla ilgili olarak “geciken adaletin adalet olmadığını” ifade eden Tunç, kadınların mağdur olmaması için gerekli tedbirleri aldıklarını söyledi.

Elektronik kelepçe uygulaması

Bakan Tunç, elektronik kelepçe uygulamasına ilişkin sorulara verdiği yanıtta, uygulamanın 2021 Şubat ayı itibarıyla tüm il ve ilçelere yaygınlaştırıldığını söyledi.

Elektronik kelepçeye ilişkin verileri paylaşan Tunç “Denetimli serbestlik kapsamında mevcutta 927 kişi bulunuyor. Elektronik olarak takibi yapılan 1500 kapasite var. ‘BİOSİS’ adını verdiğimiz proje kapsamında bütün denetimli serbestlik yükümlülerini elektronik izleme yöntemiyle takip edebilecek bir altyapıya kavuşturma çalışmamız var. Bunun mevzuat altyapısını hazırlamıştık. TÜRKSAT ile işbirliği içinde Bakanlığımızın önümüzdeki yıl bu çalışmayı hayata geçireceğiz. Bu konuda daha etkin bir uygulama başlamış olacak” diye konuştu.

Tunç, alınan koruyucu ve önleyici tedbirler konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi ile alınan kararlar ve uygulamalarla ilgili Adalet Bakanlığı bünyesinde bir telefon hattı olup olamayacağına yönelik soruya, “Telefon hattıyla ilgili çalışmayı not aldık, düşünmekte fayda var. Bu konuda Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’mız zaten çalışıyor. Vatandaşlarımızın direkt oraya başvurabilmeleri imkanını sağlayan bir telefon hattı olumlu olabilir” yanıtını verdi.

Bakan Tunç, mukayeseli hukuku, hangi ülkelerde nasıl uygulamalar olduğunu dikkate almaya çalıştıklarını da ifade etti.

“Haberlerin yer alma biçimiyle ilgili gerekli tedbirler alınmalı”

Adalet Bakanı Tunç, basında haberlerin yer alma biçimine ilişkin, “Şiddetin görünürlüğünü artırdığı gibi kötülüklerin reklamı, çığlaşması söz konusu. Haber alma hakkına saygı duyuyoruz. Haber alma hakkının sınırını aşan, özellikle yargılama sürecinde, henüz daha soruşturma aşamasında olan birçok olayla ilgili dosyanın içeriğini bilmeden yorumlar yapıldığını görüyoruz. Bu yorumlar masumiyet karinesini de ihlal eden nitelikte olabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu yorumların yargılama sürecini olumsuz etkileyebileceğine dikkati çeken Tunç, haberlerin yer alma biçimiyle ilgili gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı.

Adalet Bakanı Tunç, bu konuda RTÜK’ün aldığı kararlar olduğunu, bunların daha etkin hale getirilmesi için neler yapılabileceğine ilişkin çalışma yapmakta fayda olduğunu söyledi.

“Kadın hakim, savcı oranı yüzde 40’a yaklaştı”

Kadın temsiliyle ilgili bir soruya Tunç, “Hakim savcı oranı yüzde 40’a yaklaştı. Personel sayımız da yüzde 50. Dolayısıyla kadın erkek fırsat eşitliği bakımından Adalet Bakanlığı’mız olumlu bir tablo içinde. Kadın başsavcı ve komisyon başkanı sayısını da artırmamız lazım. Türkiye genelinde kadın Cumhuriyet başsavcı sayımız 8, kadın komisyon başkanı sayımız 10. Ağır Ceza merkezlerinde 4 kadın Cumhuriyet başsavcısı var, diğer yerlerde de 4 kadın Cumhuriyet başsavcısı görev yapıyor” bilgisini verdi.

Çocuklara yönelik her türlü istismarın önlenmesi ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun Başkanlığını yaptığı dönemde, komisyonun yürüttüğü çalışmalara ilişkin bilgilendirmede bulunan Tunç, bu kapsamda hazırladıkları 500 sayfalık raporun sonuç kısmında hayati önemde 83 öneriye yer verdiklerini dile getirdi.

“Bu raporları Meclis’in rafına koyup bırakmamamız gerekiyor” diyen Tunç, bunun uygulamasını takip edecek bir düzenlemenin gerektiğini söyledi.

Tedbir kararına rağmen öldürülen kadınlar

Adalet Bakanı Tunç, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının 6284 Sayılı Kanun’un uygulanmasına engel olmadığını belirterek, “Daha ileri bir düzenlemeyi gerçekleştiriyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni, birçok Avrupa ülkesi imzaladığı halde yürürlüğe koymadı” dedi.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede 6284 Sayılı Kanun’un, İstanbul Sözleşmesi’nden çok daha geniş bir çerçeve sunduğuna işaret eden Tunç, “Önemli olan bunun uygulanması” ifadesini kullandı. “Suç Failleri Profili Üzerinden Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması” ile ilgili olarak Adalet Bakanlığının Ankara Üniversitesi ile yürüttüğü bir çalışmaya değinen Tunç, bu araştırmanın sonuç raporunda yer alan tespitlere işaret etti.

Tedbir kararına rağmen öldürülen kadın sayısına ilişkin bir soruya Tunç, “Tedbir aldırılıp 2021’de 38, 2022’de 41, 2023’te 24, 2024’te 28, toplam 131 kadınımız maalesef öldürülmüş. Kadın cinayetlerine baktığımız zaman 2021’de 302, 2022 365. 2023’te 338’e düşmüş, yüzde 7,3 azalmış. 2024’te 309, yüzde 8,5 bir azalış var” yanıtını verdi.

Bakan Tunç, bir milletvekilinin, 12 yaşın üzerinde çocuğu olan anneler için kadın konuk evlerinde kalabilme imkanı konusunu dile getirmesi üzerine, bu konuyu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ileteceklerini söyledi.

Haksız tahrik indirimiyle ilgili Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesinde bir düzenleme yapmayı düşündüklerini ifade eden Tunç, bir taslak önerisi sunacaklarını, haksız tahrik indiriminin oranları bakımından yeniden bir değerlendirme yapılma ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Bakan Tunç, kadına yönelik şiddetle mücadelede 2020-2024 yıllarında uygulayıcılara yaptırım konusuna da değinerek, Hakimler ve Savcılar Kurulunun 13 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında disiplin soruşturması açtığını dile getirdi.

Israrlı takibin eş veya boşanmış eşe yönelik olması halinde cezasının fazla olduğuna işaret eden Tunç, AK Parti Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan’ın “Israrlı takipte cezaların, kadın olması esasına göre artırılmasına” yönelik önerisinin değerlendirilebileceğini söyledi.

Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında dizi, film ve televizyon programlarıyla ilgili yapılması gerekenler olduğunu ifade eden Tunç, Komisyona senaristlerin davet edilmesini önerdi.

İşaret dili tercümanlığına ilişkin de Tunç, komisyon atamalı olarak 30 işaret dili tercümanının adliyelerde görev yaptığını, bilirkişilik listelerinde de kayıtlı işaret dili uzmanlarının hizmet verdiğini dile getirdi.

“DEM Parti’nin İmralı ziyaret talebine” ilişkin Tunç, “DEM Parti’nin görüşme dilekçesi, 26 Kasım’da, yani geçen hafta Adalet Bakanlığı’mıza ulaştırılmıştı. Bu konudaki değerlendirmemiz devam ediyor. Makul bir süreç içinde buna cevap verilecek” dedi.

“Çocuk ifade verdiğinin bile farkında değil”

Bakan Tunç, maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından suç mağduru çocukların ifadelerinin önemine işaret ederek, bu konuda Çocuk İzlem Merkezlerinin (ÇİM) çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Çocuk İzlem Merkezlerinde suç mağduru çocukların ifadeleri alınırken çocukların aslında ifade verdiklerinin farkında bile olmadıklarına işaret eden Tunç, şöyle konuştu:

“Çocuk orada, Cumhuriyet savcısının ya da hakimin karşısında değil. Cumhuriyet savcısı ve hakim, arka odada kulaklık vasıtasıyla sosyal çalışmacıyla görüşerek ifadeyi alıyor. Psikolog ya da pedagog kimse orada sosyolog, sosyal çalışmacı o savcının sorduğu soruları çocuğa onun anlayabileceği şekilde aktarıyor. Çocukla adeta sohbet ederken belki oyuncaklar var. Birtakım çizimler yaparken çocuğun aslında ifadesi alınıyor. İfadenin öğretilmiş bir ifade mi yoksa gerçek bir ifade mi? Maddi bir gerçeğe uygun bir ifade olup olmadığı Çocuk İzlem Merkezlerinde alınan ifadeler çok önemli. Burada delillerin toplanması önemli. Dosyada karar verecek olan hakimlerimiz delillere göre karar verecek. Bir kişiyi suçlamak için dosyada delil olması lazım. Sonuç bu şekilde takdir yine mahkemelerin, yargının. Hatalı bir karar varsa zaten düzeltilme imkanları istinaf ve temyiz sürecinde söz konusu. Çocukların muayeneleri de burada yapılıyor.”

Çocuk İzlem Merkezlerinin kurulmasının sebebinin, çocukların hiçbir etki altında kalmadan ifadelerini en doğru şekilde verebilmeleri olduğuna işaret eden Tunç, “Yetişkinlerin olduğu ortamlara gitmeden bunu yapabilsinler. Bir de muayeneleri de aynı yerde yapılarak devlet hastanelerimizin bünyesinde en son 2 hafta önce Meclisteki yargı paketinde artık devlet üniversitelerinin de bu imkanı sağlayabilmesine yönelik bir düzenleme de yapılmış oldu” dedi.

“Yeni uygulamamız çocuk adalet merkezleri”

Adalet Bakanı Tunç, adliye ziyaretlerinde, adli görüşme odalarına da gittiğini belirterek, “Yeni uygulamamız, çocuk adalet merkezleri. Erzurum’da başladık, Bursa’da açtık. Geçen ay Eskişehir’de açtık. Çocukların adliyelerini arıyoruz. Çocukların büyüklerden ayrı yerlerde suç mağduru çocuklar gerekse suça sürüklenen çocuklar aslında ‘suça sürüklenen çocuk’ bile dememek lazım. Sürüklenip sürüklenmediği belli değil. Suça sürüklendiği iddia edilen çocuklar. Onların yetişkinlerle aynı adliyede bulunması onların geleceği açısından sakıncalı. Onların örselenmeden, üstün yararları gözetilerek adli süreçlerden yararlanması lazım. Şu anda 3 ilimizde var. Büyük illerimizin tamamında şu anda Başsavcılarımıza ‘uygun mekanlar bulun’ hemen süratle açalım şeklinde tavsiyelerimiz oldu. İnşallah, onları da süratle hayata geçireceğiz” diye konuştu.