Geçen hafta salı günü MHP lideri Devlet Bahçeli çok tartışılan 'Öcalan Meclis'e gelsin, terörü bitirdiğini ilan etsin' dedi. Bu öneri hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hala doğrudan bir görüş açıklamış değil, ama açıkça karşı da çıkmadı.

Türkiye salı gününden beri Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin önerisini konuşuyor. Bahçeli, ayrılıkçı terör örgütü PKK’nın 1999’dan beri İmralı’da cezaevinde olan kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın TBMM çatısı altında terörün bittiğini, PKK’nın  lağvedildiğini açıklamasını istedi.

Bu açıklama deyim yerindeyse siyaseti sarstı, destekleyen, şartlı destek veren ve eleştirenler oldu. Hatta açıklamanın muhatabı Abdullah Öcalan, olumlu yanıt verme eğiliminde olduğunu ima eden mesajlar da gönderdi.

Bahçeli’nin açıklaması hakkında doğrudan açıklama yapmayan tek bir lideri kaldı: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuya doğrudan girmekten kaçınması, Abdullah Öcalan’ın devreye alınması hakkında konuşmaması dikkat çekiyor. Erdoğan, Bahçeli söz konusu çağrısını yaptığı günün akşamı kürsüdeydi ama bu konuya hiç girmedi. Ertesi sabah BRISC zirvesi için Kazan’a gitti. İki gün sonra dönüş yolunda gazetecilerle bir araya geldiğinde de konu hiç açılmadı, Cumhurbaşkanı’nın uçağındaki gazetecilerden Öcalan’ın Meclis’e davete edilmesi konusunda soru sormamaları istenmiş, onlar da sormamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Hatay’da küsüdeydi. Genel olarak terörle mücadele konusuna girdi ama Bahçeli’nin teklifine hiç değinmedi. Aslında Erdoğan’ın sözleri eski sertliğindeydi. Ancak yine de Bahçeli’nin açıklamalarına ters bir şey söylememesi de önemliydi.

Salı günü partisinin grubunda bütün Türkiye’yi konuşturan çağrısını yapan MHP lideri Devlet Bahçeli de aslında o günden beri sessizdi. Dün Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp Sempozyumu’nda konuştu. O da kendi önerisine yeniden girmedi, Öcalan adını hiç anmadı, hatta önerisini de hatırlatmadı ama konusu Türkler ve Kürtlerdi, terördü. Bahçeli’nin konuşma vesilesi olan Ziya Gökalp, Diyarbakır doğumlu bir isim ve yaptığı sosyolojik incelemeler, kültür üzerine araştırmalarıyla modern Türk milliyetçiliğinin önde gelen kurucu düşünürü.

Konuşmasının başlangıcında Kürtlerin ve Türklerin ortak kültürü olduğunu söyleyen Bahçeli daha sonra Kürtleri sevmeyen Türk’ün Türk olmadığını, Türkleri sevmeyen Kürtlerin de Kürt olmadığını vurguladı:

“Ziya Gökalp, hakikatli bir münevver, okkayla mürekkebi beyaz sayfalarda buluşturan müttefiktir. Yaşadığı devrim çalkantılarını, imparatorluğumuzun çöküş gürültüsünü iliklerine kadar hissedip henüz tam manasıyla kavranamamıştır. 48 yıllık hayatını medyumu şükranla hatırlamak sosyal siyasal hayatımıza yansıtmak herkese düşen sorumluluk olsa gerektir. Türk ile Kürtlerin birbirini sevmesi hem dini hem de siyasi bir farzdır, Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.”

Daha sonra mütareke yıllarından ve Ziya Gökalp’in “Çare Türk’ün kendisine gelmesinden ibarettir” dediğinden bahseden Bahçeli, İsrail’in bölgede çıkarmaya çalıştığı savaşa değindi. Türklerle Kürtleri ayırmaya çalıştıklarını söyleyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yıl dönümünde her türlü tehdidi, cinayet planlarını milli dayanışma ruhuyla yok etmekten başka seçenek tanımayacaklarını söyledi. “Biz dersimizi tarihten satır satır aldık. Türküz, Türkçüyüz, Türk milliyetçileriyiz. Hiç kimse bizimle Türklüğe hizmet kulvarında yarışa girmesin. Bunlar altından kalkamayacakları hayat ve siyaset mazisiyle söz düellolarıyla, iplikçi kavgalarına, yağlı urganlara heves etmesinler. O bayrağı heveslerini kursaklarında teker teker bırakır, burunlarından fitil fitil getiririz. Madem makam ve mevki için vicdanını satanları adam yerine bile koymayız” diyen Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:

“Sınır ihlali, sinir ihlali yapmaktan kötürüm emel sahiplerinin sakınması iç barış için uyarımdır. Terör örgütlerini sahaya süren siyonist alçaklık asla başaramayacaktır. Milli sanayimize tetikçi katillerle saldıranların çabası boşadır. Soykırımcıların demir kubbeleri varsa bizim de iman dolu göğsümüz vardır. İsrail’in misilleme bahanesiyle İran’a yaptığı saldırı operasyondur. İran’ın vurulması bölgesel refleksleri doğacak irili ufaklı gerilimin hatlarını kontrol edecek eylemsel simülasyondur. İran’a yapılan saldırıyı kınıyorum. Ayrık otlarının temizlenmesini acil zorunluluk görüyorum.

TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı PKK/YPG/PYD’nin kimlerin maşası olduğunu gözler önüne sermiştir. PKK, Türk’ün de Kürt’ün de hatta yaşayan her canlının da düşmanıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın BRICS toplantısına katıldığı gün, bizim de salı günkü tarihi çıkışımızın hemen ardından terör örgütleri Türkiye’ye kanlı mesaj vermişlerdir. Bu kanlı mesajı ayaklarımızın altında çiğniyoruz. Teröristleri üzerimize salan unsurlar amaçlarına ulaşamayacaklar.

Lütfen uyanık olalım! Birbirimizden kopmamız projelendiriliyor. Birbirimize yüz çevirmemiz, surat asmamız, el uzatmak yerine yumruk sıkmamız dayatılıyor. Yeni yüzyılda terörsüz Türkiye, huzurlu Türkiye’ye, müreffeh ve muasır Türkiye’ye hep beraber ve el ele ulaşacağımıza inanıyorum Cumhurbaşkanımızın terörü kaynağında yok etme, terör devletinin kurulmasını engelleme mücadelesinde sonuna kadar yanında olacağımızı kararlı şekilde ilan ediyorum.”

Erdoğan’dan Hatay’da kardeşlik mesajları

Bahçeli’nin bu konuşmasından kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Hatay’da deprem konutlarının teslim töreninde açıklamalar yaptı. Son gündeme ilişkin oldukça kısa konuşan Erdoğan isim vermedi, polemiklere değinmedi. Ancak terörsüz Türkiye mesajı verdi ve terör örgütlerinin maşa gibi kullanılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Onun da hedefinde Bahçeli’nin olduğu gibi İsrail vardı:

“Ne kandan gözyaşından beslenen terör baronları, ne emperyalizmin uşakları, ne de terör devletleri… Bunların hiçbiri Türkiye Yüzyılı’nı durduramaz. Biz meseleleri başkaları gibi yarım asırlık tecrübeyle değil 2 bin 200 yıllık köklü hafızayla değerlendiriyoruz. Bin düşünüyor bir söylüyoruz. İktidar ve ittifak olarak her şeyi hesaba katıyoruz. Kurulan tuzakları bozarak hedeflerimize yürüyeceğiz. Ülkemizde olan tüm imkanları kullanarak terörün, şiddetin olmadığı huzur, demokrasi ve kardeşliğin olduğu bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Bu topraklar üzerinde nice asırlar üzerinde Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni demeden hep beraber kardeşçe yaşayacağız. Terör örgütleri bizi maşa gibi kullanamayacak, ezeli ve ebedi kardeşliğimize pusu kuramayacaklar, nifak tohumu sokamayacaklar, kardeşliğimizi bozamayacaklar. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

İran hükümetine geçmiş olsun diyorum. İsrail bu anlayışla bir yere varamayacak. Allah’tan bunların kahrını bekliyoruz. İsrail’in oyununa gelinmemeli. Siyonist hükümet bölgesel çatışma arzuluyor.”

Çakıcı’nın ardından Kürşat Yılmaz’dan da ‘Bahçeli yalnız değil’ mesajı: Gerekirse can alıp, can vereceğiz