28 Şubat davası hükümlüsüyken cezaevinde hayatını kaybeden emekli Korgeneral Vural Avar'ın eşi Tuna Avar anlattı: Vefatından iki gün önce cezaevindeki son görüşmemizde 'Melekler beni çağırıyor Tunam, sen ardımdan çabuk gelmeye kalkma' demişti.

Bugün 28 Şubat. Bu tarihle anılan ünlü müdahalenin üstünden günü gününe 27 yıl geçti.

28 Şubat 1997’den 16 yıl sonra, 2 Eylül 2013’te başlayan 28 Şubat yargılamaları ise son derece tartışmalı sonuçlarıyla gündemde.

Başlangıçta, yani 2013’te 28 Şubat soruşturmasını yürüten, Kemal Çetin’le birlikte davanın iddianamesini hazırlayan ve kamuoyunda “kozmik oda savcısı” olarak ünlenen Mustafa Bilgili hakkında 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra “FETÖ üyeliği”nden tutuklama kararı çıkartıldı. Bilgili halen cezaevinde.

Bu davadan yargılananların tutuklanmasına karar veren hakim Mustafa Karatay yine 15 Temmuz’dan sonra “FETÖ bağlantılı” olduğu gerekçesiyle görevden alınıp meslekten atıldı.

Ancak Yargıtay onların hazırladığı iddianameye dayanarak 14 sanık (Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Doğan, Çetin Saner, Çevik Bir, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılınç, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker) hakkında verilen müebbet hapis cezalarını 9 Temmuz 2021’de onadı. Davada hüküm giyen emekli generallerin rütbeleri Genelkurmay Başkanlığı’nın kararıyla söküldü. Tutuklu generallerden Çevik Bir, Çetin Saner, Ahmet Çörekçi, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Hakkı Kılınç ve Aydan Erol sağlık sorunları ve yaşlılık nedeniyle uzun süre sonra da olsa tahliye edildi.

Yaşları 80’in üzerinde Emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, Emekli Korgeneral Yıldırım Türker, emekli tümgeneraller Erol Özkasnak ve Temel Özkaynak Ankara Sincan Cezaevi’nde, emekli Orgeneral Çetin Doğan ise hâlâ İzmir Buca Cezaevi’nde hapis cezalarını çekiyor.

Adli Tıp Kurumu’nun beş emekli generalin sağlık nedeniyle tahliye edilmeleri gerektiğini belirten raporu var, ama rapor dokuz aydır Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın masasında. Bu 5 isimden biri olan, 85 yaşında ve demans hastası olduğu raporla sabit Vural Avar 22 Aralık 2022’de Sincan Cezaevi’nde hayatını kaybetti.

Vural Avar’ın hayatını kaybettiği gün arayıp “Söylemek istediğiniz bir şey var mı” diye sorduğumda kendisi gibi emekli asker olan eşi ve 65 yıllık hayat arkadaşı Tuna Avar şu tek cümlelik sarsıcı yanıtı vermişti: “Adalet Bakanlığı’nın yapmadığını Tanrı yaptı, beraat ettirdi.”

Tuna Avar hayat arkadaşını son yolculuğuna uğurladı

‘Melekler beni çağırıyor Tuna’m, sen ardımdan gelme’

28 Şubat’ın 27’inci yıldönümü bugün. Telefonumun ucunda yine Tuna Avar var ve ben yine aynı soruyu soruyorum, “Söylemek istediğiniz bir şey var mı?”

Tuna Avar konuşuyor:

“Alışmak mecburiyetinde hissettim, ama çok zor. Vural yatağında veya hastanede vefat etseydi kabullenmem daha kolay olacaktı. Vural katledildi. 41 ay cezaevinde kaldı, 41’i dörtle çarpın… Ben de o kadar, yani her hafta ziyaretine gittim, hayatımızı mahvettiler. Vefatından iki gün önce cezaevindeki son görüşmemizde ‘Melekler beni çağırıyor Tuna’m, sen ardımdan çabuk gelmeye kalkma’ demişti.”

‘Ben hâlâ her çarşamba heyecanlanıyorum’

Tuna Avar 65 yıllık hayat arkadaşından sadece cezaevi sürecinde ayrıldığını söylüyor ve her perşembe öncesi görüşe gidecekmiş gibi hâlâ heyecanlandığını anlatıyor:

“İçeride kalan beş paşa için alınan sağlık raporları Cumhurbaşkanının önünde bekliyor. Perşembe günleri görüş günü, cezaevindeki paşaların aileleri görüşe gidiyor, ben de gidiyormuşum gibi her çarşamba hâlâ heyecanlanıyorum. Cuma günleri onlarla konuşup sağlık durumlarını soruyorum. Yeni bir Vural Avar olayı yaşanmasın istiyorum.”

Tuna Avar ile Vural Avar’ın 11 Aralık 1959’daki düğününden

Rüyamda gördüm: Tuna’m kalk ilacını iç

Cezaevinde ikinci bir vefat olayının yaşanmasının çok acı olacağını belirten Tuna Avar 65 yıllık hayat arkadaşıyla tanışmalarını ve onu her gece rüyasında gördüğünü şu sözlerle anlatıyor:

“Ben harp okuluna hukuk fakültesinden ayrılıp gitmiştim. Vural da Deniz Harp Okulu’na gitmek istemiş, ama taşikardi nedeniyle girememiş. Havacı olmak için gelmiş sonra. O sene üç kadın alacaklarmış. Ben dördüncü olduğum için giremedim. Yedekteydim, ancak bir kadın arkadaş giremeyince beni çağırdılar, gittim. Okula girdikten sonra Harbiye’de bir yıl aynı sırada oturduk. Arkadaşlar eşimi de beni de çok sevdi. Mutluyduk, çok mutluyduk. Bana çok mutlu bir hayat yaşattı. Sevgililer gününde gül aldım, büyük resmine bantladım. Sevgililer gününü de kutladım. Onunla birlikte yaşadım. Mahvettiler hayatımızı, 65 yılımızı aldılar. Hakikaten büyük bir aşktı. O benim eşim, çocuğum ve sevgilimdi. Çocuğumuz yoktu bizim, bütün sevgim eşimeydi. İnanmayacağınız bir şey söyleyeyim; her akşam rüyamda görüyorum onu. Geçen gün midem çok kötüydü ve ilacım uzanamayacağım bir yerdeydi. Bir ses duydum: ‘Tuna’m kalk ilacını iç’ dedi. O kadar boş bulundum ki kalktım evin içinde onu aradım. Allah onu nurlarında yatırsın, diğer arkadaşlarımız da bir an önce kurtulsun. Bütün ümidim onda artık.”

28 Şubat tutuklusu Kılınç: Bu kumpası gören yok mu?