Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’nin 20 yıllık iktidarı döneminde isimleri ön plana çıkan müteahhitlik firmalarını CHP lideri ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu uzunca bir süreden beri ‘Beşli çete’ olarak adlandırıyor ve Erdoğan iktidarı kadar onları da itham ediyor, konuşmalarına konu ediyor.
Kılıçdaroğlu bir süre önce bu müteahhitlerden bazılarının kendisine ulaşmaya ve görüşmeye çalıştığını öne sürdü, onlarla görüşmeyeceğini söyledi, bu müteahhitler tarafından haksız yollarla edinildiğini söylediği 418 milyar doları da geri alacağını anlatmaya başladı. Kılıçdaroğlu’na göre bu şirketlerin patronları paralarının önemli bölümünü yurt dışına kaçırdı.
Kılıçdaroğlu’nun bu tartışmayı başlatıp sonra da canlı tutmasının ardından son günlerde bu şirketler ve patronlarının siyasete müdahale etmeye, seçim öncesinde kendilerini yeniden konumlamaya çalıştıklarına dair kulis bilgileri gazetelere yansımaya başladı. Bunlara son örneklerden biri, Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu’nun geçen perşembe günü yazdığıydı.
Terkoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski özel kalem müdürlerinden olan iş insanı Hasan Dağcı’nın İstanbul Beykoz’daki evinde bu şirketlerin patronlarının bir araya gelip strateji belirlemeye çalıştıklarını öne sürdü.
Barış Terkoğlu yazısında şöyle diyordu:
“Yalıdaki masa, ‘Erdoğan kazansın’ istiyordu. B planı ise Erdoğan’ın kaybetme olasılığına karşı, muhalefeti kendilerine yumuşak geçiş yaptıracak bir alternatife zorlamaktı. Kılıçdaroğlu’nun ‘418 milyar doları alacağım’ sözleri tüylerini ürpertiyordu.
Milyar dolarlarını kaybetmekten korkan insanların toplantısına katılanlar kimlerdi? Hangi gazeteciler muhalif görünüp, para uğruna iktidara yakın duruyordu? O kişiler iktidar değişmezse diye onlardan yana duruyorlar. İktidar değişirse diye de kamuoyunda muhalif görünüyorlar. Sonuç olarak amaç her türlü kazanmak.”
Barış Terkoğlu’nun yazısının ardından Patronlar Dünyası adlı web sitesinde bir haber yayınlandı ve bu toplantıya katıldığı öne sürülen bazı isimler sıralandı. Habere göre Hasan Dağcı’nın evindeki toplantıda Mehmet Cengiz, Mustafa Erdoğan, Adnan Çebi, Davut Dişli, Servet Yardımcı, Hasan Yeşildağ gibi isimler vardı.
‘Muhalif’ kabul edilen medya organlarında bu tartışma ve dedikoduya dayalı haberler devam ederken dün ilginç bir gelişme yaşandı ve bu kez aynı konu iktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinin Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun köşesine yansıdı.
Hayır, Sabah’ın önemli yöneticilerinden biri olan Müderrisoğlu iş dünyasından isimlere sıfat takan muhalif basını eleştirmiyordu. Onun eleştirilerinin hedefi de söz konusu iş insanlarıydı. Müderrisoğlu’na göre bu şirketler ve patronları seçimde Tayyip Erdoğan’ın kaybetme olasılığına göre ‘pozisyon almaya çalışıyor’ ve ‘6’lı masa ile temas arıyor’du. Müderrisoğlu, “Şimdiden pozisyon almaya, 6’lı masa ortaklarına ulaşmaya çalışanlarınızın telaşı ne ola ki?” diye soruyordu. Müderrisoğlu bu iş insanlarını 6’lı masayı finanse etmeye çalışmakla da itham ediyordu.
Müderrisoğlu’nun imalarla dolu yazısı şu şekilde:
“Tamam, birçoğunuzun yıldızı barışmadı. Çoğunluğunuz, size yarayan politikalara destek verdiniz. Hemen hepiniz sadece ‘kazanın doğurduğu senaryoyu’ satın aldınız. Hatırı sayılır kısmınız doku uyuşmazlığından dem vurdunuz. Hele hele anlı şanlılarınız elini taşın altına uzatmak yerine, bir kenara çekilip eleştirmeyi tercih etti. Hatta asli işi yerine kayıt dışı siyaset yapanlarınız da oldu.
Evet…
İş dünyası günün sonunda kâr maksimizasyonu peşinde koşar. Etki ve baskı grubu rolüyle faaliyet gösterir. Uluslararası kuruluşlarda temsil edilir. Yeri geldiğinde küresel sermaye ile iç içe de geçebilir. Onların sözcülüğüne dahi soyunanlarına rastlanır.
Nihayetinde…
Oyunun yazılı ve yazılı olmayan kuralları içinde hükümet-sermaye ilişkileri kendi ritmini bularak bugünlere geldi.
İyi de beyler, bayanlar!
‘Anket yaptıracağız’ gerekçesi ile kapı kapı dolaşıp para toplamaya ön ayak olanlarınızın niyeti ne acaba?
Veya…
Şimdiden pozisyon almaya, 6’lı masa ortaklarına ulaşmaya çalışanlarınızın telaşı ne ola ki?
Yetmedi!..
Özel mahfillerde ikili, üçlü gruplar halinde bir araya gelip cep telefonlarını kapatıp ayrı bir yerde bırakarak toplantıya girenleriniz, gizlilik dereceli neyi konuşuyor olabilir ki?
Son günlerde…
Büyük sermaye gruplarından başlayan, muhtelif özel kuruluşlarda da hissedilen bir hareketlenme söz konusu. Sanıldığı gibi seçime ilişkin merak değil bu. Seçimin gidişatını öngörme heyecanı hiç değil. ‘Masa ve Sofra’ya açılım yapma, finanse etme, cesaretlendirme faaliyeti ile karşı karşıya olduğumuz açık gerçek!
Elbette, herkes kendine yakışanı yapar. Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler!”