CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı’nın Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak koordinasyonunda hazırladığı ‘Kahramanmaraş Depremlerinin Türkiye Ekonomisine Olası Maliyeti, Yansımaları ve Atılması Gereken Adımlar’ başlıklı raporunda; depremin Türkiye’ye maliyetinin 126,3 milyar dolar olduğu hesaplandı. CHP Genel Başkanı, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, raporun önsözünde; “Bu topraklarda benzer acıları bir daha yaşamamak için büyük bir zihniyet değişimine ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda ülkemizde demokrasiye, bilime, kurallara, liyakate, ortak akla ve iş birliğine dayalı yeni bir dönemi başlatmak zorundayız” değerlendirmesini yaptı.
CHP’nin raporuna göre depremler nedeniyle oluşan bina kayıp ve hasarı 44,2 milyar doları buluyor. Buna, kaybedilen ev eşyaları nedeniyle oluşan 6,6 milyar dolarlık zarar ile kaybedilen araç ve otomobiller nedeniyle oluşan 1,5 milyar dolarlık kayıplar da eklenince vatandaşın gördüğü doğrudan zarar 52 milyar doları aşıyor.
Raporda yer alan bilgilere göre deprem nedeniyle altyapı, tarım, sanayi ve hizmet sektörleri kaynaklı fiziki hasar 24,3 milyar dolara; üretim faaliyetlerinin azalması sonucu oluşacak katma değer kaybı 13,3 milyar dolara ulaşıyor. Yıkım, hafriyat, konteyner, iaşe ve idame harcamaları 18,9 milyar dolar; Türkiye’nin beşerî sermaye kaybı ise 17,6 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Böylece depremin toplam faturası 126,3 milyar dolara çıkıyor.
Kılıçdaroğlu: Afeti felakete çeviren tek adam rejimi
Kılıçdaroğlu rapora yazdığı önsözde, yaşanan afetin ‘tek adam şahsım rejiminin beceriksizliği yüzünden’ felakete dönüştüğünü vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Türkiye’miz elbette büyük bir ülkedir. Yaşanan maddi kayıpları telafi edecek güçtedir. Ancak bu topraklarda benzer acıları bir daha yaşamamak için büyük bir zihniyet değişimine ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda ülkemizde demokrasiye, bilime, kurallara, liyakate, ortak akla ve iş birliğine dayalı yeni bir dönemi başlatmak zorundayız” değerlendirmesini yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın koordinasyonunda hazırlanan raporda, depremin verdiği mevcut zararın yanında, önümüzdeki dönemde ekonomiye vereceği zarar da hesaplandı. Buna göre, “deprem; bölgedeki fabrika, üretim tesisi gibi yapıları ifade eden ‘sermaye stokunun’ beşte birini (yüzde 18,7’sini) yerle bir etti. Bu kayıp, Türkiye’nin sahip olduğu toplam sermaye stokunun yüzde 2,6’sına karşılık geliyor.”
Bu, 2023’te Türkiye’nin büyümesini 1,4 puan geriye çekecek. Yılın ikinci yarısında artan inşa faaliyetleriyle büyümedeki kayıp ise 1 puan olacak. Deprem etkisiyle vatandaşların gelirindeki artış da önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde sınırlanacak. Örneğin, 2022 yılında doğan bir çocuk 20 yaşına geldiğinde her 100 liralık gelirinin 5 lirasını Kahramanmaraş depreminin ekonomiye verdiği zarar yüzünden kaybedecek. Aynı çocuk 50 yaşına geldiğinde her 100 liralık gelirinin 12 lirasını, 80 yaşına geldiğinde ise 18,5 lirasını deprem yüzünden kaybetmiş olacak.
İmza sahiplerinin ve kurumların sorumluluğu var
CHP’nin raporunda depremde işyerlerinin ve konutların yıkılmasında kurumların ve yetkililerin sorumluluklarına da vurgu yapıldı. Rapora göre Türkiye’de bir binanın inşaatının başlamasından yapı kullanım izin belgesinin alınmasına kadar etüt, proje, onay, denetim belgesi, vize, ruhsat gibi 20’den fazla belge isteniyor. Tüm bu süreçlerde 42 resmi izin ve imza alınması gerekiyor. Raporda, ‘Bu nedenle depremde yaşanan can ve mal kayıplarımızda bu imza sahiplerinin şahsi sorumluluklarının yanında, başta Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı olmak üzere, bu imzaların denetim ve gözetimiyle ilgili kurumların da ciddi sorumlulukları bulunmaktadır’ değerlendirmesi yapılıyor.
Raporda öne çıkan bir diğer başlık ise zararların tazmini… Raporda, Türkiye’de mevcut mevzuatın esasen pek çok açından yeterli olduğu, asıl sorunun mevzuatın uygulanmamasından kaynaklandığının altı çiziliyor. Art arda çıkarılan imar aflarıyla, mevzuatın arkasından dolaşılmasının yaşanan kayıpların önemli bir nedeni olduğu belirtilerek, ‘Bu sebeple depremde ev ve işyerlerini kaybeden vatandaşlarımızın, maddi zararlarını tazmin görevi, bu sürece göz yuman devlete düşmektedir’ değerlendirmesinde bulunuluyor.
‘Deprem bölgesinde yapılması gerekenler’
CHP’nin raporunda deprem bölgesindeki vatandaşları rahatlatmak için derhal yapılması gerekenler 13 maddelik bir öneri seti olarak sunuluyor.
Depremzedelerin banka borçlarının silinmesi, yapılacak konutların hak sahiplerine bedava verilmesi, iş dünyasına, esnafa ve çiftçilere özel destekler gibi pek çok madde bu kapsamda sayılıyor. Bunun yanında bölgede orta ve uzun vadede yapılması gerekenler de 16 madde halinde listelenmiş. Şehirlerin yeniden ayağa kaldırılmasında deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızdan yararlanılması, iş başında eğitim modelleriyle depremzedelerin seferber edilmesi, vatandaşlar ve iş yerleri barınma çözümleri, inşaat girdilerini üreten sanayilerin bölgeye yatırım yapması için alınacak önlemler bu bölümde sayılıyor.
Raporda dikkat çeken bir diğer konu ise deprem bölgesinde yeniden inşa için oluşturulacak kapasitenin deprem bölgesinin ayağa kaldırılmasından sonra da kullanılması. Türkiye’nin güneyinde, Suriye’deki savaşın artık sona ermek üzere olduğunun, kuzeydeki Ukrayna’daki savaşın da er ya da geç biteceğinin ifade edildiği raporda, ‘Biz komşu ülkelerle ticaret önündeki engelleri hızla ortadan kaldıracağız. Deprem bölgesinin ileri-geri ekonomik bağlarını, küresel kalkınma dinamikleriyle buluşturarak kapsamlı bir bölgesel refah stratejisini hayata geçireceğiz’ ifadeleri yer alıyor.
‘Kızılay ulvi amaçlarına dönecek’
CHP raporunda aynı acıların yeniden yaşanmaması için yapılacakları arasında müteahhitlik mesleğiyle ilgili yasal düzenlemeler, denetimin güçlendirilmesi, kurumların yeniden yapılandırılması gibi maddeler yer alıyor. Kızılay’a özel bir vurgu yapılan raporda, ‘Kızılay, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ulvi amaçlarına dönecek’ deniyor.
Raporun sonuç bölümünde ise deprem sonrasında yaşanan koordinasyon sorunlarına dikkat çekiliyor. Yaşanan depremin altında sadece vatandaşların değil tek adam şahsım rejiminin de kaldığı kaydediliyor. Raporda, “Bugün de ülkemiz kritik bir yol ayrımındadır. Demokrasi, özgürlük, adalet, kurumsallık, katılımcılık ve akılcılık yönünde yapacağımız reformlarla ülkemize yeni, güçlü ve kalıcı bir büyüme ve kalkınma perspektifini sunacağız. Çağdaş dünyayla bütünleşerek dünyadaki en iyi norm, kural ve uygulamaları ülkemize kararlılıkla taşıyacağız” ifadeleri yer alıyor.