CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun 20 yıl önce TSK’nın 15 köylüyü helikopterden attığını iddia etmesine tepki yağdı. CHP sözcüsü, disiplin kurulu işareti verdi; MSB, ‘iftira’ dedi; Başsavcılık soruşturma başlattı. Tanrıkulu ise sözlerinin arkasında.

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bir televizyon programında sarf ettiği sözlerle hem siyasetin hem de yargının radarına girdi.

Tanrıkulu’nun 1993 yılındaki bir iddiayı “15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi?” sözleriyle gündeme getirmesine tepki yağdı.

Tanrıkulu ‘AİHM kararı ortada’ dedi ama…

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Tanrıkulu hakkında cuma günü TV100’de canlı yayına bağlanarak yaptığı yorumlardan dolayı Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinde düzenlenen “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama” ve 216. maddesinde düzenlenen “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama” suçlarından soruşturma açıldı.

Sezgin Tanrıkulu canlı yayında “Benim takip ettiğim davalar var. 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen… Biz eleştirel yaklaşırız. Soru sorarız, doğru olup olmadığını sorarız, TSK üzerinden bu tür şaibelerin kalkması amacıyla bunu sorarız. 40 yılda her şeyi doğru yapsaydı Türkiye bu durumda olmazdı. AİHM kararı orada, 15 tane köylü, kim attı? Bu kadar köyü yaktı? Daha yeni Roboski Uludere oldu… Sizler de eleştirel yaklaşamadığınız için Türkiye bu noktaya geldi” ifadelerini kullandı.

AİHM kararı aslında ne diyor

Sezgin Tanrıkulu’nun canlı yayında “AİHM kararı orada, 15 tane köylüyü, kim attı” dediği olayda  15 köylü değil, 11 köylü faili meçhule kurban gitti. Olayın 22 Ekim 1993 yılından Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin Alaca köyünde gerçekleştiği iddia edildi. İç hukuk yolları tükendikten sonra mağdur yakınları davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.  Dava 2001 yılında Türkiye aleyhine sonuçlandı. AİHM kararında “Söz konusu 11 kişinin güvenlik güçlerince gözaltına alınmaları müteakiben öldüğü ve ölümcül bir güç kullanımını haklı ve makul gösterecek herhangi bir gerekçeye dayanılmadığı için devletin bu eylemlerden sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak başvuranlar maddi ve manevi zarara uğramış, bu sebeple toplam olarak 381 bin 340 İngiliz sterlinin ödenmesi karara bağlanmıştır” denildi.

Ancak Tanrıkulu’nun iddia ettiğinin aksine AİHM’in kararında TSK’nın helikopterden köylüleri attığına yönelik bir yargıda bulunulmamıştı.

Tanrıkulu sözlerinin arkasında

Tanrıkulu ise sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak sözlerinin arkasında durdu. Paylaşımlarında bazı AİHM kararlarına da yer veren Tanrıkulu’nun ifadeleri şöyle:

“Ankara CBS hakkımda soruşturma başlatıldığını kamuoyuna duyurmuş. İki husus var; birinci olarak AKP’nin kuruluşundan önce gerçekleşmiş ve insanlığa karşı suç olduğu AİHM kararlarıyla sabit olan ‘Kürtlere karşı’ bu ağır ihlalleri AKP milletvekillerinin ve yöneticilerinin kurumsal olarak linç kampanyası başlatmaları ve devlette devamlılık esastır prensibi üzerinden bunu sahiplenmeleri AKP’nin derin devletin yeni sahibi olduğunun bir kez daha itirafıdır. İkinci olarak; çetelerin, uyuşturucu kaçakçılarının, rantçıların peşine düşmesi gereken Ankara CBS’nın bir tatil günü hakkımda soruşturma başlatması ve kamuoyuna duyurması da gözardı edilmemesi gereken bir uygulamadır.”

 

Roboski’yi örnek gösterdi

“Geçmişteki hakikatler, şimdiki siyasi pozisyonlarınıza göre eğilip bükülemez, değiştirilemez. Aşağıda AİHM’in Türkiye’yi mahkum ettiği iki davadaki kararlarından kısa alıntılar aktarıyorum. İlkinde Ekim 1993 tarihinde Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı bir köyde 11 köylünün nasıl kaybettirildiğine ilişkin karar var. Devlet bu köylülerin helikopterle götürüldükten sonra kaybettirildiğini inkar etmiş. Oysa kaybedilen 11 kişinin yakınları, akrabalarının helikoptere bindirildiğine tanıklar. Köylüler zorla kaybettirildi. İkinci dava Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağıllı köylerinin savaş uçaklarıyla bombalanması ve 33 köylünün öldürülmesine ilişkin AİHM kararı. Bunlar benim yargılarım değil, AİHM kararları. Şu an beni linç etmeye kalkan zihniyet, on yıl sonra Roboski’de bir katliam olduğunu söyleyenleri de linç edecek. Ama hakikatler siz linç ettiğinizde de ortadan kalkmaz.”

‘Partinin yetkili organlarında görüşülecektir’

CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun açıklamalarına ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Öztrak,  “Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’ni töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir” ifadelerini kullandı.

MSB, ‘hezeyan’ ve ‘kara propaganda’ dedi

Hakkında soruşturma başlatılan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) yönelik kullandığı ifadelere Milli Savunma Bakanlığı’ndan yanıt geldi.

Bakanlıktan yapılan açıklama şu şekilde:

“Mehmetçiğin tüm faaliyetleri uluslararası hukuka uygun, tüm dünyanın gözü önünde ve şeffaf bir şekilde icra edilmektedir. Buna rağmen terör örgütlerinin insanlık dışı saldırılarına tepki koyamayanlar terör örgütünün farklı konulardaki alçakça yalanlarını sahiplenerek kahraman ordumuza iftira atmaya çalışmaktadırlar. Bu iftiraları atanlar, bunlara alet olanlar en hafif tabiriyle gaflet ve delalet içindedirler. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, tüm bu hezeyanlara ve kara propaganda çabalarına rağmen dün olduğu gibi bugün de terör örgütlerine karşı mücadelesini uluslararası hukuk ve milli, manevi, insani değerlerimiz çerçevesinde azim ve kararlılıkla sürdürmektedir, sürdürecektir.”

İYİ Parti’den de tepki çekti

Sezgin Tanrıkulu’nun bu açıklamasına sosyal medyadan da tepki yağdı. Bunlardan birisi de İYİ Parti Milletvekili Uğur Poyraz oldu. Poyraz sosyal medya hesabından “Türk Silahlı Kuvvetlerimizi değil de hain PKK terör örgütünü referans alanların dili de vicdanı da zehirlidir. Aziz Şehitlerimizin hatıralarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize yapılmış, bu bilinçli saldırıya sessiz kalmamız da mümkün değildir. Yıllardır siyaseti etnisite, mezhep, din ve kirli hesaplar ile yapan, bilinçaltı ısmarlama nefretlerini saçarak milleti bölmeyi siyaset olarak pazarlayan her kim olursa olsun karşısında duracağız” dedi.

CHP’de kimyasal silah kavgası: Sana ne kardeşim!