Anayasa Mahkemesi Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında 2’nci kez ihlal kararı vermiş, karar 2’nci kez uygulanmamıştı. Bunun üzerine acil toplantı yapan CHP yönetiminden TBMM’yi toplantıya çağırmak ve 14 Ocak’ta Ankara Tandoğan Meydanı’nda “anayasa ve demokrasi” mitingi yapma kararı çıkmıştı. CHP yönetimi diğer muhalefet partilerinin de katkısıyla gerekli imzaları toplayarak TBMM yönetimine sunmuştu. TBMM’den ise ret kararı çıktı. Gerekçe “Meclis’in 27 Aralık’ta tekrar toplanmamak üzere 16 Ocak’a kadar tatile girmiş olması.”
‘Meclis Başkanı’nın böyle bir yetkisi yok’
Bunun üzerine parlamentoda temsil edilen İYİ Parti hariç sekiz muhalefet partisi bir araya gelerek TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’u ziyaret etti. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ziyaretten sonra Meclis Başkanı’nın başvurularıyla ilgili hakkında takdir yetkisi olmadığını söyledi, “Yargı krizi bir başka boyut kazandı. Biz muhalefet partileri olarak Meclis’in 9 Ocak’ta toplanması çağrısı yapmıştık. Meclis Başkanı toplanmasının uygun olmadığını iletti. Dayanak olarak da Anayasa’nın 93. maddesi ve İçtüzüğü gösterdi. Ancak bunlar tam da olağanüstü toplanma nedenleridir” dedi. Günaydın “Numan Kurtulmuş görüşmede yazılı olarak ilettiği görüşlerini aktardı. Biz bunları kabul etmiyoruz. Kararlı tavrımızı sürdüreceğimizi belirtiyoruz” diye konuştu. TİP Genel Başkanı Erkan Baş da “Bundan sonraki her türlü hukuksuzluğa karşı birlikteliğimiz korumaya, mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm siyasi partilerimize teşekkür ediyoruz” dedi.
Ortak bildiriye imza attılar
CHP, TİP, DEM Parti, Saadet Partisi, Emek Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi’nden oluşan sekiz muhalefet partisi ziyaret sonrasında ortak bir bildiriye imza attı. Bildiride benzer bir nedenle Meclis’in 2020 yılında da olağanüstü toplantıya çağırıldığı, o toplantının yapıldığı hatırlatıldı, açık bir hukuksuzluk var dendi. Yayımlanan bildiri şöyle:
TBMM’NİN OLAĞANÜSTÜ TOPLANMASI TALEBİMİZİN REDDİ, AÇIK BİR HUKUK İHLÂLİDİR.
Anayasa’nın 153. maddesinin açık hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamakta direnen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin tutumu çerçevesinde gelişen olaylar ve açıklamalar nedeniyle, süreç bir yargı krizi olmaktan çıkmış ve derin bir demokrasi krizine dönüşmüştür.
14 Mayıs 2023 tarihinde halkın iradesiyle milletvekili seçilen Can Atalay, Anayasa Mahkemesi’nin hakkında verdiği iki karara rağmen Silivri Cezaevi’ndedir. Ortaya çıkan bu durum, yargının yasama erkine müdahalesi olmakla kalmayıp aslında Türkiye’de yaşanan politik gerçekliğin bir yansıması olarak, yürütmenin ve tek adam rejiminin tahakkümü ile erkler ayrılığının ortadan kaldırılması, tüm yurttaşlarımızın kişi güvenliği hakkının yasal güvencelerinin keyfi uygulamalara açık hale getirilmesi anlamını taşımaktadır.
Yukarıda tanımlanan olayları ele alarak görüşmesi ve kendi gündemine hakim olan TBMM’nin tutumunun belirlenmesi amacıyla, sekiz partinin temsilcilerinin yeter sayıda imzasıyla, Meclis’in olağanüstü toplanması istemiyle hazırlanan dilekçe, 5 Ocak 2024 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur. Buna karşın Meclis Başkanı imzasıyla 9 Ocak 2024 tarihinde tarafımıza ulaşan yazıda, Anayasa, İç Tüzük ve Meclis teamüllerine aykırı olarak, talebimiz reddedilmiştir.
Bilindiği üzere, TBMM 2023 yılında son mesaisini 27 Aralık 2023 tarihinde tamamlamış ve çalışmalara 16 Ocak 2024 tarihine kadar ara vermiştir. Bu fiili duruma karşın, Meclis’in tatil ya da ara verme kararı bulunmadığı yönünde bir görüş ileri sürülerek Meclis’in toplanmasının reddedilmesi her şeyden önce hukukun genel ilkelerine ve iyi niyet kuralına aykırıdır. Dahası, 2 Ocak 2020 tarihinde benzer bir durumda TBMM dönemin Meclis Başkanı tarafından toplantıya çağrılmış ve toplantı gerçekleştirilmiştir.
TBMM’de temsil edilen sekiz siyasi partinin grup başkanları, grup başkan vekilleri ve yeter sayıda milletvekilinin imzasıyla verilen söz konusu talebimiz karşısında Meclis Başkanının takdir yetkisi değil, bağlayıcı yetkisi bulunmaktadır. Buna karşın Meclis Başkanının bu talebimizi reddetmesi Anayasa’nın 93, İç Tüzük’ün 7. maddelerinin ihlali yanında, TBMM teamüllerinin çiğnenmesi ve bu alanda tamamen keyfiyetin hakim kılınması anlamını taşımaktadır. Somut durumdan çok öte, Meclis Başkanının ortaya koyduğu bu tutumla, bundan böyle ülkemizin karşılaşacağı önemli gelişmeler karşısında, TBMM’nin olağanüstü toplanarak ülke gündemine müdahale gücü tartışmaya mahal bırakmayacak bir hale getirilmektedir.
Bizzat Başkanı tarafından Meclis’in etkisizleştirme ve işlevsizleştirme çabalarının, mevcut iktidarın tutumundan ayrı değerlendirilemeyeceğinin farkındayız. Bu bağlamda ifade etmek isteriz ki, Meclis Başkanı; haklı, hukuka ve kamu yararına uygun taleplerimizi üzerinden siyasi karar üstünlüğü kurma durumundan kendisini çıkarmalıdır ve Meclis’in hukukunu korumalıdır.
Aşağıda imzası bulunan ve farklı siyasi müktesabatlara sahip olan sekiz siyasi partinin temsilcileri olarak, bu açık hukuksuzluğa ve keyfiyete sessiz kalmayacağımızı ve hukuki-demokratik tepkilerimizi her türlü platformda seslendirme kararında olduğumuzu kamuoyuna duyururuz.
Saygılarımızla…