Türkiye’de siyaset hafta başında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıyla bir anda çözümü konuşmaya başladı. Bahçeli, Öcalan’a hitaben “Gelsin DEM Parti grubundan terör örgütünü lağvettiğini açıklasın” dedi. Partilerden aynı gün art arda açıklamalar geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Cumhur İttifakı’nın açtığı tarihi fırsat penceresi” sözleriyle Bahçeli’ye destek verdi. DEM Parti ve CHP de şartlı da olsa tartışmaya ılımlı yaklaştı.
Bu hava iki gün önce Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’nin (TUSAŞ) Ankara Kahramankazan’daki tesislerine saat 15:26’da düzenlenen saldırıyla sarsıldı. İki PKK’lı teröristin yaptığı saldırıda beş TUSAŞ personeli şehit oldu, 22’si de yaralandı. Dün sekizi taburcu edildi.
Saldırı sonrası DEM Parti sosyal medyada hedef gösterilmişti. Gece saatlerinde DEM Parti’nin Ankara’nın genel merkezine saldırı gerçekleşti.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, saldırıda genel merkez binasının camlarının kırıldığını ve partinin tabelasının indirilmeye çalışıldığını yazdı.
Doğan’ın açıklaması şöyle: “Ankara’nın en işlek semtlerinden, birçok siyasi partinin genel merkezinin bulunduğu Balgat’taki DEM Parti Genel Merkezi’mize gece yarısı saldırı düzenlendi. Fotoğraflarda görüldüğü üzere kapı ve camlar kırılmış, tabelamız indirilmeye çalışılmış. Provokasyon peşindeki bu zavallı zihniyetin bizi yıldıramayacağını, durduramayacağını hatırlatarak; vakit kaybetmeksizin gerekli önlemlerin alınması ve saldırganların tespit edilmesi için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı göreve davet ediyoruz.”
DEM Parti, TUSAŞ saldırısının provokasyon olduğunu söylemişti
DEM Parti Grup Başkan Vekili Sezai Temelli, iki gün önceki TUSAŞ saldırısını kınayarak bunun ‘zamanlaması manidar bir provokasyon olduğunu’ belirtti. Temelli şunları söylemişti: “Çok üzgünüz, yine insanlarımız öldü. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Tabii sadece bu olaya bu olay kapsamında bakmamak gerekiyor. Bu ülkede kaç gündür, son birkaç haftadır aslında çok önemli bir tartışma sürdürülüyor. Bu tartışmaların çok çok büyük bir kısmı Türkiye toplumunun beklentilerine yanıt veriyor. Çünkü uzun süredir Türkiye toplumu bu savaş, şiddet, bu ölümlerden kurtulmak isterken böyle bir olayla karşılaşıyoruz. Zamanlaması manidardır, provokasyon her tarafından belli olmaktadır. Dolayısıyla da bu tür şeylere karşı halkın, toplumun beklentisi olan barış içinde bir arada yaşama beklentisine ısrarla, inatla yanıt vermek zorundayız.“