Kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen casusluk suçunda cezayı artıracak düzenleme bir süredir gündemde. Düzenlemeyle “Devlet güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir” maddesi eklenmek isteniyor. Peki muhalefet bu düzenlemeye neden karşı?
Basın meslek örgütleri geçen yıl bu konuyla ilgili açıklama yapmış ve basın özgürlüğünün tehlikeye atıldığını söylemişti. Açıklamada “Basın özgürlüğünü ciddi bir tehdit altına sokan bir adım olup, ‘iç ve dış siyasal yararlar aleyhine’, ‘yabancı organizasyon’ ve ‘savaş etkinliği’ ifadelerinin getirdiği muğlaklık, bu düzenlemenin her türlü gazetecilik faaliyeti üzerinde baskı oluşturma potansiyeli taşıdığına işaret etmektedir” denmişti.
Meclis gündemine gelmesi beklenen bu yasa şimdilik geri çekildi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir bu teklifin geri çekildiğini duyurdu ama AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler “CHP’nin endişeleri vardı, şimdi alan açıyoruz. Gelin çözüm önerilerinizi getirin dedik. Önümüzdeki hafta bürokrasiyi de çağıracağız. Yeniden bu düzenlemeyi konuşacağız. Eğer yeni bir çözüm önerisi getirmezlerse aynı kanun maddesini yeniden getireceğiz” dedi.
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu da partisinin Meclis’teki grup toplantısında bu düzenlemenin ifade özgürlüğünü kısıtlayacağını, iktidarın güvenliğini ve keyfiliğini kapsadığını söyledi. Dervişoğlu bunun tiranlık uygulaması olduğunu belirtti ve sonuna kadar karşı olacaklarını söyledi:
“TBMM’de gündeme gelecek ve kamuoyunda ‘Etki Ajanlığı’ yasası olarak da bilinen yeni düzenlemeyle ilgili görüşlerimi de kısaca paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi bu konu daha önceden de gündeme getirilmiş, ayrıntılı bir değerlendirmede bulunmuştum. Ülkemizin güvenliği için atılan bir adım olarak sunulmak istenen bu yasal düzenleme, aslında ifade özgürlüğünü sınırlayan, eleştiriyi kriminalize eden, kamusal alanda bazı faaliyetlerin, devletin güvenliğiyle ilişkilendirilip cezalandırılmasını sağlayan bir istibdat arayışıdır. Burada asıl olan devletin güvenliği değil, iktidarın güvenliği ve keyfiliğidir. Geçmişte söylemiştim. Bugün de tekrarlayayım. Soğuk savaş döneminde değiliz Sayın Erdoğan. Burası Sovyetler Birliği değil, siz de Stalin değilsiniz. Mülteci politikalarına karşı çıkan, demografik değişim endişelerini dile getirenleri bile, etki ajanı olarak nitelendirmeyi mümkün kılacak bu yasa teklifini şiddetle reddediyoruz. Bu bir tiranlık uygulamasıdır. Yol yakınken bu hatadan dönün. İYİ Parti olarak bütün milletvekillerimizle birlikte, demokrasiyi katleden, ifade özgürlüğünü sekteye uğratan, söz söyleme ve eleştirme hakkına tecavüz eden, İktidarın, istediğini ajan, gerçek ajanı da masum ve muteber ilan ettirebileceği bu derebeylik yasasına sonuna kadar direneceğiz.”
Bunun dışında Dervişoğlu’nun gündeminde iktidar da vardı. Cumhur İttifakı’na eleştiriler yönelten Dervişoğlu “101 yıl önce bize armağan ve emanet edilmiş olan İstiklal ve Cumhuriyetimizi kaybetmek üzereyiz” diyerek şunları anlattı:
“Bugün ağır ateşte pişirdikleri şeyin özünde, Ortağı ve eş başkanı olmakla gurur duydukları Büyük Ortadoğu Projesi’nin bu safhasında, Normalleşmeden, Yeni Anayasaya, “Devletin ülkesi, milleti olmaz” hadsizliğinden, terörist başını Meclis kürsüsüne davet eden delirmişliğe kadar her şey, sınırlarımızın hemen dibinde, ABD, İngiltere ve İsrail’in talimatlarıyla, iki sipariş devletin hamiliğini yaptırma planlarıyla ilgilidir. İçeriye Misak-ı Milli; dışarıya da tekmil vererek yapacakları değnekçiliği, daha şimdiden üstün hizmet madalyası gibi yakalarına takmış anlatıyorlar. İşte bunun adına “Büyük Türkiye” diyorlar, bunların ağzından “büyük” sıfatını duyduğunuz an, bilin ki Türkiye küçülmektedir. Ve 101 yıl önce bize armağan ve emanet edilmiş olan İstiklal ve Cumhuriyetimizi kaybetmek üzereyizdir.”