Sığınmacı karşıtı tepkilerin arttığı Türkiye’de Kayseri’de yaşayan bir Suriyelinin küçük yaştaki kız çocuğunu taciz etmesi tabiri caizse infiale neden oldu. Protestolar kısa sürede çeşitli şehirlere yayıldı.
Hükümet kanadı bunun ‘provokasyon’ olduğu vurgulandı. Ancak şimdiye dek sükunet sağlanabilmiş değil.
Konu İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun da gündemindeydi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında konuşan Dervişoğlu “Zoraki misafirliğin sonuna gelinmiştir” siyasi partilere altı maddelik bir ‘milli mutabakat’ çağrısı yaptı.
‘Çözüme direnmeyin’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye “Sizleri buradan uyarıyorum. Çözüme direnmeyin. Çözümsüzlüğü teşvik etmeyin. Kendi acziyetinizi devlete mal etmeyin. İdeolojik hezeyanlarınızın ve mezhepçi saplantılarınızın yenilgisini Türk milletine mal etmeye çalışmayın” diye seslenen siyasetçi şöyle devam etti:
‘Tehdit olarak tanımlanması gerekir’
“Kaçakları kim doldurduysa, sınırlarda açık kapı siyasetini kim yürüttüyse savaş koşulları sona ermesine rağmen kaçakları kalıcı hale getirmek için kim teşvik edici işler yaptıysa bu yangının sorumlusu odur. Hiç vakit kaybetmeden bu demografik yıkım girişiminin Milli Güvenlik Kurulu tarafından birinci derecede tehdit olarak tanımlanması gerekmektedir. Bu tehdit tanımlamasına uygun şekilde adımlar atılması, topyekun demografik saldırının bertaraf edilebilmesi için her türlü diplomatik, idari ve güvenliğe ilişkin tedbirlerin bir bütün halinde ve kapsamlı şekilde planlanması gerekmektedir.
İkinci olarak bu plana uygun olarak rasyonel ve uygulanabilir bir geri dönüş takviminin hükümetçe değil, devlet tarafından belirlenmesi çözümün ilk aşamasını oluşturmalıdır.
‘Bağımsız bir kurul şart’
Üçüncüsü, açıklanan takvime uyulabilmesi ve gerekli eylem ve işlemlerin yürütülebilmesi için bu konudaki kararı ve tavrı, açık ve net olan tüm siyasi partilerin ve tüm sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelebileceği, bağımsız bir kurul oluşturulması şarttır.
Dördüncüsü, kaçak ve sığınmacılar sorunu doğrudan Türk milletinin vatanı yani Anadolu ve Trakya coğrafyası üstündeki kayıtsız şartsız egemenlik haklarıyla ilişkili olduğu için TBMM’nin kurucu sıfatı ve birleştirici çatısı altında buluşulması en doğru yöntemdir.
Beşincisi, istenmeyen olayların engellenmesi insanımızın endişelerinin giderilmesinden geçer. Türk milletinin anbean gelişmelerden haberdar edilmesi için, sarayın sekreterlerinden bozma bakanlarının veya devlete reklamcılık oynatan iletişim başkanlığının değil, bağımsız kurulun verilere ulaşması ve paylaşması elzemdir.
Altıncısı, sorun sadece Türkiye için değil, dış dünyayı da ilgilendirmektedir. Bu sebeple oluşturulacak bağımsız kurulun bir ayağı da AB, Suriye hükümeti ve BM nezdinde görüşmeler yürütebilecek bir diplomasi grubundan oluşturulmalıdır.”
‘Provokasyon beklememek ahmaklık olur’
Dervişoğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetini de ayrıca eleştirdi. Hükümetin Kayseri’de yaşananları ‘provokasyon’ olarak nitelemesini ele alan Dervişoğlu “Özellikle Suriye devleti ile ilişki kapıları sessiz sedasız açılmışken ve Erdoğan eski kankasına tekrar ‘Sayın’ sıfatıyla hitap ediyorken provokasyon beklememek ahmaklık olur” diye konuştu:
“Ortada duran bir gerçek var: Nasıl ki kurumuş çam ağaçlarıyla dolu orman yaz sıcağında tutuşmak için küçük bir kıvılcım beklerse yıllardır sabreden milletimizin sabır taşını çatlatmak için ufak bir olay kafidir. Küçük bir kız çocuğuna yapılanlar ve Türk bayrağının indirilmesi ve yakılması küçük kıvılcımları aşan alevlerdir. Yani sorumlu ve provokatör arayışı beyhudedir. Aslolan tedbir almaktır. Savaştan kaçanlara yardım ederken de tedbirsiz gelenlerin gidişini düşünmeye başlarken de tedbirle işe başlamak lazımdır.”