Türkiye ile Suriye arasındaki buzların erimesi düşmanlığın yerini yeniden yakınlaşmaya bırakması yönünde bazı önemli açıklamalar art arda gelmeye başladı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın önceki gün ‘Türkiye ile Suriye’nin egemenliğine saygı çerçevesinde her türlü ilişkiye açığız’ demesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan olumlu yanıt geldi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlarken Esad’ın son açıklamasını değerlendirdi. Erdoğan “Diplomatik ilişkilerin kurulmaması için hiçbir sebep yok. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, hedefimiz asla olamaz çünkü kardeş topluluktur Suriye halkı. Ailece görüşmelere kadar sayın Esed ile görüşmeler yaptık. Yarın olmaz diye bir şey yok, yine olur” dedi.
IŞİD ortaya çıkınca Batı desteği ortadan kalktı
Türkiye-Suriye ilişkileri Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından beri düşmanlık seviyesine tırmandı. İç savaşta Türkiye açıkça Esad rejimini devirmek isteyen muhaliflere destek verdi, onlara ev sahipliği yaptı. Ancak muhalifler başlangıçta arkalarındaki uluslararası destekle çok ciddi ilerleme sağlayıp Esad rejimini yıkılmanın eşiğine kadar getirdiyse de Irak’ta ortaya çıkan ve Suriye’de de ülke topraklarının önemli bölümünü kontrol altına alan ‘Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD veya Arapça kısaltmasıyla DEAŞ) varlığı Batılı ülkeler başta olmak üzere Suriye muhalefetine desteğin gözden geçirilmesine, bu desteğin tamamen geri alınmasına neden oldu. Türkiye ise IŞİD’in varlığına rağmen Suriye muhalefetini desteklemeye devam etti.
Rusya ordusuyla Esad’a destek verdi
Bu arada Rusya’nın 2015’ten itibaren IŞİD’le mücadele adı altında ordusuyla Esad rejimine destek vermesi Suriye iç savaşının gidişini tamamen değiştirdi. Bir ara Türkiye ile Rusya bir Rus savaş uçağının düşürülmesi nedeniyle Suriye sahasında karşı karşıya geldi, bu ülke Türkiye’ye ciddi yaptırımlar uygulamaya başladı. Yaptırımların ekonomiyi derinden etkilemesi üzerine Türkiye Rusya ile barışma yolları aradı ve ardından adına ‘Astana Süreci’ denen, Türkiye, İran ve Rusya’nın başı çektiği bir süreç başlatıldı.
2011’den beri devam eden Suriye iç savaşının bu ülkeye etkileri çok yakıcı oldu. Ülke nüfusunun yarıdan fazlası Suriye dışına çıktı. Suriye’yi terk eden, savaştan kaçan mültecilerin en fazla geldiği ülke ise Türkiye oldu. Türkiye’de sayıları bir dönem beş milyonu aşan Suriyeli mültecinin varlığı Türkiye’de hem ekonomiyi, hem sosyal dokuyu hem de iç politikayı derinden sarsan etkiler yarattı.
Arap dünyasıyla ilişkiler bozuldu
Türkiye’nin Mısır’da General Sisi’nin darbesiyle iktidardan uzaklaşan Müslüman Kardeşler örgütüne ve Suriye’de savaşı kaybetmekte olan muhalefete desteğinin sürmesi Türkiye’nin Arap dünyasıyla ilişkilerini de bozdu. Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkiler dibe vurdu.
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2021 yılından itibaren bu süreci tersine çevirmek için girişimlere başladı. Önce Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yeniden barışıldı, ardından Mısır’daki Sisi yönetimiyle yeniden ilişki kuruldu, Türkiye ile Mısır karşılıklı büyükelçi atamaları yaptı, Erdoğan ile Sisi el sıkıştı.
Suriye ile barış girişimi Putin’den
2022’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı barıştırmak için girişim başlattı. Bu girişimde Rusya’nın ara buluculuğunda o zaman MİT Başkanı olan Hakan Fidan ile dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Suriyeli mevkidaşlarıyla görüşmüştü.
Ancak bu görüşmeler bir yere varmadı, çünkü Suriye yönetiminin, yani Beşar Esad’ın barışmak için bir ön şartı vardı: Türk askerinin Kuzey Suriye’den tamamen çıkması.
Bu temel sebeple bir türlü ilerleyemeyen Türkiye-Suriye yumuşaması önceki gün Beşar Esad’ın bu konudaki tutumunu yumuşatmasıyla yeni bir aşamaya geçti. Vladimir Putin’in Suriye özel temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ile Şam’da görüşen Esad bu görüşmenin ardından Türkiye için daha önce temel ön şart saydığı Türk askerinin Suriye’den çıkması meselesine hiç değinmedi, “Egemenliğe saygı şartıyla her türlü ilişkiye açığız” dedi.
Bu cümleyle Esad’ın kastettiği yegane şart kendi Devlet Başkanlığı’nın Türkiye tarafından meşru görülmesiydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün “Ailece görüşmelere kadar sayın Esed ile görüşmeler yaptık. Yarın olmaz diye bir şey yok, yine olur” diyerek Esad’ı egemen devlet başkanı olarak gördüğünü söylemiş oldu.