Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ‘PKK/KCK terör örgütüne üyelik’ suçlamasıyla yürütülen soruşturmada tutuklanarak görevinden uzaklaştırılmıştı. Özer’in avukatları tutukluluğun kaldırılması için mahkemeye itiraz dilekçesi sundu. Ancak itiraz bugün nöbetçi asliye ceza mahkemesi tarafından incelendi, Özer’in tahliye talebi reddedildi. Karardan sonra Özer’in yakın çevresi ve siyasi destekçileri mahkeme önünde toplanarak açıklama yaptı.
Ahmet Özer’in avukatları tarafından hazırlanan 40 sayfalık dilekçede suçlamalara ilişkin detaylı savunmalar yer aldı. Savunmada Özer’in adı 2014 yılında İmralı’da yapılan HDP görüşmelerinde geçmiş de olsa kendisinin bu tartışmaların dışında tutulması gerektiği belirtildi. Özer’in sözde demokratik özerklik projesine katkı sunmak istediğinin PKK lideri Abdullah Öcalan’a iletildiği iddialarına karşı avukatları, bu bilginin müvekkillerinin bilgisi ve iradesi dışında ortaya atıldığını vurguladı.
‘Taziye amaçlı görüşme ve aşiret bağları’
İtiraz dilekçesinde Ahmet Özer’in terörle bağlantılı olduğu öne sürülen kişilerle gerçekleştirdiği görüşmelerin farklı bir bağlamda olduğu belirtildi. Örneğin M.K. isimli bir kişiyle yapılan görüşmenin bir taziye çerçevesinde olduğu ve kullanılan ‘siz’ hitabının da sadece nezaket ifadesi olduğu dile getirildi.
Özer’in PKK’nın üst düzey isimlerinden biri olan Remzi Kartal ile akraba sayılabilecek bir aşiretten geldiği için tanışıklığı bulunduğu fakat ikili arasında ileri sürülen ilişkilerin teyit edilemez nitelikte olduğu savunuldu. Avukatlar Özer’in siyasi ve akademik kariyerinden ötürü geniş bir iletişim ağına sahip olduğunu ve terör örgütüyle bağlantılı olan yüzlerce kişiyle herhangi bir teması olmadığını belirtti.
‘Dağ Sancısı’ kitabına dair açıklama
Dilekçede ayrıca Özer’in yazdığı “Dağ Sancısı” kitabına yönelik iddialara da yanıt verildi. Kitabın terör örgütü propagandası yaptığı iddiaları reddedilerek, bunun kurgusal bir aşk romanı olduğu, karakterlerin tamamen hayal ürünü olduğu açıklandı. Özer’in savunmasında ayrıca, kendisine yönelik para transferi iddialarına da yer verildi. Faik Kaplan isimli bir kişiden aldığı ödemelerin kira bedeli olduğu, şüpheli olarak gösterilen hesap hareketlerinin aslında seçim kampanyasında kendisine yakın çevresi tarafından yapılan düzenli desteklerden ibaret olduğu ifade edildi.
Bakan ve Kaboğlu’ndan basın açıklaması
Dilekçenin sunulmasının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. CHP’nin İstanbul il yöneticileri ve çok sayıda avukat da bu açıklamaya katıldı. Murat Bakan açıklamasında Ahmet Özer’e yönelik suçlamaların dayanaksız olduğunu ve iddiaların her birinin delillerle çürütüldüğünü söyledi. Bakan özellikle Özer’in banka hesap hareketlerine yönelik iddiaların ailesi ve arkadaşları tarafından toplanan bağışlar olduğunu ve hiçbir şüpheli işlem bulunmadığını dile getirdi.
Murat Bakan bir politikacının her gün onlarca, hatta yüzlerce kişiyle telefon görüşmesi yapabileceğini, dolayısıyla bunların suç unsuru sayılmasının gerçek dışı olduğunu vurguladı. Açıklamanın sonunda ise Bakan, Ahmet Özer’in adil bir yargılama süreci talep ettiğini ve adaletin en kısa sürede yerini bulması gerektiğini belirtti.
Dosyada neler var?
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in soruşturma dosyasında öne çıkan unsurlar oldukça dikkat çekici. Başkanlık görevinden önce İBB’de Ekrem İmamoğlu’nun danışmanlığını yapmış olan Özer’in Kürt meselesi üzerine akademik çalışmaları bulunuyor. ‘Çözüm Süreci’ olarak bilinen dönemde adı geçen Özer, bu süreçte PKK’nın İmralı’daki lideri Abdullah Öcalan ile yapılan İmralı görüşmelerinde de anılmıştı. Bu görüşmelere dönemin BDP’li (Barış ve Demokrasi Partisi) siyasetçileri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder gibi isimlerin yanı sıra devlet görevlileri de katılmış, Kürt sorununa dair çözüm önerileri masaya yatırılmıştı.
Öcalan bu süreçte çözüm sürecine katkı sağlayacak farklı toplumsal kesimlerden 25 kişilik bir liste hazırlatmayı hedefleyerek “Ermeniler, Aleviler, gayrimüslimler, hukukçular gibi farklı çevrelerden kişiler olmalı. Ahmet Özer, Mesut Yeğen, Büşra Hoca (Ersanlı) gibi isimler de bu listede yer alabilir. Bu çalışmayla hem eleştirileri yanıtlayacak hem de devlet ve sivil toplum aklını bir araya getirecek bir adım atmış oluruz” demişti. Bu sırada Öcalan’a Ahmet Özer’in ‘Kürtler Cumhuriyete Neden İsyan Etti’ kitabı da verilmiş, Öcalan bu kitabı okuyacağını belirtmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ahmet Özer hakkında başlatılan soruşturmada hazırlanan yedi sayfalık sevk yazısında, Öcalan’ın devlet görevlilerinin de katıldığı görüşmelerde Özer’e dair yaptığı bu yorumlar Özer’e yöneltilen örgüt üyeliği suçlaması için dayanak olarak gösterildi.
Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanmasından sonra eski Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Can Tuncay’ın başsavcı vekili olarak devreye girmesiyle Özer’in ‘örgüt üyeliği’ suçlamasına konu olan telefon görüşmeleri de dosyaya eklendi. Özer’in, bir yakınının vefatı nedeniyle başsağlığı dilemek amacıyla yaptığı bir telefon görüşmesinin bile dosyada suçlama unsuru olarak yer alması Özer tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Özer bu görüşmenin örgüt üyeliği ile ilişkilendirilmesini yersiz bularak suçlamaların siyasi olduğunu söyledi.
2015 yılına ait olan ve PKK’nın Avrupa yapılanmasında yer alan Remzi Kartal ile gerçekleştiği öne sürülen telefon konuşmaları da dosyada yer aldı. Özer bu konuşmalara dair “Remzi Kartal da Vanlı, bir dönem milletvekiliydi ve aynı aşiretten geliyoruz; yurtdışına çıktıktan sonra kendisiyle irtibatım olmadı. Farklı ideolojik ve dünya görüşlerine sahibiz” şeklinde bir açıklama yaparak iddialara karşı çıktı. Hesabına yapılan bazı para transferleri de soruşturma dosyasına eklenirken Özer bu paraların kira ödemesi olduğunu ve paranın kaynağını bilmediğini belirtti.
Ahmet Özer’in ‘örgüt üyeliği’ iddiasına delil olarak sunulan başka bir unsur ise bir halk konseriydi. Soruşturmayı yürüten Can Tuncay, Özer’in Kardeş Kültürler Festivali’nde Rojda Şenses’in sahne almasını da tutuklama gerekçelerinden biri olarak gösterdi.
Özer’in makam odasında yer alan bir fotoğraf da dosyada ‘örgüt üyeliğine’ delil olarak değerlendirildi. Söz konusu fotoğrafta Sur ilçesinde yaşanan çatışmalarda hayatını kaybeden Hakan Arslan’ın kemiklerini taşıyan babası Ali Rıza Arslan’ın görüntüsü bulunuyordu. Bu fotoğraf da ‘örgüt üyeliği’ suçlamasının dayanaklarından biri olarak gösterildi.