Yargıtay, Gezi Davası’nda iş insanı Osman Kavala ile milletvekili Can Atalay'ın da arasında olduğu 5 sanığın mahkumiyetlerini onadı; Mücella Yapıcı ve Hakan Altınay’ın ise tahliyesine karar verildi. Karara başta CHP ve TİP olmak üzere bir çok kesimden büyük tepki var.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında, Osman Kavala ile Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’in  mahkumiyetlerini onadı, 3 sanık hakkındaki hükümler bozuldu. Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklar Mücella Yapıcı ile Hakan Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı, Yapıcı ve Altınay tahliye edildi. Hakkındaki karar bozulan son sanık Yiğit Ekmekçi yurt dışında olduğu için tutuklu değildi.

Karara göre Osman Kavala müebbet hapse mahkum edilirken diğer sanıklar 18 yıl hapse mahkum edildi.

Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25 Nisan 2022’de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini tamamladı.

Buna göre, Türk Ceza Kanunu’nun 312/1 maddesi gereğince, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Kavala hakkındaki mahkumiyet hükmü onandı.

Daire, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 18’er yıl hapis cezası verilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin de onanmasını kararlaştırdı.

Dairenin, Atalay ve Kahraman’a ilişkin onama kararının gerekçesinde, “bu sanıkların bir plan ve organizasyon dahilinde gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında eylemlerinin bulunduğu” kaydedildi.

‘Aleyhe temyiz olmadığından’ vurgusu

Atalay ve Kahraman’ın, “Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması’nı yönlendirdikleri aktarılan” kararda, şu gerekçeye yer verildi:

“Gezi Parkı eylemlerinin gerçekleştirilmesindeki organizasyonda baş aktör olan ve bu eylemleri finanse eden diğer sanık Mehmet Osman Kavala ile de irtibatlı olarak birlikte hareket ettikleri anlaşılmakla, bu şekilde vuku bulan eylemleri, TCK’nın 312/1. ve 37/1. maddeleri kapsamında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu oluşturduğu halde, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.”

Mücella Yapıcı ve Hakan Altınay dün gece adli kontrol şartıyla tahliye edildiler. Haklarında yargı süreci devam edecek.

3 sanığa tahliye

Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen 18’er yıl hapis cezaları ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.

Dairenin kararında, bu sanıkların eylemlerinin, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” kapsamında olmadığına işaret edildi. Kararda, bu sanıkların eylemlerinin, “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklar Yapıcı ile Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı. Yiğit Ekmekçi yurt dışında olduğu için tutuklanmamıştı. Bu üç isim için yargılama süreci devam edecek.

Mücella Yapıcı: Bu nasıl adalet!

Gezi tutuklularından Mücella Yapıcı Yargıtay kararı sonrası cezaevinden salıverildi. Yapıcı, serbest kaldıktan sonra yaptığı ilk açıklamada, “Bu nasıl bir adalet anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıktım. İçeride olan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım” ifadelerini kullandı.

Yapıcı, cezaevinden çıktıktan sonra, kendisini bekleyen arabaya binmeden önce şöyle konuştu: “Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum. İçeride olan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke.”

‘Ben şimdi Vera’ya ne diyeceğim?’

Kararın ardından 18 yıl hapis cezası onanan Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Kahraman açıklama yaptı. ‘Milyonluk Gezi’nin Faturasını 5 Kişiye Kestiler!’ diyen Kahraman, kızları Vera için kurduğu cümle ile hissettiklerini bir kez daha ortaya koydu.

Meriç Kahraman açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Herkes oradaydı! Hepimiz Gezi’deydik! Buramıza kadar gelmişti, nefes alamıyorduk, çığlık atmak istiyorduk, birbirinden farklı ama aynı derdi paylaşan milyonlardık! Bizim çocuklar dövüldü, bizim çocuklar yuhalatıldı, bizim çocuklar öldü! Anlamadılar, dinlemediler, kulak ardı ettiler. Komplo teorileriyle eşim de dahil bir grup insanı tutsak aldılar. Şeytanlaştırmaya çalıştılar, her gün üstümüze geldiler, bu insanların bir ailesi var mı demediler, çocukları olduğunu düşünmediler! Bugün de eşim, meslektaşım @tayfun_kahraman ‘ın 18 yıl hapis cezasını onadılar. Milyonluk Gezi’nin faturasını 5 kişiye kestiler. Yine nefes alamıyoruz, yine çığlık atmak istiyoruz! Ve ben Vera’ya ne diyeceğimi bilmiyorum! Arayan, soran herkese teşekkürler. Bu dava bitmedi. Adalet arayışımız bitmedi. Hepinize daha çok ihtiyacımız var bundan sonra, haklı çığlığımızı kimse susturamayacak!”

Karara ilk tepkiler CHP’den

Yargıtay’ın kararı sonrası CHP’den üst üste tepkiler geldi.

  • CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Yargıtay, bir demokrasi mücadelesi olan Gezi Parkı Direnişinin, talimatla “suç” gösterilmesi utancına ortaklık etmiştir. Unutulmamalıdır ki; Gezi direnişi, demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesidir. Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır!”
  • CHP Grup Başkanı Özgür Özel: “Yargıtay’ın hukuksuz Gezi Parkı kararının karşısında, hukukun ve Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’in yanındayız. Mücella Yapıcı ve Hakan Altınay’ın tahliyelerine sevinsek de bir kez daha haykırıyoruz ki Gezi onurumuzdur! Gezi yargılanamaz!”
  • İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu: “Yol arkadaşım sevgili Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu Gezi Davası sanıklarına verilen cezanın onandığını üzülerek öğrendim. Demokratik hukuk devleti mücadelemizi ve adalet arayışımızı sonuna kadar sürdüreceğiz. Devletin dini adalettir.”

TİP eyleme geçiyor

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, karar sonrası sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 1 Ekim’de yürüyüş başlatacaklarını duyurdu:

“Başta Hatay milletvekilimiz Can Atalay olmak üzere, hapis cezaları onanan tüm Gezi tutsakları nezdinde emekçi halkımızın özgürlüğüne dönük yargı darbesini kabul etmiyorum. Özgürlük için, 1 Ekim günü Hatay’dan Ankara’ya doğru ilk adımımı atacağım. Yalnız olmadığımı, olmadığımızı biliyorum. Saray da öğrenecek!”

Avukat Akın Atalay: Tarihi bir skandal

Avukat Akın Atalay kararın Can Atalay kısmına ilişkin sosyal medya üzerinden şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kararın haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği bir yana, hadi diyelim ki, “biz suçlu bulduk ve kararı onadık” dediniz… Peki ama, daha önce Enis Berberoğlu hapis cezası kararını onarken, anayasanın 83/3. maddesini belirterek, hükmün infazı milletvekilliği görevi sona erince yerine getirilebilir diyerek tahliye etmiştiniz. Şimdi anayasanın 83/3. maddesini de mi fiilen kaldırdınız yani… Böyle bir yetkinizde mi var? Anayasanın farklı bir yoruma olanak vermeyen apaçık ve net emrine rağmen Can Atalay için neden tahliye kararı vermediniz?

Yargıtay gibi bir kurumun, Anayasa mahkemesinin dosyayı gelecek hafta görüşeceğini ve tutukluluğun hukukiliği konusunda bir karar vereceğini duyurmasından saatler sonra, verilecek olası bir ihlal kararını boşa düşürmek için talebe rağmen duruşma da yapmadan hemen kararı onaması, Yargıtay tarihine kara bir leke ve büyük bir skandal olarak geçmiştir. Yargıtay, anayasa mahkemesinin incelemesinden hemen önce güya hükmü onayarak tutukluluk durumunu sona erdirmiş, anayasa mahkemesinin tahliyeyi gerektirecek olası bir ihlal kararını engellemeye çalışmıştır.

Gelecek hafta Anayasa Mahkemesi, ‘tutukluluk hukuka aykırıdır’ derse, onlar artık tutuklu değil hükümlü” deyip, güya AYM kararını boşa düşüreceklerdi. Oysa, boşa düşürdükleri şey adalet, hukuk, vicdan duygusudur, hem de böylesi bir ayıp yöntemle…”

Atalay’ın vekilliğine, AB’nin Kavala çağrılarına rağmen

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanık Osman Kavala’yı, TCK’nin 312/1 maddesi gereğince, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmış, “siyasal veya askeri casusluk” suçundan ise beraatine hükmetmişti.

Heyet, sanıklar Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 18’er yıl hapisle cezalandırılmalarına ve bu suçtan tutuklanmalarına karar vermişti.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.

Sanıklardan Can Atalay, 14 Mayıs’taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde TİP’ten Hatay milletvekili seçilmiş, bunun üzerine avukatları yargılamanın durması ve tahliyesine yönelik Yargıtay’a başvuru yapmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise talebin reddine hükmetmişti. Anayasa Mahkemesi, 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde milletvekili seçilen avukat Can Atalay’ın hak ihlaline ilişkin başvurusunu 5 Ekim tarihinde yapılacak olan toplantıda ele alacak.

Osman Kavala’nın tutukluluğuna ilişkin ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tahliye yönünde karar vermiş ama Türkiye bu kararı uygulamamıştı. Türkiye’nin Kavala kararını uygulamaması nedeniyle Avrupa Konseyi, Türkiye’ye yaptırım uygulanmasına karar vermiş, yaptırımlar için Dışişleri Bakanları Komitesi’ni görevlendirmişti. Komite, son toplantısında Türkiye’ye söz konusu AİHM kararını uygulaması için Aralık ayına kadar süre vermişti. Şimdi Kavala hakkındaki hüküm kesinleştiği için bu süreç de sona erdi, Türkiye’nin AİHM kararını uygulama zorunluğu bitti.

Avrupa Konseyi Kavala ve Demirtaş için yine uyardı, aralık ayına kadar süre verdi