CHP son dönemlerde iç polemiklerle gündeme geliyor. CHP lideri Özgür Özel’in bir önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan farklı bir politika izlemesi, özellikle de iktidarla başlattığı normalleşme adımları parti içinde tartışmalara neden oldu. Normalleşmeye karşı çıkan partililerle bunu doğru bulanlar arasındaki polemikler kimi zaman kamuoyuna da yansıyor. Bunun son örneği CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın Twitter’dan Özel’i eleştirdiği paylaşımıydı. Salıcı Kurultay’ı net olarak dile getirmişti, Özel de sokağın gündeminin farklı olduğunu söylemişti. Konuyla ilgili ayrıntılı haberimizi okumak için bu linke tıklayın.
Öte yandan Kılıçdaroğlu da Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesinden sonra, partinin yeni politikasından rahatsız olduğunu sık sık dile getiriyordu. Ancak isim vermiyordu. Üstelik onun adı CHP içindeki cumhurbaşkanı adaylığı gerilimiyle de sık sık anılıyor. Çünkü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla ABB Başkanı Mansur Yavaş arasında adaylık gerilimi var. İki başkan da adaylığa yeşil ışık yaktığını belli ediyor. Bu noktada Özel’in genel başkan seçildiği Kurultay’a gidiş sürecinde değişimcilerin başını çeken İmamoğlu’yla Kılıçdaroğlu’nun arasının açık olduğu konuşuluyor ama ikisi de görüşmelerini sürdürüyor. Şimdi bütün bu polemikleri yeniden canlandıran bir gelişme var: CHP’nin 7’nci Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şikayeti üzerine açılan hakaret davası.
Erdoğan’ın şikayeti üzerine açılan hakaret davası için Kılıçdaroğlu ifade vermeye gidecek. Ancak Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi bugünkü köşe yazısında Erdoğan’ın davaya müdahil olmadığını, Kılıçdaroğlu’nun sadece ifade vereceğini söyledi:
“Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu affetti. Davada müdahil değil. Kılıçdaroğlu’nun kükrediği gibi Erdoğan mahkemede onun siyasi yasak ya da hapis cezası almasını istemeyecek. Çünkü Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu affetti. Peki Erdoğan affettiyse bu dava neden açıldı? Çünkü Kılıçdaroğlu şimdiye kadar ifade vermeye gitmedi.”
Selvi’nin af olarak nitelediği işlem, Erdoğan’ın 1 Ağustos 2016’da kamuoyuna duyurduğu açıklama kapsamında yapılmıştı. Erdoğan 15 Temmuz 2015’teki darbe girişimi sonrasında hakkında açılan davaları “Bir defaya mahsus” diyerek geri çekmişti. Kılıçdaroğlu’nun 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu ile ilgili sözler kapsamında açılan dava kamu davası olarak halen devam ediyor.
Davanın CHP saflarında önemsenmesinin sebebi 18 Kasım’da Kılıçdaroğlu’nun bu davayla ilgili sosyal medyadan paylaştığı videoydu. Kılıçdaroğlu “Safları sıklaştırın” başlıklı videoda “Savunma yapmaya gidiyorum dedim ama sanmayın ki kendimi savunacağım. Ben oraya Erdoğan’dan yaptığı ve yaptırdığı yolsuzlukların hesabını sormak için gidiyorum” diyordu. Bu paylaşımın ardından çok sayıda siyasetçiden destek mesajı geldi. Yavaş da duruşmaya katılacağını söyleyip destek verdi:
“7. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hapis ve siyasi yasak istemiyle açılan haksız, hukuksuz davanın 22 Kasım’daki duruşmasına ben de katılacağım. Bu dava, sadece Sn. Kılıçdaroğlu’nun davası değil, hepimizin davasıdır. Adalet tecelli edene kadar Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında olacağız.”
İmamoğlu ise Kılıçdaroğlu’nun adını anmadı ve “Bizim safımız belli, bu milletin tam yanı” dedi ve “adil bir demokrasi için” paneline katılmak için Almanya’ya gitti. Yani mahkemeye katılamayacak. İmamoğlu’na YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldığı duruşmada da Kılıçdaroğlu Almanya’daydı. Kılıçdaroğlu kendisine yönelik eleştirilere “Karar açıklanırsa beraat ya da ertelenir diye bekliyordum. Ertelense bile beraat çıkacağını düşünüyordum” yanıtını vermişti.
Peki bu dava CHP’nin içinde ipleri gererken iktidarda atmosfer ne?
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kılıçdaroğlu’yla ilgili soruşturma ve kovuşturmalar olduğunu, fezlekelerin düzenlenip Meclis’e gönderildiğini ama dokunulmazlığı olduğu için yargılanmadığını anlattı. Kılıçdaroğlu artık vekil olmadığı için soruşturmaların gündeme geldiğini söyleyen Tunç, haberin konusu olan davayla ilgili çarpıtmalar olduğunu söyledi, süreci “İfade alma” olarak nitelendirdi. Safları sıklaştırın çağrısına katılacağını söyleyen vekiller olduğunu da hatırlatan Tunç “O soruşturmaların içinde nasıl, hangisi sözler nedeni ile açıldığına bakmak lazım. Cumhurbaşkanımıza karşı ağza alınmayacak sözler bunlar. Mitinglerdeki konuşmalarda cumhurbaşkanımıza ağza alınmayacak, halkın kabul etmeyeceği konuşmalardan dolayı soruşturmalar açıldı. Mersin’deki dava için Ankara’daki mahkemede ifadesi alınacak. İfadelerin su teşkil edip etmediğine yönelik yargımız karar verecek. Hakaret ile bir yere varılamayacağının en güzel örneği. Yine hakaretlerine devam ediyor.
Milletimiz karalama siyasetine hayır diyor. Bunu örnek alırlarsa onların da sonu eski genel başkan gibi olur. Bundan sonra siyasetçilerimizin suç teşkil eden ifadeler değil yapıcı siyaset yaptıklarında kazançlı çıkacaklarını ifade ediyoruz. Kılıçdaroğlu ile ilgili 9 dava ve 5 soruşturma var. Konuşmaların hakaret teşkil edip etmediğine yönelik dosyalar. Yargıyı rahat bırakalım. Türkiye bir hukuk devleti. Suç unsuru olup olmadığına karar verecek olan bağımsız yargıdır” dedi.
Kılıçdaroğlu hakim karşısında
Duruşmayı izlemek üzere CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu’nun eşi, çocukları ve Ayşe Ateş de adliyeye geldi.
Hakim karşısına çıkan Kılıçdaroğlu 25 sayfalık savunma yaptı ve savunma yapmadığını, tarihe not düşmek istediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Sanırım, açılan davaların ve mahkemeye çıkmamın nedeni, Erdoğan’a ‘Başçalan, Hırsız ve Başhırsız’ demiş olmamdır” ifadelerini kullanarak bu sözlerin hiçbirinden pişman olmadığını dile getirdi.
“Karşınıza Sayın Yargıç, ‘hırsıza, hırsız’ dediğim için çıktım” diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bütün görevlerim süresince çok büyük bütçeler yönettim. 10 binlerce memura amirlik yaptım. Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim. Bakınız yolsuzluk ve hırsızlık, ülkenin başına ne işler açıyor. Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle mal varlığının hesabını veremeyen yöneticiler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar.
Erdoğan ailesinin mal varlığı dolayısıyla dönemin ve şimdinin ABD başkanı Trump tarafından tehdit edildiğini ve Erdoğan’ın bu tehdide hemen boyun eğdiğini sadece biz değil bütün dünya biliyor. Egemen güçler tarafından teslim alınan bir devlet başkanı ülkesine hizmet edemez. Bu, tarihin önümüze koyduğu bir başka gerçektir.”
Konuşması sırasında isim vermeden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i de eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak ‘Kılıçdaroğlu’nu aileme emanet ediyorum’ diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandığım için hata ettim. Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim.”
Soruşturma başlatılan yeni mezun teğmenlere de destek veren Kılıçdaroğlu, savunmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kuvvacı kahramanlara selam olsun. Selam olsun devletin bekası-milletin selahiyeti için canını hiçbir zaman sakınmamış bütün vatanseverlere. Atatürk ve Cumhuriyet’e bağlılık yemini ettiği için ihraç edilen genç teğmenlere. Yurt dışına çıkmış ama geri döneceklerine inandığım 300 bin gencimize, ulusal kurtuluşumuza, güzel ve Aydınlık günlere selam olsun. Yaşasın Türkiye, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.”