CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimin normal süresinde yapılması halinde aday olamayacağını hatırlattı, 'Hem CHP adayını tartışmak istiyorlar ama asıl soru, Ak Parti'nin adayı kim? Damat mı aday olacak?' diye sordu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir program kapsamında Muğla’ya geldi. Özel ilk olarak Bodrum’da bir otelde İl Başkanları Toplantısı’na katıldı. Toplantıda Özel’in yanı sıra Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras milletvekilleri ve 81 il başkanı ile partililer yer aldı. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan, ilk oturumu basına açık yapılan toplantıda Özel, parti içi konulardan bahsedip gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Değerlendirme sonrası toplantının ikinci oturumu basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

‘Anketlerde birinci partiyiz’

Toplantıdaki konuşmasında anketlerde birinci parti olduklarını belirten Özgür Özel şöyle konuştu:

“İki gün önce Çanakkale’deydim. 21 il belediye başkanımız, büyükşehir olmayan il belediye başkanlarımızla bir toplantı yaptık. O toplantının açılış konuşmasında da ifade ettim, bir zamanlar Cumhuriyet Halk Partisi’ni kıyılara sıkışmakla, sadece sahil şeridinin partisi olmakla, Ankara’nın doğusuna, Sivas’ın doğusuna geçememekle suçlayanlar kendilerine övünç dolu bir coğrafi alan tanımlıyordu. O gün şu konuya dikkat çektik; CHP yedi bölgede il belediye başkanlığı olan tek partidir. Hiçbir partinin yedi bölgede de il belediye başkanlığı yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi artık sadece kıyıların değil yedi bölgenin, 81 ilin, 973 ilçenin birinci partisidir.

Bu seçimlerde 413 belediyemizle Türkiye’ye hizmet ediyoruz. Çok önemli 31 Mart seçim başarısından çıktık. 11 ay önce hep birlikte kurultayımızı yaptık. Kurultay sabaha karşı bitmişti. 81 il başkanımızla sabah 9’da kahvaltıda bir toplantı gerçekleştirdik. Toplantıda parti içindeki yarışın, demokratik bir şekilde sonuçlandığını bundan sonra hep birlikte önümüze bakacağımızı, bizimle birlikte olmuş il başkanıyla, karşımızda olmuş bir il başkanının bizim açımızdan hiçbir farkının olmadığını ifade etmiştim. O günkü bu yaklaşımları siz alkışlarınızla desteklediniz. Bir parti iktidar olacaksa önce örgütü inanmalıdır. Örgüt inançlıysa ilçe başkanı, il başkanı da inançlı olacaktır ve davranışları iktidara uygun olacaktır.”

‘Bugünden iktidar olmaya hazırız’

“Ama biz gelecek senenin kasım ayını seçim tarihi olarak ortaya koyduk. Erdoğan’a ‘Eğer bir gün erken seçim yapalım, gelin seçimleri öne alalım’ desek, ‘Ben de aday olacağım diyeceksen’ onun son tarihi gelecek sene kasımdır’ dedik” diye konuşan Özel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tartışmalı beş yıllık görev süresinin tam ortasında, eğer kendisine güveniyorsa ‘2.5 yıl bizden, 2.5 yıl ondan millet buna bir daha karar versin’ dedik. O konuda hiçbir şey duymuyoruz. O konuda sürekli beş yıllık seçimsiz dönem söylemleri duyuyoruz ki zaten 1.5 yıl geçti. Diyecekse ‘3.5 yıl’ demesi lazım. Erdoğan seneye kasımda erken seçime varım demiyorsa ondan sonra bir daha erken seçim yapamayacak demektir. YSK’nın kararına göre eğer bu dönemde 360 kişi oy vermeyecekse seçim öne alınamayacak ve aday olamayacak demektir. O zaman madem erken seçimden kaçıyor, bir adaya ihtiyacı var demektir. Millet Cumhuriyet Halk Partisi’nin pek çok adayı olabileceğini, ön plandaki başarılı belediye başkanları başta olmak üzere ifade ediyor.

Biz Ekrem Başkanımız ve Mansur Başkanımızla övünç duyuyoruz. Ama ikisinin de ortak ifadesi şu; bu bir tuzak. Bizi erkenden bir aday tartışmasına çekmek, Türkiye’nin gündemini örtmek ve kendi içlerindeki çatlakları gizlemek istiyorlar. Bizim bir aday sorunumuz yok, günü gelince sadece genel başkan, parti meclisi, milletvekili grubu değil, bütün üyelerimizle, belki onu da aşan bir şekilde oturur adayın kim olacağını hep birlikte karar veririz. En doğru adayı belirleriz ve Türkiye’yi içinde bulunduğu sıkıntılardan biz kurtarırız. Bu konuda biz kendimize de birbirimize de güveniyoruz.”

‘AK Parti’nin adayı kim?’

“Erdoğan kaçıyorsa gelecek sene kasımda gelip de bizim belirleyeceğimiz ve seçimi kazanacak arkasında hep beraber duracağımız adayımızın karşısına geçemiyorsa yani ‘Ben hazırım, iddialıyım, hadi bakalım Cumhuriyet Halk Partisi’ diyemiyorsa ona bir aday lazım” diyen Özel konuşmasına şöyle devam etti:

“Kimi yapacak, damadı mı yapacak? Öyle bir beklenti var, öyle konuşuluyordu eskiden. Peki Ali Yerlikaya olmaz mı? Süleyman Soylu ile Ali Yerlikaya arasındaki çelişkiler, birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmelerden mi korkuyor? O zaman bir başka aday mı mümkün, bunu Türkiye duysun. Bütün televizyonlar konuşuyor, CHP’nin adayı kim, Cumhuriyet Halk Parti adayı aslan gibi bir Cumhuriyet Halk Partilidir. Peki, AK Partinin adayı kim; mademki erken seçimden kaçıyorsunuz AK Parti kimi çıkaracak karşımıza, 24 yıllık enkazın altına sokup kimi sokup da Türkiye’ye yaşattıkları bu zorlukların bütün sorumluluğuna kime yükleyip de bizimle yarışacaklar, biz esas onu merak ediyoruz. Anketlerde birinci partiyiz. Kurultayda şu ana kadar o yayınlanan 9 anketin 8’inde birinci partiyiz. Böyle partinin aday sorunu olmaz. Aday sadece CHP’lilerin değil, Türkiye ittifakının adayı olacak. Sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratların gönül rahatlığıyla oy verebileceği, seçimden sonra yerel seçimlerdeki gibi pişman olmayacağı, gurur duyacak bir adayımız olacak.”

‘Ufak tefek hatalar oluyor’

Belediyelerdeki atamalara da değinen Özel “Kurultayda örgütümüzün yaşadığı ekonomik sıkıntıları, sizlerin yaşadığı zorlukları bildiğimizi, tasarruf edeceğimizi ama örgütümüzün emeğinin boşa gitmemesi için hak ettiği maddi desteği sağlayacağımızı söylemiştik. Bir olan örgüt ödenekleri önce iki katına, üç katına, üç buçuk katına çıktı. Minimum ödenek eskinin belki on katına çıktı. Ve söz verdiğimiz yolun tam yarısına geldik. Biliyoruz ki iktidara yürürken örgütümüzün hiçbir eksiğinin olmaması lazım. Bu konuda da üzerimize düşeni yapmaya devam ediyoruz. Her ne kadar çeşitli yerlerde deformasyonla, örgütümüzü karıştırmak için, belediye başkanlarımız hakkında çeşitli deformasyonlar yapılsa da zaman zaman ufak tefek hatalar oluyor. Eş, dostun, işe alınmasından, benim kadar siz de hassasiyet gösteriyorsunuz, hemen müdahale ediyoruz, sorunu çözüyoruz. ‘Efendim Cumhuriyet Halk Partisi hani nepotizme karşıydı, şunu işe almışlar, bunu işe almışlar’ deniyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin utanacağı, hiçbir yöneticinin izah edilmemiş atamasının olmadığını büyük bir memnuniyetle göğsüm kabara kabara kameraların içine baka baka netlikle söylüyorum” diye konuştu.

Özel sözlerini şöyle sürdürdü:

“AK Parti’nin eğer il, ilçe başkanıysanız eğer gençlik kolları, kadın kolları başkanıysa, eğer AK Parti’ye bir yerde bir katkınız varsa ya da bir şekilde AK Parti’ye gelip güç verdiyseniz mutlaka birinci, ikinci derece yakınlarınızın çok önemli bölümlerde olduğu belediyelerden ilçe başkanlarına, il başkanlarına araçların sağlandığı, şoförlerin verildiği, il başkanları, ilçe başkanlarının eşleri ve çocuklarını belediyelerde istihdam edildiği ve adeta AK Partili olmanın bu demek olduğu, topluma bunu kabullendirilmeye çalışıldığı bir süreçten Cumhuriyet Halk Partisi’nin böyle olmak zorunda değil dediği bir süreci bütün Türkiye’ye gösterdik.

Nepotizm, akraba kayırmacılığı, yandaş kayırmacılığı AK Parti’nin işidir, dürüst, şeffaf, namuslu belediyecilik Cumhuriyet Halk Partisi işidir. Yüzde 38 oy aldık, şimdi kurultay zamanı mı, tüzük zamanı mı tadını çıkaralım. ‘Bize kimse bunu sormaz’ demedik, hemen verdiğimiz sözü tutmaya geçtik. 81 il başkanımızın 74’ünün bizzat katılımıyla 7’sinin de kendi mazeretinden dolayı yetkin ve etkin yöneticinin katılımıyla tüzük komisyonumuz oluşturuldu. Kurultayda tüzükler gün boyu tartışıldı. En tartışmalı, örgütü ortadan böler, reddedilir dedikleri 4 maddenin 3’ü 1-2 oy farkla en tartışmalı olacak dedikleri 36’ya karşı 1200’ün üzerinde oyla kabul edildi. Tam bir mutabakatla partiyi nasıl yöneteceğimize karar verdik.”

‘Tüm faillerin aramızda dolaşmasının sebebi Bahçeli ile Erdoğan’

Son günlerde artan kadın cinayeti ve istismar olaylarına da değinen Özel “Türkiye istismarlarla, acılarla, kadın cinayetleriyle, çocuk cinayetleriyle her geçen gün sarsılıyor. Tayyip Bey seçimden önce verdiği hiçbir sözü tutmuyor. Bir kişiye verdiği sözü tutuyor, o da HÜDA PAR’ın genel başkanına. Ona söz verdi diye, İstanbul Sözleşmesi’nden çıktılar, devletin desteğini milletin arkasından çektiler. O yüzden cezasızlık kültürü var. Şimdi çıkmış diyorlar ki ‘Cezasızlık kültürünün egemen olmasına izin veremeyiz.’ Bu varsa bu kültürün iki müsebbibi var. Bunlardan birisi savcı gibi talep eden Bahçeli. Her türden kriminal tipi görüyor, af talep ediyor. İkincisi de Bahçeli’nin talebini uygun görüp talimatı veren Erdoğan. Bugün cezasızlık kültürünün faili Bahçeli ile Erdoğan’dır. Tüm faillerin aramızda dolaşmasının sebebi Bahçeli ile Erdoğan’ın yarattıkları cezasızlık kültürüdür. Şimdi, ‘Yeni cezalar getirelim, gerekli olan, doğru olan her cezanın artırılmasının arkasındayız. İyi hali kaldıralım. Dilinde tüy bitti kadın örgütlerinin. O günlerde dinlemeyenler, bugünlerde toplumsal tepkiyi görmüşler sanki bu kanunları İnönü, Ecevit yapmış gibi ‘Cezasızlık olmaz. Ağır ceza getirelim.’ Vardı zaten, sen indirdin” diye konuştu.

‘Hepimizden 70 milyar TL toplayacaklarmış bir yılda’

‘Tehlike büyük, İsrail saldıracakmış para lazım. Böyle günde yoksulluğa dertlenmek, işsizliğe isyan etmek olmaz. Kurtuluş Savaşı’nda bir çuval bulgurunun yarısını vermiş insanlara ‘Böyle günde orduya destek olmak lazım’ diye pazarlamaya çalışabilirler, çok dikkatli olalım’ diyen CHP lideri şu sözlerle konuşmasına devam etti:

“Meselenin özü şudur; Cumhuriyet Halk Partisi savunma sanayine önem veren, desteklenmesi gerektiğini savunan ama burada particilik, ayrımcılık, kayırmacılık, birilerini bir kenarda bırakıp rekabetçi bir ortam olması imkanı varken bir tarafa yönelmecilikleri yanlış bulan ama bu ülkenin özellikle TSK mensuplarının da içinde bulunduğu ciddi projelerle savunma sanayi meselesini önemseyen, buraya kaynak aktarılmasına itiraz etmeyen bir anlayışı var. Ama şimdi başka bir oyunla karşı karşıyayız. Geçen 1 Ekim’de Erdoğan çıktı, Meclis kürsüsünde dedi ki; ‘İsrail’in bir sonraki hedefi biziz.’ İsrail’in NATO üyesi, Birleşmiş Milletler üyesi Türkiye’ye, pek çok askeri anlaşması olan Türkiye’ye, çok güçlü ordusu olan Türkiye’ye, bugüne kadar saldırmış herkesi pişman eden Türkiye’ye, İsrail’in saldırmayacağını, saldıramayacağını buna yeltenmeyi bırakın aklından bile geçiremeyeceğini bütün askeri uzmanlar bilir. Bir anda bütün medya İsrail’le, Türkiye’nin hava güçleri ve savunma sistemlerini karşılaştırmaya başladılar. Ne yerine, enflasyon yerine, yoksulluk, işsizlik yerine, gençlerin ümitsizliği yerine, turizmdeki, sanayideki, KOBİ’lerdeki, esnaftaki sorunlar yerine. Ne kadar konforlu bir alan, Bir laf ortaya at, bütün Türkiye onu konuşsun, sen her türlü sorgulamadan muaf ol. Kapalı oturum yapıldı, kendi gelmedi ve oraya iki bakanı yolladı. 10 yıl o toplantı hakkında konuşamazsınız, tutanakları açıklayamazsınız.

Bizim televizyondan duymadığımız hiçbir gerçeği anlatmadılar. Tüm partilerin önünde 260 küsur AK Partili vekilden biri çıksın, ‘Ben o oturumdan sonra İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına ikna oldum’ desin. O yüzden herkes şunu bilsin, böyle bir tehlike yok. Ben düşünüyorum ki bunu yaparak işte Türkiye’nin gerçek sorunlarını geçip, güvenlik kaygısına gündemi çekmek istiyor. Herkes şunu bilsin, böyle bir tehlike yok. Ben anketlerdeki durumunu toparlayacak sanıyordum, meğer hepimizden para toparlayacakmış. Çıktılar, 12 maddelik bir kanun teklifi verdiler. 22 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Savunma sanayi orada, hep çok güçlü olduğuyla övünüyorlar. İsrail’in saldıracağını 1 Ekim günü idrak ediyorlar, 7 Ekim günü de bu kanun teklifini veriyorlar. Hepimizden 70 milyar TL toplayacaklarmış bir yılda, İsrail’e karşı güçlenelim diye. Buradan Türkiye’deki tüm basın mensuplarının, tüm siyasilerin hafızalarını tazelemek isterim; savunma sanayii fonunda 3 milyar lira para vardı. 10 Ocak 2017’de bu parayı karşılıksız ve geri dönüşümsüz olarak Varlık Fonu’na devrettiler. Çok net bir şey söylüyorum; 2017’de bu ülkeyi yöneten sizler, savunma sanayiinin birikmiş parasını boşaltıp ikinci başkanı damat olan Varlık Fonu’na verdiniz. Buradan vatandaşlarımıza şunu söylüyorum: ‘İsrail bize saldıracak’ korkusunun temeli yoktur, inanmayın. İki amaç var, gündemi dağıtıp yoksulluğu konuşturmamak. ‘Cambaza bak’ deyip cepten parayı çekmek.”

İlk dört madde yine gündemde: Bu kez Kurtulmuş başlattı, Özel sert çıktı

Özel: Hepimizden vergi almak için ‘İsrail saldıracak’ demişler