CHP lideri Özgür Özel, 24 Haziran’da Ankara’da öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’le görüşmüştü. Bu görüşmeye dair fotoğraf paylaşan Özel’in ceketi, konuşmasının önüne geçti. Çünkü Özel’in ceketi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonları giymek için tercih ettiği ekose kumaşlı ceketlere benziyordu. Rengi de dahil ceket, Erdoğan’ın giydiği ceketi andırıyordu.
Özel’in neden bu tercihi yaptığı anlaşılmadı. Çünkü ceket artık Erdoğan’la özdeşleşmişti. Öyle ki daha önce ceketi giyen siyasetçiler defalarca haberlere konu olmuştu. Özel de bu konuya açıklık getirdi.
Fatih Altaylı’nın Youtube kanalındaki programa katılan Özel, ‘Winner (Kazanan)’ ismi verilen cekete dair gazeteci Fatih Altaylı’nın yayınında açıklama yaptı.
Özel “Ceket o kadar da ekoseli bir ceket değil ama görüntüde öyle çıkmış. Bir kere de biz giyelim kime ne zararı var, 47 yıl sonra birinci parti olmuşuz. Ceketin adı winner (kazanan) ceketi… Özel bir mesaj yok ama bir kere de biz giyelim ne olmuş dedik. Artık winner biziz. Bir başarıyı tek başına lidere mal etmek sosyal demokrat partiye yakışmaz” dedi.
Öte yandan Özel, İstanbul’da düzenlenen ‘Yurt Dışı Örgütlenme İkinci Yüzyıl Vizyonu Çalıştayı’nda konuştu. Erdoğan’ın uzun süre sonra Avrupa Birliği ilişkilerini yeniden dile getirmesini önemsediklerini ama çok ciddiye almadıklarını söyleyen Özel, şunları anlattı:
“Çünkü güpegündüz havai fişekler atalar kutlanan bir başlangıç, bir kilometre taşı günden sonra bugün savrulduğumuz nokta iktidarın bu konuda samimi olmadığını gösteriyor. Siz 1975 yılında kurduğunuz Avrupa Konseyi’nde şimdi Strazburg’daki bir başka binadaki Avrupa Parlamentosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına ısrarla direnirseniz, anayasanızda da yazıyor olmasına rağmen uluslararası anlaşmaları uygulamazsanız, güzel İstanbul’un ismi ile ve hepimiz açısından övünç sahibi olan İstanbul Sözleşmesi’ne meclis tüm partilerin katıldığı bir oylamada oybirliği ile karar vermişken bir gece yarısı birkaç sapkın oyun peşine düşerek bir imzayla Avrupa İstanbul Sözleşmesi’nden çekilirseniz, ülkenizin Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymuyorsanız, mahkeme kararlarını hiçe sayıyorsanız, kuvvetler ayrılığı ki demokrasinin ve kalkınmanın olmazsa olmaz ön şartıdır onun üzerinde tepiniyor, sadece yürütmedeki yetkilerinizle yetinmiyor yasamaya da talimatlar veriyor hatta onun yetkilerini yetki aşımlarıyla kararnamelerle kullanıyor buna karşı Anayasa Mahkemesi kararlarını yeniden boşa düşürüyor ve tüm yargı organları üzerinde bir vesayet kuruyorsanız, sizin Avrupa birliği diye bir hayaliniz olamaz.”