TBMM 20’nci Dönem Başkanı Hikmet Çetin suça bulaşmamış PKK mensuplarının affedilmesi, yönetici kadronun yurtdışına gönderilmesi gerektiğini söyledi. Ömer İzgi Anayasa'nın 66. maddesinin değiştirilmesini, Bülent Arınç 'umut hakkı' istedi.

TBMM’deki ‘terörsüz Türkiye’ amaçlı komisyona TBMM eski başkanları davet edildi. İlk sözü alan TBMM 20’nci Dönem Başkanı Hikmet Çetin, suça bulaşmamış PKK mensuplarının affedilmesi, suça karışanların yargılanması, yönetici kadrosunun ise yurtdışına gönderilmesi gerektiğini söyledi.

Toplantıya TBMM eski başkanlarından Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop katıldı. Üç eski TBMM başkanının ise sağlık sorunları nedeniyle komisyona katılamadığı bildirildi.

İlk sözü TBMM’nin 20’nci Dönem Başkanı Hikmet Çetin aldı. Çetin, sürece destek olan Devlet Bahçeli’yi kutlayarak sözlerine başladı. Suça bulaşmamış mensuplarının affedilmesi gerektiğini söyleyen Çetin, “Suça bulaşmış olanları ise affetmek çok zor. Toplum içinde dolaşamazlar” dedi.

Dağda bulunan ve suça bulaşan PKK’lilerin yurtdışına gönderilmesi gerektiğini kaydeden Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bana zaman zaman, ‘Kürt devleti kurulacak mı?’ diye sorarlar. Türk ile Kürt, Amerika’nın siyahı ve beyazı gibi değil. Dil ve kültür aynı. Şimdiye kadar, özellikle güney bölgesindeki otellerin sahipleri Kürtlerdir. Terör ayrı, halkın davranışları ayrı. Halklar arasında bir şey yok.”

Çetin silah bırakan PKK’lilerin Abdullah Öcalan’a mektup yazdığını duyduğunu anlattı. Mektubun içeriğini görmediğini ifade eden Çetin “Umarım şu anda adada olanlar bu konuyu öğrenip kamuoyuna açıklar” diye konuştu. Kürt devletinin kurulup kurulmayacağını soranlara, “Kurulabilir ama Türkiye bunun içinde olmaz” dediğini kaydeden Çetin, herhangi bir eyleme karışmamış PKK’lilerin affedilmesi ancak eyleme katılanların yargılanması gerektiği görüşünü tekrar etti.

Çetin’in ardından, 21’inci Meclis Başkanı Ömer İzgi söz hakkını kullandı. Çocukken PKK tarafından kaçırılan ancak eline silah almayanların hukuki durumları ile ilgili çalışmalar yapılması gerektiğini kaydeden İzgi, “TBMM’nin temel görevi tam da bundan ibarettir. Bu özel durumu fırsat sayarcasına başka talepleri olanlara kulak verilmesi, süreci sekteye uğratır. Suç işleyen herkes, mutlaka cezasını çekecektir” görüşünü dile getirdi.

İzgi, sürece yönelik yasa çıkarma yetkisinin TBMM’de olduğunun altını çizerek, “Anayasa değişikliği yapılması gerekiyorsa o da yapılmalıdır. TBMM’nin yapamayacağı bir şey yoktur. Ancak Anayasa’nın ilk üç maddesi ve ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen altıncı maddesi değiştirilemez” yorumunu yaptı.

Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından örgütün fesih ve silah bırakma kararı aldığını anımsatan İzgi, şimdi sıranın, çocuk yaşlarda dağa kaçırılan, herhangi bir eyleme karışmadığı tespit edilen, kaçarak ya da başka yollarla kurtulma imkanı bulamayanların hukuki durumlarının ele alınmasına geldiğini söyledi.

Bu konunun çözüm yerinin TBMM olduğunun altını çizen İzgi, çalışmaların burada başlatıldığına ve TBMM Başkanı Kurtulmuş tarafından yürütüldüğüne işaret etti. İzgi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Adı ne olursa olsun kurulan komisyonun, akabinde de TBMM’nin temel görevi tam da bundan ibarettir. Bu özel durumu fırsat sayarcasına başka kategorideki yasal takiplerde olanlar için ayrıcalık bakımından talepte bulunmak, yapılacak bu özel çalışmayı sekteye uğratacak hamleler olur. Suç işleyen herkes mutlaka karşılığı olan cezasını çekecektir ancak Anayasa Mahkemesinin adli alandaki eşitliği sağlanmasına yönelik vermiş olduğu kararlara göre de yapılacak düzenlemeler varsa onlar yapılacaktır. Bu çerçevede yapılacak düzenlemeler için yasa çıkarmak gerekiyorsa yasa çıkarılacak, Anayasa değişiklikleri yapmak gerekiyorsa o da yapılacaktır. TBMM’nin yapamayacağı bir şey yoktur ancak o da anayasal bir organdır ve yapacağı işlemlerde Anayasa’ya uymak zorunluluğundadır.”

TBMM’nin, şu anda yürüttüğü yöntemle Anayasa’da “dokunulmaz” olarak belirtilen hükümlerin kaldırılması, değiştirilmesi veya onlara aykırı yeni bir yasal düzenleme yapma yetkisi bulunmadığını söyleyen İzgi, başka ülkelerin anayasalarında da benzer düzenlemelerin mevcut olduğunu anlattı.

İzgi, “Odak noktamız, fesih ve buna bağlı yapılacak düzenlemeler olmakla birlikte tabii gerekiyorsa Anayasa değişiklikleri de belirttiğim gibi yapılabilecektir. Böyle bir çalışmaya girilecek olursa, örneğin Anayasa’nın 66. maddesi değiştirilmeli ve yerine -mekanı cennet olsun- Mustafa Kemal Atatürk’ün 1924 Anayasası’nın 88. maddesine koydurduğu ‘Türkiye ahalisine, din ve ırk ayrımı olmaksızın vatandaşlık itibarıyla Türk denir.’ ifadesi konur.” sözlerini sarf etti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en önemli özelliğinin yönetimde istikrarı güçlü bir şekilde sağlaması olduğunu belirten İzgi, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, ‘parlamenter cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ne dönüştürülmesini” de önerdi. İzgi, “Ama bu geçişte mutlak olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde edilen istikrarın zedelenmemesi, istikrar yollarının tıkanmaması olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Örgütle mücadele ederken şehitlik ve gazilik mertebesine yükselenlerin acılarını yalnızca ateşin düştüğü ocak sakinleri değil, tüm Türkiye’nin hissettiğinin altını çizen İzgi, “Çünkü onları şehitliğe, gaziliğe götüren duygu, Türk devletini ve vatanını koruma duygusudur. O duygu da hepimizin ortak değeridir.” şeklinde konuştu.

Eski TBMM Başkanı İzgi, şehit yakınları ve gazilerin üzülmesine neden olabilecek gelişmelerin acıların şiddetlenmesine yol açacağına dikkati çekerek, “Cumhurbaşkanımızın bu anlamdaki çalışmaları ve açıklamaları, ayrıca şehit yakınları ve gazilerin evlerine gönderdiği güven mektubu, bu alanda duyulacak kuşkuları kaldırmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yönettiği komisyon toplantısında Bülent Arınç da ‘Umut Hakkı’ tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Arınç, ” AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamalıyız. İfade özgürlüğünün güçlendirilmesi gerekiyor. Adil bir infaz düzenlemesi yapılmalı. Umut Hakkı uygulanmalı, genel af zaruri ihtiyaçtır. KHK’yla ihraç edilenler büyük ızdırap yaşıyor. Beraat edenler görevini yapamıyor. Hukuk içinde kalmak şartıyla yeni düzenlemeler yapılmalı. Sağa sola bakılmamalı, komisyon bu adımları cesaretle atmalı” ifadelerini kullandı.