AK Parti ve MHP kanadının DEM Parti’ye yönelik hamleleri ve ‘terörsüz Türkiye için iş birliği’ mesajları nedeniyle son günlerde adı konmamış bir yumuşama ortamı yaşanan Türkiye, 23 Ekim’de Ankara’daki terör saldırısıyla sarsıldı.
Resmi otoritelerin PKK üyesi olduğunu açıkladığı biri kadın, diğeri erkek iki terörist Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’yi (TUSAŞ) hedef aldı. Milli muharip uçak ve HürJet gibi önemli savunma sanayii ürünlerini ortaya çıkaran tesiste beş kişiyi öldürdü, 22 kişiyi yaraladı.
Siyaset sahnesinde yapılan hamlelerle eş zamanlı düzenlenen saldırı endişelere yol açtı.
Bilindiği üzere 1999 yılından bu yana İmralı’da tutuklu bulunan ve yaklaşık dört yıldır tecrit altında tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gelsin TBMM’de DEM Grup Toplantısı’nda konuşsun. Örgütün lağvedildiğini haykırsın” şeklindeki çağrısı sonrası yeğeni Ömer Öcalan’la görüştürülmüştü.
Bu ziyarette verdiği “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” mesajının kamuoyuyla paylaşılmasını istemişti.
Öcalan’ın gerçekten ‘silah bırakma’ çağrısı yapması durumunda örgütün nasıl karşılık vereceği merak konusu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bu saldırıya yanıtıysa hızlı oldu. Suriye ve Irak’ta 32 PKK hedefi imha edildi.
Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) açıklamasında şu bilgiler yer aldı:
“PKK/KCK ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirerek halkımıza ve güvenlik güçlerimize yönelik terör saldırılarını bertaraf etmek ve hudut güvenliğimizi sağlamak maksadıyla; Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51’inci maddesinden doğan meşru müdafaa haklarımız doğrultusunda, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde bulunan terörist hedeflerine 23 Ekim 2024’de hava harekâtı icra edilmiş, teröristlere ait toplam 32 hedef başarılı şekilde imha edilmiştir. Hava harekatlarımız kararlı şekilde devam etmektedir.”
İlerleyen saatlerde yeni bir açıklama yapan bakanlık, ilk belirlemelere göre ikisi üst düzey olmak üzere 59 teröristin öldürüldüğünü açıkladı.
YPG: Diyaloğa hazır olduğumuzu söylemiştik
PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, TUSAŞ saldırısı öncesi verdiği bir röportajda “Önder Apo’nun özgürlüğünü eksen almayan çözüm arayışları bizim için yok hükmündedir. Eskinin tekrarı değil, eğer yeni yöntemlerle sürece yaklaşılacaksa bu halkadan yaklaşılmalıdır. Mandella yasası çerçevesinde Önder Apo’ya yaklaşılarak diyalogların geliştirilmesi, beraberinde sorunun köklü çözümünü de getirebilir” diyordu ve ekliyordu:
“Kimi tartışmalarda ifade edilen ‘biz PKK’yi kendi sınırlarımız içerisinde zayıflatmışız, hatta bitirmişiz. Sadece Irak ve Suriye’de var’ gibi söylemler de gerçeği ifade etmiyor, manipülatiftir. Bunu zayıflama olarak görenler, yarın ne kadar büyük yanıldıklarını görecektir.”
Terör örgütü YPG/ SDG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) bir numaralı yöneticisi Mazlum Kobani’yse Türk tarafının ‘meşru müdafaa’ olarak tanımladığı hamlenin ‘savaş suçu’ teşkil ettiğini ileri sürdü.
“Türkiye sistemli ve temelsiz bir şekilde bölgelerimizi bombalıyor” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Hizmet merkezleri, sağlık merkezleri ve siviller hedef alınıyor. Bunlar savaş suçudur. Bizler bir çok kez diyaloğa hazır olduğumuzu ifade etmiştik ancak güçlerimizin halkımızı ve topraklarımızı korumaya hazır olduğunu bildiriyoruz.”