Babam güreş izlerken kullanırdı bu deyimi: Kalıbının adamı olamamak! Hakikaten öyle iki takım izledik. Oysa ikinci turun en iyi eşleşmesi olacak gözüyle bakılıyordu. Anlı şanlılardı. Havalarından geçilmiyordu. Indiana Jones filmlerinin unutulmaz sahnelerinden biridir. Kılıcı çeker düşmanlardan biri. Havalı havalı çevirir kılıcı. Indiana Jones da çeker silahını vurur. Öyle oldu dün. İki kılıç kalkan ekibi pantomim gibi maç seyrettirdiler. (Hayır bahis oynamadım. Kızgınlığım organiktir. Futbol dilencileri kooperatifinin sözcüsü olmaya çalışıyorum.)
Dakika 61’di. Belçika maçın başından beri beklediği pozisyonu bulmuştu. Topu kapmışlar, De Bruyne ara pas atmış, Carrasco ceza sahasına sızmıştı. Theo Hernandez son anda zebella gibi kademeye girmese golü bulabilirdi Kırmızı Şeytanlar. Atamayınca tribünlerdekiler de yıkıldı sahadakiler de. En baştan beri bu an için pusudaydılar. 71’de Lukaku denedi bir de. Çok çaprazdaydı. 82’de De Bruyne de aslında uygun bir fırsat yakaladı. Ceza yayı içinden düzgün vurdu ama yeterince sert değildi.
Başka bir ülkenin takımı olsalar, bu pozisyonlara kahrolurlar fakat sonuçtan mutsuz olmazlardı. Tüh çekerlerdi ama teselli ederlerdi kendilerini. Rakip Fransa’ydı sonuçta. 2016 Avrupa Şampiyonası finalinden beri, büyük turnuvalarda tek maçlı eşleşmelerin hiçbir 90 dakikasını geride bitirmeyen bir ekip vardı karşılarında. Bu skor bir şekilde başlarını öne eğmezdi. Dünkü rezil İngiltere’ye karşı nefis işler yapan Slovakya gibi. Ya da fark yemesine rağmen İspanya’ya diş gösteren Gürcistan… Gerçekten öyle mi yahu?
Belki de cidden üzülmemişlerdir. Ellerinden geleni yaptıklarını düşünmüşlerdir. Ama yanılıyorlar. Büyük bir fiyaskonun takımı onlar. 10 yıldır olması gerekeni olduramamış, istenen seviyelere çıkamamış bir kadro. Oynayanlara baksanız hepsi dünya yıldızı. Hatta aralarında De Bruyne gibi mevkisinin en iyisi sayılabilecek isimler de var. Ama 2022 Dünya Kupası’nda gruptan çıkamadı bu takım. 2020’de zar zor çeyrek final gördü. Euro 2016’da en genç ve umut vaat eden halleriyle Galler’e elendiler. 2018’deki yarı finali başarı sayarsak altın jenerasyonun saygı gördüğü tek yer Rusya’daki Dünya Kupası. Bu kupanın da en zengin kadrolardan biriydi Belçika. Dört maçta iki gol atarak ikinci turda elendiler. Nesine mutlu olacaksın bunun?
Diyeceksiniz ki bırak kaybedeni anlatmayı, kazanan nerede? Vallahi ben de tam onu soracaktım, lafı ağzımdan aldınız. Nerede hakikaten Fransa? Evet, Belçika’dan iyiydiler en azından. Ama o kadar. Bile isteye kalitelerini göstermediler sanki. Her şeye rağmen, ki bundan yüzde yüz eminim, Didier Deschamps memnundur oyundan. İstatistik kâğıdının arkasına gizlenip istediğini söyler. Belçika gibi çok klas bir rakibe karşı… Tam 19 şut atarak… 36 kez rakip ceza sahasında topla buluşarak… Fizik olarak ayakta kalarak… Doğru değişikliklerle… En sonunda…
Yapma Deschamps kardeş, etme Didier oğlan. N’olur kendine de bize de inanılmayacak yalanlar söyleme. Yerküredeki en iyi kadro var elinde. Yedekleri yarı final oynar. Kadroya alınmayanlar çeyrek final görür. Kante var sende Kante! Bir milli takımla 19 büyük turnuva maçına çıkıp hiç kaybetmeyen Kante. Yanı başında da ederi 100 milyonu aşan Real Madridli Tchouameni oynuyor. Forvet üçlüsünün değeri 250 milyon avro civarı! Ve bu takım ne yaptı biliyor musunuz? Akan oyunda tek gol bulamadan çeyrek finale çıktı! Dört maç. Sıfır pozisyon golü. Bir penaltı, iki kendi kalesine, hepi topu 3 gol attılar. Dün akşam gol beklentisi 1’i (yazıyla bir!) zor buldu. Nesi iyi be bunun!
Asteriks ile Tenten utanmıştır bence. Hopdediks’in (Oburiks) sırtındaki taşla mı oynadınız ey Fransızlar? Hiç mi devegücü-tazı hızı şerbeti kalmamıştı? Ya da Belçika’da sakar mı sakar Dupont ve Dupond mu çıktı tandemde? Tenten’e en çok benzeyen De Bruyne Kaptan Haddock’larla takımına bakıp biraz üzüldü mü? Yoksa Rintintin ruhsuzluğunda mıydı hepsi?
Bir ara, 35. dakika gibi, basbayağı oyunu hızlandırmaya çalışan takımına bağırıyordu Tedesco. Aman sakin diye!.. Deschamps tebrik etmiştir içinden. Ne gereği var arkadaş içinden geldiği gibi koşturmanın falan. Çocuk oyunu mu bu?
Değil, di mi?