Şarkıcı Ayşegül Aldinç’in ikinci kitabı ‘Malumatfuruş’ İnkilap yayınevinden çıktı. Daha önce 2001’de ‘Ayşegül Kitapta’yı yazan Aldinç özellikle pandemi döneminde yazdığı yazıları kitaplaştırdı. Babası Orhan Aldinç’in spor gazetecisi olmasına rağmen futboldan uzak olan Aldinç Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray hakkındaki düşüncelerini açıkladı.
16 Mayıs 2021 tarihinde kaleme aldığı ‘Tahriksel Edimler’ başlıklı yazısında Aldinç şunları yazdı:
“Şampiyonluk söz konusuysa geri kalan her şey teferruat.
Futbol dedin miydi akan sular durur ülkede.
Ne devranlar döndü, bu hiç değişmedi.
Orhan Veli’nin “Ne atom bombası/Ne Londra Konferansı…” diye başlayan şiirindeki ‘atom bombası’ bir yıldır dünya gündeminin en tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıp duran pandemi. Ve bu kimsecikler için “Bir elinde cımbız/Bir elinde ayna” aymazlığında takınılacak bir şey olmasa gerek!
E durmadan değişen gündemler olduğu gibi hiç değişmeyen değişemeyecek olan heyecanlar da var.
Futbol gibi.
Ben bir spor yazarı kızıyım. Daktilo tuşu şıkırtısıyla büyüdüm.
Rahmetli babam Orhan Aldinç ömrü vefa ettiği sürece hayatın her anında dürüstlüğü baş tacı yapmış bir güzel adamdı.
“Spor yazarı takım tutmaz” düsturuyla yazdı yazılarını Ama çaktırmadan Fener’i tutardı; bilirdik.
Yazılarına yansıtmazdı ama diğer takım fanatikleri açısından kötü haber (!) tez yayılmış, bu masum gizlilik deşifre olmuştu.
Bir gün hiç unutmam telefon çaldı. O vakit o siyah klasik telefonların saltanatını bozan yeni ve daha modern olanları çıkmıştı. Bizimkisi çağla yeşiliydi. 70’li yıllar…
Babam evde yoktu, annem mutfaktaydı, telefonu ben açtım.
Açar açmaz da küfürü yedim!
Telefondaki şahıs Fenerbahçe – Galatasaray maçında Galatasaray’ın oyununu eleştirmesi dolayısıyla babacığıma saydırmaktaydı.
Fanatik taraftar durumu fark edip hafif bir voleyle “Kusura bakma kardeş ama bizi kesseniz kanımız, sarı-kırmızı akar, babanı uyarıyorum!” şeklinde tehditlendi.
O günkü şaşkınlığımı anlatamam.
Ama babama durumu anlattım tabii.
Ben kimi hemcinslerimin aksine futboldan hiç anlamam dolayısıyla takım tutmam.
Sorulduğunda da cevabım biraz uzun olur.
Geçen yıl bu zamanlar kaybettiğim canım dayım Beşiktaş taraftarı olduğundan ve ömrümün belli bir dönem sonrası da annemle Beşiktaş’ta devinmekle geçtiğinden Beşiktaş’a sempati duyarım.
Partnerlerim Galatasaraylıydı tesadüfün iğne deliği.
Az önce anlattığım “baba” bir sebepten dolayı da kimileri Fenerbahçeli bilir beni.
Rengi belli olmasın, ele güne hoş görünsün diye “Milli Takım taraftarıyım” gibi gayet politik cevaplar pek demode kaldı. Vermem.
Hülasa herhangi bir takımı tutmamaktayım.
A pardon cinsel gönderme olmasın diye takıntılı eşhasın vakvaklarını ürkütmemek için “takımlı dilim” deniyordu di mi?
Koymanın çay dökmek, restoranda tabağına meze koyma fiilinin “bırakılma” şeklinde ifade edilmesi gibi…
Ah tahriksel edimler ah!”