Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı eski günlerine dönmeye uğraşıyor. Anonsör Mertcan Bilici, maç öncesinde de çeyrek aralarında da Berlin’deki dörtlü final için “ait olduğumuz yer” vurgusu yapıyor. Gerçekten de öyle, Fenerbahçe beş sene üst üste gittiği dörtlü finali artık ait olduğu yer kılmıştı. Ancak o yerden de beş senedir uzak kalmıştı. İşte, Monaco maçı filmi beş sene geriye sarmak için büyük fırsattı. Karşılaşmanın bitiş anıyla beraber film neredeyse 15 sene geri sarılıyordu… Maç sonu, saha içindeki pahalı koltuklarda oturan bazı Fenerbahçeliler, Monacolu oyunculara saldırdı, çıkan olaylar zorlukla yatıştırıldı. Sahaya giren ve Monacolu oyuncularla yüz yüze gelen taraflardan biri, Başkan Ali Koç’un henüz lise öğrencisi olan oğlu Kerim Koç’tu.
Gelin en baştan başlayalım…
Saat 19.00 civarı. Ülker Arena normalde maça 1 saat 45 dakika kala olduğundan çok daha kalabalık. Salon kapıları 18.45’te açıldığı için güvenlik görevlileri yerlerini almış durumda. Birçok kişi sarı renkli kıyafetleriyle salon çevresinde. Fenerium’da sarı renkli ürünler revaçta, insanlar alışverişte. Herkesin dilinde bir Berlin ki gidiyor. Galibiyete inanç had safhada. Saat 20.00 civarı ortalık iyice ana baba yerine dönüyor. Artık salona girişler hızlanıyor. Herhangi bir maçın beş dakikasını kaçırmakla bu maçın beş dakikasını kaçırmak arasındaki farkın bilincinde bir topluluk var.
Maç öncesinde yine inanılmaz bir şov. EuroLeague’in marka değerine ne kadar büyük bir katma değer sağlandığının adeta göstergesi niteliğinde. Türk basketbolseverler hem Sinan Erdem hem Ataşehir’de yıllar yılı tarih yazıyor ancak ‘Sarı Miras’ bambaşka bir kültürün eşsiz bir simgesi konumunda. Berlin biletini simgeleyen gösterişli koreografi eşliğinde oyuncu tanıtımları gerçekleştiriliyor. Johnathan Motley yine kadroda yok, endişe verici. Zira diğer yanda Ouattara, Sasa Obradovic tarafından kullanılacak, belli. Monaco son kurşunu için sahada, heybesinde hiçbir şey bırakmayacak, hepsini ortaya dökecek.
ÜLKER ARENA YİNE BAMBAŞKA 🤩@FBBasketbol pic.twitter.com/hpIwnWZ70r
— Turkish Airlines EuroLeague Türkiye (@EuroLeagueTUR) May 3, 2024
Öyle de oluyor, karşılaşma çok yoğun başlıyor. Adeta 2022’deki Anadolu Efes-Real Madrid finali. Aklımdan geçiyor, o gün galibiyeti çalan Efes, bugün de Fenerbahçe olur mu? Şayet olursa maçın yoğunluğuna eşlik eden 13 bin kişi yeri yerinden oynatacak Ataşehir’de. İlk yarının büyük bölümünde önde Fenerbahçe. Ancak serinin ilk üç maçında olduğu kadar rahat basket bulamıyor Kanarya. Monaco hücum ribauntlarına daha kararlı atak ediyor. İlk ribauntu aldıktan sonra hızlı çıkmak pek mümkün olmuyor haliyle. Böyle olunca maçı kıracak basketleri bulmak da momentumu almak da sorun oluyor. Bir türlü hücumda istikrar yakalayacak beşi de sahaya süremiyor Sarunas Jasikevicius. Hep bir arayış peşinde Litvanyalı koç. Meslektaşının iki uzunlu beşine karşı, kısa beşli kumarı oynamak cesaret istiyor elbet, oynamak istemiyor belli ki.
Nate Sestina, Tarık Biberovic gibi serinin kilit isimlerinden ekstra katkılar gelmiyor. Yıldızlardan Nigel Hayes-Davis ya da Scottie Wilbekin’in şut ritmi bozuk. Öyle böyle maç Monaco’nun istediği kıvama geliyor. Sahada gerginlik yüksek. Maç boyu hakem üçlüsünün inisiyatifini genelde konuk ekipten yana kullanması gerilimi artırıyor.
Fenerbahçe son 18 saniyeye bir sayı geride ve topu kazanarak girmeyi başarıyor. Ancak topu kenardan oyuna sokarken Monacolu oyuncuların hem oyunu soğutmak hem rakibi baskı altına almak için normal diye nitelendirilebilecek hareketleri taraftarı geriyor.
Maç öncesi sponsor firmanın her koltuğa bıraktığı pat-patlardan biri bilinçsiz bir taraftar tarafından sahaya atılıyor. Büyük tepki görüyor haliyle bunu yapan kişi ancak bu gerginlik dahi beni endişelendirmeye yetiyor, olası olumsuz sonuçta işler sarpa saracak. Derken kulüp başkanı Ali Koç’un oğlu Kerim Rahmi Koç olduğu yerden hiddetle birkaç adım atmaya kalkıyor, zorla sakinleştiriliyor…
Wilbekin değerlendiremiyor son atışı. Taktik faul yapamıyor Fenerbahçe. Maç bitiyor. Skor 65-62. Berlin bileti Monaco’da, aslanın ağzında artık. Fransızlar için büyük zafer. Kutlamak istiyorlar. Ancak Jaron Blossomgame abartıyor biraz, saha içi koltuklarındaki Fenerbahçe taraftarına doğru gidiyor.
Ne oluyorsa sonra oluyor, aralarında Kerim Rahmi Koç’un da olduğu birkaç kişi sahaya giriyor. Monacolu oyuncularla yüz yüze geliyor. Tribünden bozuk para dahil pek çok şey sahaya yağmaya başlıyor. Gerilim, maskot Yellow’un da araya girdiği birkaç kişi tarafından yatıştırılıyor.
Fenerbahçe Beko – Monaco maçı sonrası yaşananların saha içi çekimi 🤯
pic.twitter.com/EeGwTRdqra— Euroleague Time (@euroleague_time) May 3, 2024
Fenerbahçe koçu Sarunas Jasikevicius maç sonunda “Yaşananlardan ötürü EuroLeague ve Monaco’dan özür dilerim. Biz bu değiliz, Fenerbahçe bu değil” diyor, basın toplantısında ekliyor: “Burada sürekli bahanelerin üretildiği bir kültür oluşturmak istemiyoruz, bugünkü sonuçtan dolayı sorumluluk almayı bilmeliyiz.”
Fenerbahçe geceye filmi beş sene geri sarmak için başlıyor ancak bir sporsever olarak en dehşete düştüğüm anlardan birine, 2009’a dönmekten birkaç duyarlı insan sayesinde kurtuluyor. Süper Lig şampiyonluğunu Anadolu Efes’e kaptıran sarı-lacivertlilerin taraftarları o gün sahaya inmiş, Efes benchine doğru saldırmıştı.
O gün Abdi İpekçi’de maçlarını oynayan Fenerbahçe’de yaratılmak istenen basketbol kültürünün temelleri Ataşehir’deki salonla beraber atılmış, bir daha olayların benzerinin yaşanmaması adına yaratılan atmosfer, bu tarz holiganlıklara yer vermemişti. Sarı Miras, yıllarca Avrupa’nın zirvesinde yer alacak bir külliyat inşa etmişti.
Saha içi koltuklarında oturandan, yedinci kategorinin en arkasında yer alana kadar 13 bin kişinin her biri, bu kültürün değerlerini bilmek ve anlamakla yükümlü. Fenerbahçe, dünden bugüne bir basketbol markası haline gelmedi. 2009’da yaşananlar, kimi Fenerbahçeli için hâlâ çeşitli bahaneler üretilerek anlatılagelir. Cuma akşamı yaşananlar da ileride aynı şekilde anlatılagelecektir.
Ancak spora ve sporcuya saygıda kusurun, 17 Mart akşamı Trabzon’da olduğu gibi, bahanesi ve sebebi olamaz. Bunun bilincinde insanlar tarafından yaratılan, büyütülen, tohumları günden güne beslenen Fenerbahçe basketbolunun bilinçsiz eylemlerle tarihine kara leke sürmek, ülke sporuna yapılacak kötülükten ibarettir.
Dolayısıyla Saras’ın dediği gibi, çok da iyi geçmeyen bir akşamın üstüne, gelecek çarşamba sahada varını yoğunu ortaya koyacağından emin olduğun karakterdeki sarı-lacivertli sporcuları alkışlamak en doğrusu olacaktır. Bugüne kadar hiçbir takım beşinci maçı deplasmanda kazanarak dörtlü final bileti alamadı. Şayet Maccabi bunu salı günü başaramazsa -ki düşük bir ihtimal- Sarı Miras’ın heybesine bir tarih daha yazma fırsatı Fenerbahçe’nin elinde. Bu fırsatı ve daha onlarcasını; o mirasla beraber en saf haliyle ileri nesillere aktarmak da Fenerbahçe taraftarının elinde. O yüzden bırakın kaybedilen maç olsun, daha fazlasına gerek yok…