Aslında hep tersi olur. Böyle maçlarda saçma sapan işler yaparız. Temsilcilerimizin sürekli eli ayağına dolanır. Ve bir türlü istenen olmaz. Ben de on yıllardır hep aynı şeyi yazar dururum. İspat edebilirim hatta. Yıl 2014. Gazete Radikal. Bir Şampiyonlar Ligi ön elemesi yazısı. Israrla şunu söylemişim: “Her sene aynı şey oluyor, bizler de benzer yazıları yazıyoruz. Şampiyonlar Ligi ön elemesi oynayan takımlarımız için sezonun mali açından en değerli karşılaşmaları bunlar. Şampiyonluk maçının ederi bile anca bu kadardır. Ama olmuyor. Hazırlıklar yetişmiyor. Bir türlü istenen olmuyor.”
Bu sefer öyle değildi. Fenerbahçe geçen seneden öyle bir kadro devriyle açtı ki sezonu, vites ikiyi bulmadan gol atabilecek onlarca yeteneğe sahip bir ekiple ilk resmi maça çıktılar. Çok uyumlu bir 11’di bu. Dolayısıyla Kent ya da Kruniç’e bile kimse takılmadı. Sanırım Mourinho da bu devamlılığa güvendi ve miras aldığı on biri çıkardı sahaya. Böyle bir maç için çok akılcı bir tercihti bu. Hazır başlamak lazımdı. Öyle de oldu.
Erken gol yediler. Rakip akıllı oyamaya çalıştı, başta zorlandılar falan filan. Fakat daha 10 dakika geçmeden anladık ki iki takım arasında tartıda büyük fark var ve Fenerbahçe rakibini muhtemelen yürüyerek yenecek. Yürüyerek de başladılar zaten. Aksaklıklar daha tam randıman vermemelerinden doğdu hep. Ki o da doğal. Sezonun çok erken bir zamanındayız. O kadar hızlanmaya da gerek yok.
💛💙 İsviçre’de #Fenerbahçe coştu!
⚽ Ferdi Kadıoğlu, farkı 2’ye çıkaran golü işte böyle kaydetti!#DSmart #DSmartGO #LUGvFB pic.twitter.com/KAtLhc52Ua
— D-Smart (@DSmartDunyasi) July 23, 2024
Peki ne oldu? Yavaş yavaş mengeneyi sıkmaya başladılar. Kalite farkı Tadiç’le çok bariz hale geldi. Ve goller bas bas bağırır oldu. İlk yarının son bölümüyle ikinci yarının başında fişi çekti Fenerbahçe. Durum 2-2’ye geldiğinde ne kimse endişelendi ne de beklenti değişti. Goller birazdan gelecekti. Geldi de nitekim. Yapabileceklerini anladığı andan itibaren idare-i maslahat eyledi Sarı-Lacivertliler. Çok rahattılar çok. İşin güzel yanı, fizik olarak da sezon başına göre çok diriydiler.
Şimdi soruları dizelim. Nasıl bu kadar üstün göründü Fenerbahçe? Lugano çok mu zayıftı? Geçen sene Şenol Güneş’i Beşiktaş’tan istifa ettiren takımdan bahsediyoruz. Bu sezon ligi halihazırda başlamış ülkelerden birinin başa oynayan ekiplerinden. Akıllı oynamayı da biliyorlar. Yani o kadar da yabana atılacak takım değiller. Öte yandan Ferdi’nin şu anki piyasa değerine kurulmuş bir takım Lugano. Yani kapitalizm çok net bazı konularda. Fark bariz.
Mourinho etkisi ne peki? Saha kenarındaki coşkusu tam tribünlüktü. Rakibin oyuncu değişikliklerine verdiği tepki ise çok klastı. Dünyada akıl oyunlarıyla alt edilmesi en zor teknik adamlarından biri o. Bu kadarcık zamanda bile bunu göstermesini biliyor. Elinde çok geniş bir kadro var Portekizli ustanın. Bakalım daha ne atraksiyonlar gösterecek bize? Takımının yediği o üç gole nasıl reaksiyon verecek mesela? Heyecanla bekliyoruz vallahi.
Sonuçta takdiri ve alkışı hak etti Sarı-Lacivertliler. Lille eşleşmesi için mühimmat biriktirdiler. Orayı da geçerlerse topuyla tüfeğiyle sezonun en değerli maçına, Şampiyonlar Ligi play-off’una çıkacaklar. Hadi hayırlısı…