Mehmet Ali Yaman
Yeni antrenörü Daniele Santarelli yönetiminde çok iyi bir yaz dönemi geçiren ve Milletler Ligi şampiyonluğu ile dünya sıralamasında zirveye çıkan Filenin Sultanları, Avrupa Şampiyonası’nı da altın madalya ile tamamladı. Yarı finalde İtalya karşısında geriden gelerek 3-2 kazanan Milliler, şampiyonluk maçında son dünya şampiyonu Sırbistan’a da aynı tarifeyi uyguladı. Belçika’nın başkenti Brüksel’de oynanan final maçında Sırbistan’ı 25-27, 25-21, 22-25, 25-22, 15-13’lük setlerle 3-2 mağlup eden Türkiye, ilk Avrupa şampiyonluğunu kazandı.
İlk olarak 2003 yılında Ankara’da Avrupa Şampiyonası’nda Polonya ile final oynayan ama gümüş madalyada kalan Filenin Sultanları, 2019 finalinde yine Ankara’da Sırbistan’a kaybetmişti. Turnuvada oynadığımız son 6 maçımızda mağlup olduğumuz Sırbistan’dan en sonunda rövanşı alarak 20 yıldır beklediğimiz Avrupa’nın zirvesine yerleştik.
Bu sene milli takımlarda görev değişikliği yapan Santarelli ve Giovanni Guidetti ikilisinde de gülen taraf Santarelli oldu. Geçen sene Sırbistan ile dünya şampiyonluğuna ulaşan İtalyan antrenör, Türkiye ile Avrupa Şampiyonluğu başarısı tattı.
Karşılaşmaya iyi bir tempoyla başlayan Ay-Yıldızlılar erken bölümlerde file üzerinde oldukça etkiliydi. Takımımıza ilk iki sayıyı kazandıran Melissa Vargas, henüz setin ortasına gelmeden beş sayı üretmeyi başardı. İyi karşılanan servislerle beraber pasörümüz Cansu, top dağıtırken farklı tercihlere yönelme imkânı yakaladı. Vargas’a ek olarak Eda’nın tek ayak hücumları ve Hande’nin yüzdeli denemeleri Türkiye’yi skorda tuttu ve Sırbistan bloklarının iki anten arasında uzamasını sağladı. Sultanlar 19-16 geri düştükten sonra Vargas’ın etkili servisleri ve iyi blok yerleşimi ile 19-19’da skoru dengeledi, daha sonra 21-20’de öne geçti. Son bölüm büyük bir heyecana sahne olurken yakaladığımız iki set sayısını kullanamadık ve ilk set 27-25’lik skorla Sırbistan’ın oldu.
Açılış seti boyunca çok yüksek bir yüzdeyle oynayan Vargas 15 hücumda 10 sayı üreterek yıldızlaştı. Yalnızca 4 kez hücum edebilen Ebrar ise setteki tek sayısını servisle kazandı.
Serviste ödül-risk dengesi
İkinci set Ebrar’ın uyandığı set oldu. Eda ve Vargas’la birlikte hücumda daha fazla sorumluluk alan Ebrar topla da daha çok buluşarak oyuna ısındı. Milliler set boyunca riskli servisler denemekten vazgeçmedi. Set içinde altı kez servis kaçırsak da etkili servislerimiz rakip orta oyuncuları oyundan düşürerek Sırbistan hücumlarının Boskovic üzerinde yoğunlaşmasını sağladı. Blok-defans yerleşimini buna göre gerçekleştiren Kırmızı-Beyazlılar erken ele geçirdiği üstünlüğü hiç bırakmadı. 20’li sayılara gelindiğinde 5 sayılık fark elde eden Türkiye, 25-21’le setlerde 1-1’lik dengeyi sağladı.
Vargas’ın 8 sayısına 7 sayı ile eşlik eden Ebrar, kazanılan sette en büyük pay sahipleri arasındaydı.
Milliler üçüncü sette de kaldığı yerden devam etti. Brüksel’de tribünleri dolduran seyircinin büyük desteği ile Sırbistan’a nefes aldırmayan Türkiye, Sırbistan’ın hücum organizasyonlarını sınırlandırdı. Zehra’nın hem hücum hem savunmadaki katkısı orta oyuncu mevkisinde fark yaratmamızı sağladı. Manşette aksamayan arka oyuncularımız etkili hücumların yolunu açsa da 19-15’lik üstünlüğümüzün ardından Sırbistan’ın geri dönüşü başladı. Bu bölümde Boskovic’i yeniden devreye sokan Sırbistan, Vargas ve Ebrar’ı oyundan düşürmeyi başardı. Setin kalanında 10-3’lük üstünlük yakalayan Sırbistan 25-22’lik skor ile durumu 2-1’e getirdi.
Köşe smaçörlerimiz Ebrar ve Hande’nin sette yalnızca 1 sayıda kalması set sonuna doğru yaşadığımız kısırlığın başlıca sebebiydi.
Çaprazların düellosu
Vargas ve Boskovic’in düellosunda üç set sonunda karşılıklı üretilen 23’er sayı vardı. Her iki ekip de bu “durdurulamaz” oyuncuları engellemekten ziyade rakibin diğer hücumcularını kilitlemenin yollarını aradı. Zaman zaman Türkiye, yer yer de Sırbistan rakip köşe smaçörleri yavaşlatarak oyuna hakim oldu ve skor üstünlüğünü kabul ettirdi.
Karşılaşmanın dördüncü seti dengeli ilerledi. Zehra bu sette ürettiği 4 hücum sayısı ile Vargas haricinde 1’den fazla hücum sayısı alan yegâne oyuncumuz oldu. Hücumdaki bu zorluklara rağmen savunmada canla başla mücadele eden Milli Takımımız, Sırbistan’da da Boskovic (8) ile beraber yalnızca Lazovic’e (2) 1’den fazla hücum sayısı tanıdı. Ebrar’ın 2 ace’i ve set sonunda Sırbistan savunmasının dengesini bozan Vargas servisleri sayesinde 25-22 ile seti kazanmayı bildik ve büyük final son sete taşındı. Pasörde Elif’in sahne alması ve liberoda Gizem’in turnuva boyunca sergilediği iyi performansı daha da yukarı çekmesi setlerin dengelenmesinde büyük pay sahibiydi.
Şampiyonanın karar seti turnuvanın kapanışına yakışır bir heyecana sahne oldu. Son yıllarda Avrupa Şampiyonası’nda peş peşe oynanan yarı finaller, bu yaz gelen Milletler Ligi şampiyonluğu ve tabii ki kulüpler düzeyindeki zaferler, oyuncularımızın baskı altında ayakta kalmalarını sağladı. Bu alışkanlık ile oyunun her departmanında en iyi performansını son bölüme saklayan Milliler, Vargas’ın sürüklediği hücumlarla üstünlüğünü kabul ettirdi. Sırbistan final setinde Türkiye’yi yakından takip etse de rakibine umut vermeyen, Santarelli liderliğindeki Ay-Yıldızlı ekip son seti 15-13, maçı da 3-2 galip tamamladı ve tarihinin ilk Avrupa şampiyonluğunu elde etti.
Karşılaşmayı 8’i final setinde olmak üzere 41 sayıyla tamamlayan Melissa Vargas bir kez daha yıldızlaşan isimdi. 3-2 kazandığımız İtalya yarı finalinin son setinde de aynı şekilde 8 sayı üreten Vargas, kritik anlarda sorumluluk alarak takıma dahil edilmesinin ne kadar doğru olduğunu gösterdi ve En Değerli Oyuncu ödülünün de haklı sahibi oldu.
Orta oyuncularımız Eda ve Zehra’nın 15’er sayı ürettiği karşılaşmada Ebrar 13, Hande 6 sayıyla oynadı. Orta oyuncularımızın köşe smaçörlerine oranla toplamda 11 sayı fazla üretmiş olması iyi servis karşılamış olduğumuzun bir göstergesi ve aynı zamanda Sırbistan bloklarının da yerleşmesinin önündeki en önemli zorluktu.
Sırbistan manşetini etkili servislerle zorlama taktiğimiz 16 kez servis kaçırmamıza neden olsa da rakip takımı tekdüze hücumlara mahkum etti. 37 sayı üreten Boskovic ile birlikte yalnızca 13 sayı alan Bianka Busa çift haneli sayılara ulaşabildi.
Bu zafer Türk kadınının imkân verildiğinde (ya da türlü nedenlerle önü kesilmediğinde) neler yapabileceğini gösteren bir başka kanıt oldu. Avrupa şampiyonluğu da bu “En güzel takım”a çok ama çok yakıştı. Ama bu güzel ekibin işi burada bitmiyor. Yolculuğun devamında Olimpiyat ve dünya şampiyonası var. Bize de bu tarihi başarıların tadını çıkarmak düşüyor.
*Mehmet Ali Yaman – yamanalimehmet@gmail.com – https://twitter.com/maliyaman