Galatasaray’da iki yıldır Sportif A.Ş. Başkanvekilliği görevini yürüten Erden Timur düzenlediği basın toplantısıyla görevden ayrıldığını açıkladı. Timur’un sitem dolu sözleri içinde en dikkat çeken ‘Tutunacak dal bulamadım’ sözü oldu. Galatasaray’ın iç siyasetini eleştiren Erden Timur yıkılması gereken bir statüko olduğuna ve bununla mücadelenin içeride görev alırken yapmanın mümkün olmadığına değindi. Timur bu iç siyasetle mücadeleyi sürdürmek için görevlerinden ayrıldığını açıkladı. İşte Erden Timur’un sözleri.
“Elimde olmayan nedenlerden dolayı bir ayı geçkin süredir gündemi meşgul ettiğim için tüm kamuoyundan özür diliyorum. Bugüne nasıl gelindiğini anlatayım. Herhalde şampiyonluktan bir, bir buçuk ay önce başkanımıza bu konuyu ilettim. Yönetim listesi verilmeden önce de başkana devam etmeyeceğimi iletmiştim, fakat şampiyonluk yarışı sürdüğünden kamuoyuna açıklamadım. Yarış sürerken bunun söylenebilmesi imkansızdı, Florya’yı herhangi bir şekilde etkilememesi gerekiyordu. Sonrasında şampiyonluk kutlama sevinci vardı, ona da limon sıkmak istemedim. Aslında cuma günü yazılı bir biçimde açıklayacaktım, perşembe günü başkanımızla transfer toplantısı yaptık ve bir sponsorluk meselesi gündeme geldi. Hemen akabinde yazılı bir şey yapmak istemedim ve cuma akşamı bilinçli bir sosyal medya kampanyası başlayınca basın toplantısı kararı aldım.
Konu ‘Nazlandı’ falana döndü, en önemli şey şampiyonluktu. Ben bunu zaferden iki gün sonra da açıklayabilirdim, ancak insanların sevincine limon sıkmak olmazdı. Yazılı açıklamadan basın toplantısına dönme sebebim de sosyal medyadaki bol takipçili hesaplara birilerinin herkese ‘Bizleri de reddediyor’ şeklinde haberler servis ettirmesiydi. Süreci doğru açıklamak için yazılı açıklamadan toplantıya döndüm. İnsanlığın en önemli mayası ve duygusu değerleridir. İnsanlar da genelde herhangi bir şeyle bağı böyle kurar. Bu rasyonel bir şey değil, rasyonelize edilebilen tek şey değerler. Taraftar olarak Galatasaray’a bağlıyım, o şekilde geldim, görevimi de öyle devam ettirmeye çalıştım. Normalde bu kadar yapılan iftirayı ve samimiyetsizliği kendi edebim çerçevesinde anlatabilirim, daha fazlasını benden beklemesinler. Normalde ben haksızlığa çok çabuk tepki koyan, ortaokul ve lisedeki dönem arkadaşlarım dışında çevreme birilerini almakta zorlanan biriyim. Normalde bir ya da iki ay sabredebileceğim bir yerde son 13-14 aydır süren, haksız demeye bile dilimin varmadığı haksız iftiralara dayanmamın tek sebebi Galatasaray. İnsanın onuruna, hayatına, iş hayatına yapılan her türlü iftira katlanılabilir değil. Bu dışarıdan da değil, rakip yapınca sıkıntı duymam artık, problem değil ama içeriden olduğu vakit çaresi olmuyor. İki şey yapabilirdim; ya kendi değerlerimi önceleyip istifa edebilirdim ya da aylarca sabredip şampiyonluğun sonuna kadar dayanabilirdim. Ben dayanmayı tercih ettim. Seçilmiş-atanmış geyiği yaptığımda önemsediğimi düşünüyorlar, ama bir şakaydı o, kendi içimizde yaparız.
Başka tutunacak bir dalım kalsa hiçbir şekilde bu kararı almazdım. Aylarca sürdü bu iş. Son yedi ayda çok arttı, ne yaptığımı ben de bilmiyorum. Söylenenler çok ağır. Ne arsızlığımız, ne hırsızlığımız, ne komisyonculuğumuz… Taraftar bırakmamı istemiyor, ben de bırakmak istemiyorum, ama tutunacak hiçbir dal yok. Onların dediği gibi bu işten nemalanan iğrenç bir insansam kalmam lazım zaten, öyle olsa suyun başındayım niye gideyim. Ben her şeyimi vermeye hazırım, hazırdım, her zaman da hazır olacağım, bunu da iki senede gösterdiğimi düşünüyorum, ama bizde asıl kötü olan Galatasaray’daki bu iç siyaset. Sürdürülebilirliğin olmama sebebi de bu siyaset. Galatasaray’a 10 kupa, 20 kupa zarar veriyor, Avrupa’da kupa gelmemesine sebep oluyor. Bununla mücadele etmek bundan sonra benim hayat vazifem. İçeride kalırsan bununla mücadele edemezsin, hizmet etmiş olursun. Yapabileceğin tek şeş susmak oluyor çünkü konuşursan kavga etmiş oluyorsun, kavga da şampiyonluk kaybettiriyor. Tamamen bencil hislerle yapılan kıskançlık var, ‘Bu sivrildi, ileride başkan olur’ falan düşünceleri. Düşünün ki bunca şeye sabredip emek vermişiz ama bir ayağımızın tökezlemesi bekleniyor. Bu bir gündür yapılmıyor, aylardır yapılıyor. Taraftarın sevgisi olmasa şimdiye kadar lime lime edilmiştim. Sizlere(basına) da yüzlerce iftira gelmiştir. Sponsorlukla ilgili eleştiriliyorum.
Kendi bireysel çevremle Galatasaray’a 40 milyon euro gibi bir sponsorluk imzalatmışım benim sponsorluğum dışında. Niyazi Yelkencioğlu’na, İbrahim Hatipoğlu’na ve Eray Yazgan’a da katkıları için teşekkür ediyorum. Maç günü gelirleri iki milyonu geçiyor buna katkı sağladım, Puma anlaşması aynı şekil. Bunları söylemek zorunda bırakılmak da doğru değil. Puma ve Nike anlaşmasının görüşmelerini tek başıma yaparak yeni anlaşmayla senelik 50 milyon dolarlık ekstra gelire vesile oldum. Florya ve Mecidiyeköy projelerini Burak Elmas başkan zamanında fikir aşamasından önlerine koyup ikna etmeye çalıştım ama sustuk, bu iftiralar dursun diye sustuk. Son yedi ayda bunlar iyice arttı. Haftada en az beş gün Florya’dayım, herkesle de iyi ilişki kurduk, oradakiler de buna şahittir. Dedim ki ‘Herkese sarılacağız, başka türlü yönetemeyiz. En çok bize laf edenlere sarılacağız.’ Dedik ama böyle yaptıkça tutunacak dallar daha daha kırıldı ve bu noktaya geldik. Bundan sonra ne yaşanır bilmiyorum, ama keşke bir gün de çıkıp ‘Ben olmuyorum’ diyebilseydim, ama şampiyonluk yarışı varken olmadı.
Galatasaray devasa bir camia, ben deryada bir damla. Böyle bir camiada bir insanın hiçbir önemi yok, kişilerin önemi yok. Konuşulmayı da tercih etmiyorum. Hepimiz için şans bu camia, şükredilmesi gereken bir şey. Kimsenin isminin Galatasaray’ın yanında konuşulmasını doğru bulmuyorum. Tüm bu yaşananlardan sonra, belki de bırakmam için yapılmıştır… Yapabileceğim hiçbir şey kalmadı. Son olarak tutmayı düşündüğüm son dallar da kırıldıktan sonra yapacak bir şey kalmadı, maalesef ayrılıyorum…”
— Kamuoyunda hep sayın başkan ve yönetim sizden iyi bahsetti, içeride başka, dışarıda başka konuşmalar mı oldu. Özbek çözüm odaklı düşünmedi mi?
“Kırgın değilim. İmkansızlık imkansızlıktır. Bir yerde bulunmanızın sebebi dünyevi şeyler olamaz. İnsanın amacı şampiyonluk olamaz, o arada bir amaçtır. Futbolculara da ‘Ben hayallerinize ulaşmak için bir aracım’ demiştim. Divanda konuşulanlara ağladı falan dediler bana, ben nazlı gelin miyim? Algı ve tamamen manipülasyon işi. Galatasaray’a şimdiye kadar 30 milyon dolar üstünde sponsorluk denen ama tek amacı yardım olan gelir sağlamışım, bana komisyoncu deniyor. İlk senemdeki sponsorlukta ben haklardan yararlanmadım. Yönetici olana kadar bir defa Galatasaray uçağına binmedim. Bir defa antrenmana bile gitmedim, bunlarda sponsorluk hakkından bile yararlanmadım. Bir kere kızımı seremoniye çıkardım, o da zar zor. Alınmamak üzere para verdik, hiçbir sponsorluk hakkımızı da kullanmadık. Şampiyonluk kutlamasında bir sürü insan darıldı bana kimseyi sokmadım oraya diye. Futbolcularla vedalaşacağım gündü, cemiyette kimse böyle yapmamıştı. Bir yıl boyunca kan kusup kızılcık şerbeti içtim, bana bu kadar uzak bir ortam… İnsanın bir yaşama değeridir bu. Galatasaray için çok çok zorunlu olmadıkça konuşmamaya çalıştım, transferlerde görünmemeye çalıştım kıskançlık olmasın diye ama olmadı, çözüme gitmedi.”
— İki sene önce kümde düşme pozisyonunda olan bir takım üst üste şampiyon oldu ve ivmeyi yakaladı. Böyle bir durumda sizin Galatasaray’dan ayrılmanızdan kimler mutlu olacak, kimler üzülecek?
“Sizce en büyük sorun bir kere daha şampiyon olup olmamak mı yoksa insanları kirleten, her adımda tökezleten, Galatasaray’a yakışmayan bu kirli siyaset mi? Galatasaray’ın en büyük sorunu bu. Bununla mücadele etmenin Galatasaray’a daha faydalı olacağını düşünüyorum. Bu mücadele içeride verilemez, sadece dışarıda verebilirim. Koltuk sevdan olsa, şu olsa bu olsa… Kaç seçimdir çok fazla başkan adayından başkan yardımcılığı teklifi aldım. Bu yönetimde de iki arkadaşım dışarıda bırakıldığı için son anda yönetimden çıktım. Kolay olan görevde kalmak zaten, asıl olay zarar göreceğini bile bile mücadele etmek. Çocuğundan ne istersin hayatta, ahlaklı olsun ve çalışkan olsun. Yarınki sınavda iyi not alsın, ama soruları çalarak bunu yapsın istemezsin. Yakıp yıkmadan, bölmeden etmeden bu bozukluğu düzeltmemiz lazım. Daha büyük bir mücadele var, hepimizin anlaması lazım.”
— Sayın Dursun Özbek bu dönemde size görev teklif etti mi?
“Sayın başkan yönetimi de, Sportif A.Ş.’yi de teklif etti ama saydığım gerekçeler sebebiyle reddettim. Çok farklı konular var, kusura bakmazsanız özneyle cevap vermeyeceğim Galatasaray zarar görmesin.”
—- Fatih Altaylı’nın yazısında kaleme aldığı ‘Tiyatroyu sürdürmek’ ifadesi var, bu doğru mu? Icardi başta olmak üzere futbol takımının bu süreçten olumsuz etkileneceğini savunan tezler var, oyuncularla konuştunuz mu?
“Oyuncularla konuştum, ama şampiyonluk kutlamasında cemiyete gitmediğim için bir kısmıyla sonradan telefonla konuştum. Oyunculara da söyledim ben, hep onlarla olurum. Kimse kimsenin içinden Galatasaraylılığını alamaz, her türlü desteği vereceğim. ‘Bıraktı, gitti’ yorumları da yapılacaktır ama akacak kan da damarda durmaz, bununla ilgili bir şey yapamam. Ancak bu bir bırakıp gitme hikayesi değil, kalmak için her şeyi yaptım. İnsan Galatasaray için yaşar ama… İnsanın en önemli şeyi değerleridir, tüm değerleriniz saldırı altındayken bununla mücadele gerekir. Geçen bir söz çok hoşuma gitti, Mevlana diyor ki ‘Sükut eyledim, Kahrı var, dediler. Biraz söyledim, Zehri var, dediler. ‘Sustum, kahrından susuyor, dediler. ‘Biraz konuştum, Zehrini kusuyor’ dediler.’ Icardi gelirken 40 milyonluk teklife karşı çevresindeki herkes ona ‘Galatasaray’da bir sene yaşadın, bunu devam ettir, ileride sana yine öyle teklif gelir’ demişti. Mauro çok özel bir insan, duygundan anlar seni. Sürekli arkamda duran, vefa gösteren çok az sayıda insandan biriydi. Samimi sahiplenmeyi onda yaşadım, Ayrılacağını düşünmüyorum. Samimiyetsiz bir ortama da tiyatro ifadesi her zaman kullanılabilir. Galatasaray’da tiyatroyu yapanlar var, bu ifade kullanılabilir.”
— Sizi bu noktaya getiren şey yöneltilen yalan kampanyası, Galatasaray siyaseti ama bunu daha da açmazsanız kafalarda hep soru işareti kalacak. Size gelen ithamlar neydi?
“Duymayan kalmadı ama herkes kafasını kuma gömdü. Ben bunların konuşulmasından bile iğreniyorum. Namus insanın tüm erdemli hisleridir, hayatta inandığı değerlerdir. Bunları konuşmayı bile zül addediyorum, konuşmayı reddediyorum.”
— Ali Koç sizi açıkça tehdit etti, süreç sizi nasıl etkiledi?
“Zerre etkisi olmadı. Dediler ki ‘Galatasaray’dan çıkmaması lazım, şemsiyeden çıkarsa daha çok zarar görür’ Benim şirketim sekiz buçuk ay incelendi, bakanlığından bilmem nesine… Onların dediği gibi olsa tam tersi burada kalmam lazım. Bunu bir meydan okuma gibi anlamasınlar ama memlekette insanı iftirayla bile zanlı gibi yapıyorlar. O tehditler daha önce de edildi. Hakkımda Erden Timur ve şirketleri adına şikayet hattı bile kuruldu, bu yeni değil, 15 ay önce oldu. ‘Erden’i seviyoruz, arkasındayız’ falan dendi de kimse arkamda durmadı, Icardi’den başka kimse durmadı… Ben onun üstüne de Galatasaray’ın hakkını savunmak için savundum, gücün nereye gideceğini bilmememe rağmen cesur davrandım.”
— Çok ağır iftiralar olduğunu söylüyorsunuz. Bunu sadece Galatasaray siyasetine indirgeyemeyiz. İki yıl önce Dursun Özbek size gelecek adına başkanlık sözü vermiş miydi? Ayrıca hangi sponsorlukları siz getirdiniz?
“Erden Timur’un basını, diye yazıp çizdi rakipler ama Galatasaray muhabirleri içeriden transferle ilgili haber alamadığı için sitem, tepki, protesto gösterdiği bile oldu. Tersi şekilde suçlandık hep. Başkanlık sözüyle ilgili de, Dursun başkan bana hep; ‘Ben başkanlığa aday olmayacağım ikinci dönem sen olacaksın’ dedi. Florya’da bir gün konuşurken ben ‘Öyle bir niyetim olsa üyelerimizin telefonunu açarım’ dedim. Öyle bir şeyim yok yani. Öyle bir konu vardı da ama öyle bir istek yoktu.
Sponsorluk konusunda da RAMS, Sixt’in bedelinin artışı, Icardi transferindeki sponsorlukların bazıları, Medicana’da rakamın yukarı çıkarılması. Puma, Ekmas… Bir de GKN Kargo konusu var. Bir toplantıda bize yönlendirildiğinde, bilgi geldiğinde olmuştu. Diğer anlaşmalar benim kendi dostluklarımla kurulan bağlar hep.”
— Galatasaray’ın iç siyasetiyle mücadele edeceğinizi söylediniz. Bu mücadelenin sonu ne olacak, iki yıl sonraki seçim için bir planınız var mı? İleride başkan adayı olacak çıkacak mısınız?
“Ne olacak kısmını bilemem. 6-7 sene sponsorluk yaptım ben, bir defa karşılaştık mı sizle? Demek ki hayatta her şey bir amaç için yapılmak zorunda değil. Yardım için yapıyorsan takım uçağına binmezsin, fotoğraf karesine girmezsin… Galatasaray’ın sürdürülebilirliği açısından bununla mücadele etmek şart, sonucun ne önemi var? Ne olacaksa olur…
İlerisi ve başkanlık için de bunu her Galatasaraylı ister, ama ne yapılacaksa kırmadan ve dökmeden yapılmalı. Gün beni adaylığa götürürse bakarız, reddettiğim bir şey değil ama asıl konu Galatasaray vizyonu için mücadele etmek, bunu değiştirip dönüştürmeye çabalamak. İç siyaset hiç bitmeyecek ama etkisini azaltmak gerekir.”
— Mevcut yönetimde kırgın olduğunuz insanlar var mı, bu süreçte Dursun Özbek yanınızda durdu mu?
“İlk kısmını hatırlayamadım sorunuzun, hatırlatmasan olmaz mı? (Gülerek) Unutkan bir insanım ben ve bu müthiş bir nimetmiş. En büyük yanlışı yapanı bile unutuyorsun… En güzel şey unutmak… Değer bakış açısı anlamında farklı düşünmek oldu, önem vermek açısından oldu ama dert değil. Hissettiğim şeylerden dolayı ayrılık kararı almadım, tamamen rasyonel.”
— Ezeli rakibiniz Mourinho’yu getirdi. Siz bu durumda Galatasaray’ı nasıl görüyorsunuz? Yerinize geleceklere öneriniz var mı? Siz yokken Galatasaray şampiyon olabilecek mi?
“Tabii ki önemli hoca, değerli hoca. Seviyenin bu noktaya gelmesinde Galatasaray olarak da katkımız olduğunu düşünüyorum. Ancak iki senedir yepyeni bir takımla başarıya gitmiş, rekorlar kırmış bir Okan hocamız var. Tutmayan transferlerimiz de oldu ama bu sene konuştuğumuzda iki tane 11’e, ilk 11’den bir kişi giderse üçe çıkar operasyon daha sakin geçecek. Bizim Florya’daki birliğimiz bozulmazsa başarının geleceğinden hiçbir şüphem yok.”
— Galatasaray’da sizin yaşadıklarınızı geçmişte yaşayan başkanlar da oldu. Yarın Galatasaray Başkanı size ‘Geri gel Erden, sana ihtiyaç var’ derse açık kapı var mı?
“Galatasaray siyasetini biliyorum. Ben iyi bir Avrupa futbolu izleyicisiyim ama futbol ekonomi yönetimi ya da transfer bilmediğim bir şeydi ama o işi yaptım. Galatasaray her iyi gittiğinde hep bir şeyler olmuş. Dört sene üst üste şampiyon olup Avrupa’da kupa almış bir şeyler olmuş, bir sürü kupalar getiren hoca baştayken bir şeyler olmuş, hep bir şeyler olmuş… Bu frekansı azaltmak gerek. Faydalanmak isteyen bir kitle bu işi yapıyor, bunu azaltmak lazım, umarım benim kararım vesile olur. Ben bundan önce hangi başkan olursa olsun hep destek verdim. Görev başka bir şey destek başka bir şey. Ne istenirse her zaman yapmaya hazırım.”
— Ali Koç ‘Gerçek şampiyon Fenerbahçe’ diyor, bu söyleme bir cevabınız var mı?
“Anamızın ak sütü gibi helal olan şampiyonluğumuz için kimse istemez ki emeğimize leke sürülsün. Belki Fenerbahçe siyaseti için bunları söylemeleri gerekiyordu ama bizim oyuncularımızı şampiyonluk yolunda en çok motive eden şey de bu söylemlerdi. Beş tane yabancı seçelim, son 10 yıl incelensin dedim. Kim haksızlık yapmasına rağmen 10 yılda şampiyon olamamış görülsün istedim. Bunlara artık son vermek gerekiyor. Ben en son iki, üç gün önce işi devredeceğim kişiye transfer listesini de ilettim, bu konuda endişesi olan kimsenin endişesi olmasın. Bu bir ayrılık değil, bıraktı denmesi beni en çok üzen şey. Tutunmaya çalıştım ama hepimiz için çok zor olan bir şeyi seçtim, mücadele etmeyi seçtim.
Son olarak teşekkür etmek istiyorum. Öncelikle büyük Galatasaray taraftarına ve camiasına… Buranın herhangi bir şekilde içerisinde olmak inanılmaz bir şey ve defalarca, binlerce kez teşekkür ediyorum ve herkesin önünde eğiliyorum. Sonra Galatasaray hizmet piramidinin en üst noktasını temsil eden başkanından yönetimine, üyelerinden divan heyetine, stadyumda çalışan güvenliğe kadar teşekkür ediyorum. Hiç geri durmayan, aslanlar gibi mücadele eden futbolcularıma tek tek teşekkür ediyorum, alınlarından öpüyorum. Mauro’ya ayrıca insani yapısından dolayı teşekkür ediyorum. Bize bu günleri yaşatan ve inşallah yaşatmaya devam edecek olan Okan hocama, ekibine, herkese çok çok teşekkür ediyorum. Sırt sırta acısıyla tatlısıyla sabahlara kara mücadeleden ve fazlasını veren Ayhan Akman’a, Fatih Demireli’ye, Uğur Yıldız’a, Sinem’e, Filiz’e, Ümit’e, çay servisi yapan kardeşlerime, herkese çok teşekkür ediyorum. Kulübümüz için bir şans olan Yener İnce başta olmak üzere tüm sağlık ekibimize. İletişim tarafında Murat Bereket ve ekibine, Veysel kardeşim ve ekibine, her yerde mücadele verenlere… Tüm hukuk ekibine, muazzam bir çabayla tarihi rekorlar kıran mağazacılık ekibine… -Geçen yıla oranla beş katına yükseldi gelirler- Son olarak da ‘En büyük hayalinin ne olursa olsun her zaman peşinden koş’ diyen, gecelerce eve dönemediğimde onları yalnız bıraktığım için üzülmeyeyim diye yatağıma sarı kırmızı çiçekler bırakan eşime, 6 yaşındayken öğretmenine ‘Babam meşgul, mezuniyetime gelemez’ diyen ama bana bunu söylemeyen oğluma, Haksızsam eleştiren, koca insan gibi bana akıl veren 10 yaşındaki kızıma, Telefonlarını açamasam bile anneme, babama ve ablama teşekkür etmek istiyorum. İki yıldız yalnız bıraktığım şirketteki birlikte çalıştığım tüm kader arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Bu yolda her zaman beni doğruya iten hocama da (Cemalnur Sargut) teşekkür etmek istiyorum. Yanlışım varsa kusura bakmayın, herkesin hakkını helal etmesini istiyorum, görüşmek üzere…”
Galatasaray’dan KAP bildirimi
Galatasaray’da Sportif AŞ Başkan Vekili Erden Timur’un istifası Kamuyu Aydınlatma Platformuna (KAP) bildirildi. Galatasaray Sportif AŞ’den KAP’a gönderilen açıklamada, “Şirketimizin yönetim kurulu üyesi olan Sayın Erden Timur, Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa ederek ayrılmıştır.” ifadelerine yer verildi.