Fenerbahçe Başkanvekili Erol Bilecik 2 Nisan’da yapılacak Olağanüstü Genel Kurulla ilgili açıklamalar yaptı. Bilecik siyasetin karışmadığı, adil düzenin olduğu branşlarda Fenerbahçe’nin kupaları kazandığını dikkat çekti. ‘Adaletsizliğin en uç noktası adaletsizliğin adil sayılmasıdır. Bunu yaşıyoruz’ diyen Bilecik özetle şunları söyledi…
Camianın bütünleştiği bir hafta geçirdik: Geçen haftadan bugüne tam yedi günü geride bıraktık. Bu yedi gün boyunca en çok Türk insanının direnç gösterdiği, karşı çıktığı olayların başında kulübümüze yapılan talihsiz uygulamalar, kararlar, karşı karşıya bırakılan durumlar var. Bu yedi gün camiamızın yoğun bir şekilde istişare yaptığı, bence gayet iyi ve son derece derin analizlerin yapıldığı, haksızlıklara başkaldırının konuşulduğu, tek vücut olma noktasında camianın bütünleştiği yedi gün geçirdik. Bu süreç aktif bir şekilde yaşanmaya devam ediyor.
Adil yarışmalarda Fenerbahçe kupayı kazanıyor: Hesabı verilmeyen her haksızlık daha büyüğünü doğuruyor. Artık düzenli bir şekilde devam eden bu hadisenin genel bir özeti olarak başlangıçta söylemek istiyorum. Bu yedi gün içinde, camia olarak tanık olduğumuz güzel şeyler de var. Adil düzende yönetildiğine inandığımız, siyasetin karışmadığı özellikle olimpik spor branşlarında Fenerbahçe’nin rekabeti yerden yere vurduğu, kupalara kaldırdığımızı bütün Türkiye şahit oluyor. Bunun en yenisini dün voleybol kadın takımımızın kupa örnekledik, taçlandırmış olduk. Eğer ortada adil bir düzen varsa, burada işin galibinin hangi spor kulübü olduğunu buradan memnuniyetle paylaşıyorum.
Bizim DNA’mızda olan bir şey: Sporda biz 12 branşta uğraşıyoruz. Ya şampiyonuz ya final oynayan bir takımız. Bu uzun yıllardır devam eden, bizim DNA’mızda olan bir şey. Yetiştirdiği sporcularla bu ülkenin geleceğine dair ışık tutan gençlerin bir anlamda yolunun geçtiği ortak spor kulübünün Fenerbahçe olduğunu görüyoruz. Dünyanın en büyük spor kulübü unvanının ete-kemiğe bürünmüş bir unvan olarak görüyoruz.
Fenerbahçe oyunun içinde kalsın ama yarışmacı olmasın diyorlar: Başkan Ali Koç’un uzun süredir ana gündeme özellikle anlatmaya çalıştığı ana nokta şu, Fenerbahçe oyunun içinde kalsın ama yarışmacı olmasın. Böyle bir dünya yok. Özellikle Türkiye’nin daha fazla gündeminde olan futbolda bizi tutmaya çalıştıkları nokta bu. Oyunun içinde kal ama yarışmanın içinde kalma. Böyle bir şey olabilir mi?
Çağrımızın üç amacı var: Geçen hafta pazartesi günü yönetim kurulu toplantısının ardından sayın başkanın açıkladığı gibi, 2 Nisan tarihinde bu işi yapacağız ve muazzam bir çoğunlukla olağanüstü genel kurulu yapacağız. Çağrımızın 3 tane amacı vardır. Fenerbahçe’ye yapılan haksızlıklar, camia olarak kenetlenerek bunun bir görüş alışverişini yapmak istiyoruz. Özellikle son gelişmeleri sorgulamak istiyoruz. Genel kurulumuzdan bu yetkiyi yönetim olarak alalım istiyoruz. Ondan sonra da biz gerekli olanları yapmaya hazırız.
Adaletsizliğin en uç noktasını yaşıyoruz: Bu adım, bir kez daha altını çizmek istiyorum. Sadece Trabzonspor maçında yaşadığımız olaylara dayalı değil. Yani bunu sadece Trabzonspor maçına endesklemek söz konusu olamaz. Adaletsizliğin en uç noktası adaletsizliğin adil sayılmasıdır. Fenerbahçe olarak geldiğimiz nokta bu. Adaletsizliğin en uç noktasını yaşıyoruz biz.
Ne tesadüf ki Fenerbahçe üzerinden yaşanmakta: Kulübümüz son 30 yıldır sportif ve sportif olmayan, birçok konuda negatif ayrımcılığa uğramakta. Türk spor tarihinde milat sayılabilecek bütün olumsuz örnekler ne tesadüf ki Fenerbahçe üzerinden yaşanmakta.
İtibar suikastine uğrayan Fenerbahçe oldu: Bunların arasında camiamızın iyi bildiği, 4-5 tane örneği saymak isterim. Bütün camiayı, taraftarlarımızı 2005-2006 yılındaki Denizlispor maçına götürmek isterim. Detayına girmeye gerek yok ama buna bağlı olarak tam yedi sezon üç kez hep son maçta şampiyonluğu kaybettik. Bunu bir masanın üzerine koyuyorum. 3 Temmuz 2011, daha dün gibi hafızalarda canlı bir şekilde duruyor. Fenerbahçe’ye kurulan şike kumpası. O dönem devletimizin kurumlarına tamamen sızmış olan bir terör örgütü, kulübümüzü hedef aldı. Sayın Aziz Yıldırım ve birçok arkadaşımız, profesyoneller tutuklandı. Yargılama, hukuk prensiplerini yok sayarak yapıldı. Medya aracılığıyla da itibar suikastine uğrayan Fenerbahçe oldu. Bütün operasyonu yapanların tamamı ya hapisteler ya da kaçaklar. Tabii ki eski başkanımızı ve yöneticilerimiz beraat ettiler. Bir spor kulübünün devlet içinde sızmış bir yapıyla kulübümüze saldırı yapıldı. Dünyada böyle bir örnek yok. Maddi ve manevi uğradığımızın haddi hesabı yok.