Biraz iddialı bir başlık. Belki biraz gösterişli bir tanımlama ama aslında Galatasaray da son üç sezondur gösterişe hizmet etmiyor mu aslında? Dünya yıldızlarından kurulu kadrolar, bu kadrolarla yakalanmak istenen başarılar. Üst üste gelen şampiyonluklar ve bu şampiyonlukların mimarı büyük futbolcular. Aynı futbolcularla Galatasaray artık Avrupa’da başarı hedefliyor. Her ne kadar Şampiyonlar Ligi yolunda yaşanan kulübü sarsmış olsa da daha sonra gelen Victor Osimhen hamlesi, Avrupa Ligi’ndeki şanslı kura derken en azından yarı final yolunda önemli bir aday olunabileceği kanıtlanmıştı.
Ancak son iki haftadır Galatasaray’ın üzerinde kara bulutlar geziniyor. Fenerbahçe deplasmanından üç puanla dönüp rakibiyle arasındaki puan farkını beşe kadar çıkaran Cimbom daha sonra iki maç üst üste şoku yaşadı. Daha önce PAOK karşısında kaza yaşamayan ancak rakibinin etkili ataklarıyla sarsılan takım 3-1 kazandı. Ancak Kasımpaşa karşısında yaşananlar aslında bir süredir yaşanan sallantının yıkıntılarıydı. Galatasaray 3-0 öne geçmesine rağmen Victor Osimhen’in olmadığı ikinci yarıda hiçbir şey üretemedi ve maç 3-3 berabere bitti. Benzer bir senaryonun Riga’da yaşanacağını kim bilebilirdi. Birçok veri şirketinin de en şanslı kura olarak tanımladığı Galatasaray’ın kağıt üstündeki en rahat eşleşmelerinden biri Letonya ekibi Rigas Skola idi.
Cimbom ilk yarıda öne geçti. Hatta 2-0’ı da buldu. Ancak tıpkı Kasımpaşa maçında olduğu gibi devrenin sonunda yediği golle ritmini kaybetti. İkinci yarıya da istediği gibi başlayamadı ve Letonya ekibinin ikinci golü geldi. Bu gol maçın da sonucunu belirledi. Galatasaray hiç hesapta olmayan, yıldızlarla dolu kadrosuna yakışmayan bir puan kaybı yaşadı.
Bu yıldızlarla dolu kadro uyum aşamasında olarak değerlendirilebilir. Zira Mauro Icardi sakatlıktan yeni döndü. Osimhen henüz uyum sağlarken yeniden sakatlandı. Icardi ve Osimhen aynı anda sahadayken Cimbom gösterişli bir oyunla Kasımpaşa’ya karşı 3-1’lik üstünlük kurmuştu. Ancak tek sorun iki oyuncunun istikrarlı sahada olması değil. Sezona gollerle giren Barış Alper’de de düşüş var. Kalede Avrupa maçlarında Muslera yerine Günay görev almak durumunda. Mertens ve Sara uyum sorunlarını aşmaya çalışıyorlar ve ne olursa olsun Galatasaray’ın yedek kulübesi geçen sezona göre geri adım atmış durumda.
Tüm bunların yanında Yunus Akgün Leicester City’de kiralık sezonun ardından Galatasaray’a son derece hazır dönmüş durumda. Ligin dördüncü haftasından beri düzenli olarak ilk 11’de yer alan oyuncunun değeri her zamankinden daha büyük. Zira 24 yaşındaki kanat oyuncusu Wilfried Zaha, Tete ve Kerem Aktürkoğlu gibi yıldızların ayrılığı sonrası kanat rotasyonuna derinlik katan yegâne parça. Üstüne üstlük oyuncu formda bir süreç geçiriyor. Gaziantep FK maçında golle buluşan Yunus, sol kanatta başlayıp orta sahayı dörtlemek üzere arkadaşlarına destek verdiği ve İsmail-Fred-Szymanski üçlüsüne karşı üstünlük sağladıkları Fenerbahçe derbisinin en büyük kahramanlarından biri olmuştu.
Yunus iyi performansına PAOK maçında devam etti ve bir golle UEFA Avrupa Ligi defterini açtı. Kasımpaşa maçında her ne kadar gol katkısı veremese de çok verimli bir kanat performansı sergiledi. Hatta yaptığı solo koşuyla ceza alanına getirdiği topla verdiği pasta araya Icardi girmese Osimhen için Galatasaray adına bir gol daha bulmak işten bile olmayacaktı. Ancak ne olursa olsun 3-3’lük maçta Galatasaray adına olumlu görüntü sergileyen oyuncuların başında geliyordu.
Hakim Ziyech’in sağlığına kavuşması ve Roland Sallai’nin uyum problemlerini aşması sonrası 11’den kesilme konusunda ilk aday Barış Alper gibi duruyor. Barış belki de sağ bek bölgesine çekilip orada değerlendirilebilir ancak Yunus bu denli formdayken sürelerini kısıtlamak çok mantıklı görünmüyor. Galatasaray’ın bu süreçte zaten bir nevi günü kurtarması ve geçtiğimiz iki sezonda olduğu gibi büyük yıldızlarının form tutmaya başladığı ocak-şubat aylarına kadar en formda oyuncularıyla su üstünde kalması gerekiyor.