Lider Galatasaray, Akdeniz deplasmanda zorlanmadan kazandı. Sarı-Kırmızılıları üç puana iki yıldız forveti, Icardi (2) ve Osimhen’in golleri taşıdı… Bu sonuçla Okan Buruk’un öğrencileri üst üste 13’üncü deplasman galibiyetini almış oldu.

Galatasaray ‘lider’ gittiği Akdeniz’den yine ‘lider’ ve şen döndü. Sarı-Kırmızılılar iki maçlık ‘beraberlik serisi’nin (Kasımpaşa ve Rigas Skola) ardından Alanyaspor’u 1-0 mağlup etmişti. ‘Milli maç arası’ sonrası ilk rakip yine bir Akdeniz temsilcisiydi. Futbolculuk kariyeri itibariyle lig tarihinin en etkileyici figürlerinden biri olan Alex de Souza’nın çalıştırdığı Kırmızı-Beyazlılar doğrusu geride kalan sekiz haftada çok da göz doldurucu bir performans sergilememişti ama yine de evinde direnç göstermesi ve sürpriz bir sonuca imza atması olasılık dahilindeydi. Lakin dün gece konuk takımın orta sahası son derece güçlü, oyuna ve topa hâkim, rakibi bozan ve fırsat vermeyen bir görüntü sundu. Bu tablo içinde zaten kontrayla gol araması beklenen ev sahibi çok cılız ve silik bir profildeydi.

Osimhen’den jeneriklik rövaşata golü

Üstüne üstlük 10’uncu dakikada gelen golle Kırmızı-Beyazlıların gardı çabuk düştü. Son dönemlerin eleştirilen forveti kafayla attığı kafa golüyle rakibin direnç göstermesine mahal tanımadı. Devre konuk takımın pozisyon ve oyun üstünlüğüyle sona ererken ikinci yarının başında bir kez daha sahne alan Mauro Icardi farkı ikiye çıkardı. Nihayetinde sezonun flaş transferi Osimhen devreye girdi ve 78’de oyuna dahil olduktan sonra önce ofsayt gerekçesiyle sayılmayan bir gole imza attı, ardından da jeneriklik rövaşatayla ne denli büyük bir hücum gücü olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Sallai göz doldurdu

Futbol bir sonuç oyunu, dün de Okan Buruk’un takımı sıkletinin çok çok altında bir rakip buldu ve doğrusu çok da zorlanmadan galip geldi. Antalyaspor dağınık, deorganize ve güçsüz göründü. Özellikle orta sahada çok ezildiler. Galatasaray’da ise Roland Sallai maçta ön plana çıkan isimlerdendi. Enerjik, fizik olarak ayakta kalan ve takıma hareket getiren bir portre çizdi. İkili mücadelelerde, verkaçlarda başarılıydı. Milli maç arası Uluslar Ligi’nde Hollanda karşısında ülkesinin tek golüne (maç 1-1 bitmişti) imza atan Macar oyuncu doğru yerde bulunmayı bildi, doğru yerlere pas servisi yaptı. Kerem Aktürkoğlu sonrası sanki ikizmiş gibi bir görüntü arz eden Yunus Akgün hem yer aldığı kanadı işler hale getirdi hem de Icardi’yi beslemeyi sürdürdü. Hoş bence hâlâ eksikleri olan bir model ama yine de bu sezon fazlasıyla işe yarıyor. Sakatlanıp oyundan çıkan Jakops da fiziği ve oyuna akıcılık kazandırmasıyla dikkat çekiyor, dolayısıyla bu Sallai ve Osimhen’le birlikte doğru transferler olduğunu şu ana kadar ortaya koydukları performanslarla söylemek mümkün. Yeri gelmişken tabii ki Elias Jelert bu gruba henüz dahil değil! Keza dün Davinson Sanchez de her zamanki klasındaydı, savunmanın güvencesiydi. Torreira ve Sara da dişlinin her daim işleyen kısımlarıydı.

Deplasman ‘Aslan’ı: Antalya’da rekor Icardi ve Osimhen’le geldi

Abdülkerim’in tehlike arz eden çıkışları

Peki dünkü farklı galibiyete rağmen göze batanlar? Abdülkerim için bence hâlâ alarm zilleri çalıyor. Özellikle büyük bir özgüvenle yaptığı çıkışlarda topu doğru yere atma konusunda kararsızlık yaşıyor, çoğu kez de atağı öldürüyor ya da çıkış için start aldıktan birkaç metre sonra topu kaptırarak takımı aleyhine tehlike yaratıyor. Mertens de dün ilk golde korneri doğru adrese yollayan isimdi ama o da kimi zaman yanlış ya da yorgun paslarla atakların enerjisini kesiyor ve en önemlisi Sara gibi bir doğru adres varken her duran topta meşin yuvarlağın başına geçiyor ve çoğu kez de atışı başarıyla kullanamıyor. Ama yüzdeye vurulduğunda elbette verimliği üst düzeyde. Kaan Ayhan ise yeteneğinden ziyade yüksek fundamentaliyle oynuyor ama o da zaman zaman el freni görevi üstleniyor.

Yine bir İskandinav sınavı var…

Sonuç olarak son iki sezonun şampiyonu için Süper Lig’de işler iyi gidiyor. Sarı-Kırmızılılar önümüzdeki hafta içinde Avrupa cephesinde Elfsborg’u misafir edecek. Geçen sezon debisi yüksek ‘İskandinav ırmakları’ndaki akıntılarda yüzeyde kalmakta zorlanan Okan Buruk’un bu kez nasıl bir profil sunacağını izleyip göreceğiz. Ardından da hafta sonu iç sularda bir derbi mücadelesi var; Beşiktaş randevusu da sezon başındaki ‘Süper Kupa hezimeti’ için bir rövanş anlamı taşıyor. İki maçı da futbolsever olarak merakla bekliyoruz…

Okan Buruk: Muslera’nın niyeti sezon sonu ayrılmak