Futbolculuk döneminde verdiği demeçler ve özellikle Galatasaray yıllarında yaptığı “rızık” temalı açıklamalarıyla kamuoyunda uzun süre tartışılan sözlere imza atan Hamit Altıntop Türkiye Futbol Federasyonunda yönetim ve icra kurulu üyesi olarak görev aldığı dönemde de benzer perdeden sözler sarf etmeyi sürdürmüştü. Milli takımlar sorumlusu olarak federasyonda çalışma yürüttükten sonra Mehmet Büyükekşi’nin seçimi kaybetmesinden sonra Altıntop sessizliğe gömülmüştü. Eski milli futbolcu iki ay sonra ilk kez konuştu, merak edilenleri yanıtlayıp gündeme gelen söylemlerine açıklık getirdi.
Milliyet’te Mehmet Arslan’ın yaptığı röportajda söz alan Altıntop TFF’de gönüllülük esasıyla çok istekli şekilde çalıştığını belirterek “Çok şey öğrendiğim, deneyim kazandığım bir yöneticilik süreci geçirdim. Milli takımdaki kardeşlerime abilik yapmaya, destek olmaya çalıştım. Bu bakımdan futbolcu kardeşlerimin beni değerlendirmesi daha doğru olur” dedi.
Altıntop kendisine gelecek planlarının ne olduğunu ilişkin yöneltilen soruya “Beş seneyi aşkın yoğun geçen bir çalışma temposundan sonra şu an dinlenme ve aynı zamanda profesyonel kariyerimi planlama dönemindeyim. Ailemle, eşim ve çocuklarımla vakit geçiriyorum. Bir yandan da maçları ve özellikle oyuncu kardeşlerimin performanslarını yakından takip etmeye devam ediyorum. Aktif olarak yönetici olmasam da onlarla olan gönül bağım ve onlara olan desteğim her zaman devam ediyor” yanıtı verdi.
‘İletişim konusunda sıkıntı yaşadım, pişmanlığım var’
Hamit Altıntop’a TFF’de yönetici olduğu dönemdeki “Benim Türk futboluna, Türk futbolunun bana ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacım yok” sözü ve bu bağlamda pişman olup olmadığı soruldu, Altıntop’un yanıtı şöyle oldu:
“Tabii ki pişmanlığım var. Kendimi doğru ifade edemedim. Daha önce de dediğim gibi yöneticilik dönemimde iletişim konusunda sıkıntı yaşadım. Bu konudaki eksikliğimi kabul ediyorum. Orada aslında tam olarak söylemek istediğim şuydu; saha içinden gelen tecrübeli isimleri gönüllü olarak futbola dahil etmek futbolu zenginleştirir, futbola artı değer katar. Bu anlamda Türk futbolunun, sahanın içinden gelen, dünyadaki gelişmeleri takip eden, kendisini sürekli geliştiren önemli isimlere, teknik adamlara ihtiyacı var. Ben bunu örneklendirmek istedim. Ama maalesef ya anlaşılamadım ya da anlaşılmak istenmedim. Daha da kötüsü, ben kendimi doğru ifade edemedim.”
Geçmişe yönelik pişmanlıklarını dile getirmeyi sürdüren Altıntop “Tabii ki illa ‘keşke’ dediğim bir sürü an yaşamışımdır. Önemli olan yaşananlardan ders çıkarmak. Yönetici olduğum ilk günkü Hamit ile ayrıldığım günkü Hamit arasında tecrübe ve olgunluk anlamında inanılmaz fark var. Ben kendimde bu farkı görüyorum. Eleştirilere saygı duymak ama bir yandan da inandığınızı sonuna kadar savunmak gibi. Ama iletişim konusunda kendimi ve yapmak istediklerimi doğru anlatabildiğimi düşünmüyorum” dedi.
Kuntz en doğru isimdi
‘Ben kefilim’ diyerek milli takımın başına geçmesine aracı olduğu Stefan Kuntz hakkında da konuşan Altıntop “Stefan Kuntz ile ilgili yorumu o dönem için yapmak en sağlıklısı. Yani Kuntz anlaştığımız zamanki şartlara göre doğru tercihti. Kendisi de o dönem takıma yapabileceği katkıyı (yenilenme dönemi başlangıcı) yaptı ve sonra da bayrağı devretti. Yenilenme, değişme ve dönüşme dönemi için doğru tercihti. Nasıl o dönem için Kuntz ismi doğruysa, daha sonraki dönemde de Montella ismi doğruydu. Euro 2024 performansımız da bunu doğruluyor” dedi.
Altıntop sözlerini “Futbolculuk dönemimde futbolun saha içinden ibaret olduğunu sanırdım ama bu süreçte öğrendiğim en önemli şey sanırım futbolun sadece 90 dakikadan ibaret olmadığı oldu” diyerek noktaladı.