Geçtiğimiz aylarda Vakıfbank Spor Kulübü ile yollarını ayıran Paola Egonu, Aljazeera English’e verdiği söyleşide İtalya Milli Takımı’nın olimpiyat elemelerinde neden kadroda olmadığından Türkiye günlerine kadar pekçok konuda açıklamalarda bulundu. Egonu’nun açıklamaları özetle şöyle…
Yorumlar beni yaraladı: 2022’de İtalya Milli Takımı’nda forma giymeye ara verdim. Dünya Şampiyonası oynuyorduk. Harika bir maç sonrasında yarı finalde elendik. Büyük hayal kırıklığına uğramıştık. O dönem çok daha savunmasızdım. Bir şeyi yaptığımda tüm gücüm, kalbim ve enerjimle yaparım. O maçta performansımdan tatmin olmamıştım, özellikle de nasıl antrenman yaptığımı düşündüğümde. Yaptığım şeyden mutlu değildim ve sonra çok fazla eleştiri gelmeye başladı. Sosyal medyada bu tepkileri gördüm. Aslında bu eleştirileri aramıyordum bile; dizi izleyeceğim, Instagram’a gireceğim dediğimde her yerde bunları görüyordum. Bu beni yaraladı çünkü kendinden şüphe duyduğun ve savunmasız hissettiğin zamanlarda bu yazıları okudumak kendini daha da fazla sorgulamana sebep oluyor.
Bana ‘O İtalyan mı ki’ dediler: Nijeryalı göçmen bir ailenin kızı olarak İtalya’da doğdum. “En kötüsü ‘O italyan mı ki?’ diyenlerdi. Bu noktaya nasıl vardılar bilmiyorum ama bu beni çok etkiledi. Bronz madalya maçını oynadık. Milli marşı okurken ağladığımı hatırlıyorum. hâlâ orada olmak istiyordum çünkü madalya madalyadır. Maçtan sonra hem fiziksel hem mental olarak çok yorgundum. Menajerimle konuşurken birileri videoyu çekti ve internette bu video gündem oldu. Bunu beklemiyordum.”
VakıfBank’ta beni insan olarak karşıladılar: Bu olaylardan sonra VakıfBank’a gittim. Dünya Şampiyonası sonrası çok mutluydum çünkü artık İtalya’da benim hakkımda ne dediklerine ve ne konuştuklarına bir engel çekerek görmeyecektim. VakıfBank’a vardığımda beni bir insan olarak çok iyi karşıladılar. İyileşmek için zamanım oldu, harika oyuncularla tanıştım. Bir sabah uyandığımda iyi hissetmeye başladım ve şunun farkına vardım; spor spordur, kazanır veya kaybedersin. Eğer bir şeyler sana çarptığında ona dayanır ve ayağa kalkarsan en güçlüsü sensindir.
İtalya’da sahip olduğum şeyler için minnettarım ama…: Tabii ki de İtalya’da sahip olduğum şeyler için minnettarım ama kendi çocuklarım için değiştirmek isteyeceğim bazı küçük şeyler de yok değil. Bu konuda önemli şey ise öğretmenler. Öğretmenlerin görevi çocukların anlayışlı ve önyargısız yetişmelerini sağlamaktır, farklı birilerini işaret ederek hedef haline getirmek değil. Ben daha anaokulundayken arkadaşlarımla bahçede çimleri kopararak bir oyun oynuyorduk. Sonra öğretmen geldi ve yaptığımız şeyden pek de hoşnut olmamıştı. Tüm çocuklar arasında sadece bana kızdı. Bense ne olduğunu, olayı anlamamış ve geçiştirmiştim.
Öğretmenim bana ‘Siyahile pis kokuyor’ dedi: Bir keresinde tuvalete gitmem gerekiyordu ama öğretmenim izin vermedi. 3 kez izin istedim yine de tuvalete gitmeme izin vermedi. En sonunda koşarak tuvalete gittim ama yetişememiştim. Öğretmen geldi ve bana gülerek çok kötü koktuğumu, siyah tenlilerin böyle hep kötü koktuğunu söyledi. Temizlenmeme yardım etmedi, Annemin gelmesini bekledi.
Anneden ‘Mükemmel olmasın’ uyarısı: Eve vardığımızda annemin benimle konuştuğunu hatırlıyorum. Bana ‘Her zaman en iyisi olmalısın, temiz olmalısın, insanlara iyi davranmalısın, mükemmel olmalısın yoksa insanlar hep sana karşı olur.’ dedi. Bu gibi şeylerle büyümek konusunda hâlâ hassasım ama daha iyi hissetmeye başladım.