Geleceğin yıldızlarını herkesten önce keşfetmek futbolseverlerin en rafine zevklerinden biridir. Bu nedenle genç takım maçlarını izlemeyi eskiden beri severim. Geçmişte PAF takım karşılaşmaları A takım maçları öncesi aynı statta oynanırdı. Ben de erkenden tribünde yerimi alırdım. Federasyonun bu başarılı uygulaması sayesinde birçok genç oyuncu vitrine çıktı, deneyim kazandı ve futbolumuzda iyi yerlere geldi. Bugün stat zeminlerinin bozulacağı gerekçesiyle bu maçlar farklı statlarda oynanıyor.
Soldan sağa
Ayaktakiler. Hacı Murat, Faruk Korkmaz, Muharrem Kayan, Murat Yoldaş, Harun Şen, Yüksel Altay
Oturanlar: Sedat, Talip İkikardeşler, Sadri Güler, Kemal Şahinoğlu, Hulusi Bozkurt
Bursalılar yani bizler için PAF takım dışında bir ekip daha vardı. Bursaspor’un amatör takımı 1985-86 sezonunda Türkiye şampiyonu olarak 3.Lig’de oynamaya hak kazandı. Yeşil-beyazlılar profesyonel ligde ilk sezonlarında ikinci olurken, ertesi yıl ise 2.Lig’e yükselme başarısı elde ettiler. Aynı sezon kaderin bir cilvesi Türkiye Kupası’nda abi Bursaspor ile eşleştiler. Aynı kulübün iki takımı böylelikle profesyonel bir organizasyonda karşı karşıya gelmiş oldu. Altyapı ustası Hasan Bora’nın topladığı gençler 2.Lig şampiyonluğuyla da yetinmedi. Yapıları biraz 1960’ların unutulmaz Eskişehirspor’una benziyordu. O kadronun önemli bir kısmını Ticari İlimler Akademisi talebeleri oluşturuyordu.
Genç Bursaspor’da da Uludağ Üniversitesi’nde okuyan sekiz isim vardı. 1988-1989 sezonunda yeşil-beyazlılar 2.Futbol Ligi B Grubu’nda yer alıyordu. Genç oyunculardan kurulu takımın büyük hedefleri yoktu. Zaten gruplarında Bakırköyspor, İnegölspor gibi iddialı ekipler varken onlara kimse şans vermiyordu. Ama yine herkesi yanılttılar. Ligin 34.haftasına girildiğinde zirvede Bursaspor vardı. Son maç Kütahya deplasmanındaydı. 5000’e yakın seyircisinin desteğini arkasına alarak karşılaşmaya çıkan yeşil-beyazlılar, mücadeleyi 2-0 kazanarak şampiyonluğunu ilan etti. Taraftardan söz etmişken o sezon yaşanan ilginç bir duruma da değinmekte yarar var. Asıl Bursaspor 1988-1989 sezonunda 1.Lig’de pek parlak bir dönem geçirmiyordu. 2.Lig’deki gençler ise harikalar yaratıyordu. Bu durum aynı kulüp bünyesindeki iki takım arasında sıkıntı yaratmış, kıskançlıklara, çeşitli sorunlara yol açmıştı.
Seyirciler de gençlerin maçına büyük ilgiyle takip ediyor, destek veriyor, asıl Bursaspor’a ise tepki gösteriyordu. Kütahya’daki karşılaşmanın bitiş düdüğüne dönersek. Şampiyonluk elbette büyük sevinç yarattı. Kütahya’da başlayan kutlamalar Bursa’da devam etti. Fakat bir süre sonra mutluluk yerini endişeye bıraktı. Çünkü talimatlar aynı profesyonel kulübün iki takımının aynı ligde yer almasına müsaade etmiyordu. Federasyon, böyle bir durumun gerçekleşeceğine ihtimal vermediğinden gerekli önlemleri almamış, statüye genç Bursaspor’un 1.Lig’e çıkmasını engelleyecek bir madde koymamıştı.
Ancak yeşil-beyazlıların iki kulübünün aynı ligde mücadele etmesine de izin vermiyordu. Bunu üzerine formüller arandı. İsim değişikliği, hakların başka kulübe devri gibi alternatifler gündeme geldi. Lakin bir sonuca varılamadı. Bu arada federasyon hatasını kabul etti. Başbakan Turgut Özal’ın da devreye girmesiyle Bursaspor’a 1 milyon lira tazminat ödendi. Peki büyük bir başarıya imza atan bu genç futbolcular ne olacaktı. Nedense yeşil-beyazlılar bu oyunculardan faydalanma yoluna gitmedi. Birçoğu Aydınspor’un yolunu tuttu ve Ege ekibine önemli katkı sağladı. Böylelikle futbol tarihimize geçen bu garip macera mutsuz sonla noktalandı.
Soldan sağa
Ayaktakiler: Kemal Batmaz, Samet Aybaba, Kemal Sunal, Mehmet Ekşi, Mustafa Özbey, Ömer Gülen
Oturanlar: Serdar Bali, Necdet Ergün, Süleyman Oktay, Özer Umdu, Akif Başaran, Haluk Çakar
26 Ekim 1980 tarihinde İnönü Stadı’nda oynanan Fenerbahçe- Beşiktaş maçı öncesinde objektiflerin karşısına çıkan siyah-beyazlı takımda alışagelmedik bir durum vardı. Çünkü takım 12 kişiden oluşmaktaydı. Seyirciler uzun süre bunun nedenini anlayamadı. Fakat bir süre sonra gerçek ortaya çıktı. Beşiktaş’ın 12.adamı ünlü sinema oyuncusu Kemal Sunal’dı. İnönü Stadı’nda bulunma nedeni ise Aziz Nesin’in aynı adlı romanından uyarlanan ‘Gol Kralı’ adlı filmin çekimleriydi. Filmin yönetmeni Kartal Tibet, senaristi Osman F. Seden, yapımcısı ise Beşiktaş’ın eski oyuncularından Memduh Ün’dü. Sunal filmde, romandaki adı Sait Hopsait olan ancak beyaz perdeye Sait Sarıoğlu olarak taşınan karakteri canlandırmaktaydı. Filmde 12 futbolculu kadronun sahaya çıktığı Fenerbahçe-Beşiktaş maçı ya da spikerin anlatımıyla Kanaryalar ile Kartallar kapışması 6 golle Beşiktaş’ın lehine sonuçlanıyordu. Siyah-beyazlı takım şampiyon, Sait ise gol kralı oluyordu. Gerçekteyse Fenerbahçe, ligin 1980-1981 sezonunun 6.haftasındaki karşılaşmadan 1-0 galip ayrıldı.
Futbolcular Kemal Sunal’ın statta olacağından ve ‘dönen filmden’ haberdardı. Ama kadro fotoğrafına girmesi çok da planlı değildi. Bu nedenle oyuncular arasında kısa bir süre şaşkınlık yaşandı. Bu arada çekimler bu karşılaşmayla sınırlı kalmadı. Kemal Sunal, Beşiktaş’ın Şeref Stadı’ndaki antrenmanlarına da katıldı. İdman sahneleri burada çekildi. Filmde Sait’e futbolun inceliklerini öğreten Duvar Ahmet’i oynayan isim uzun yıllar Fenerbahçe kalesini başarıyla koruyan Yavuz Şimşek’ti. Gerçek yaşamda file bekçisi olan Şimşek, filmde bir savunma oyuncusunu canlandırdı. Beşiktaş-Fenerbahçe maçındaki çekimler sonrası Beşiktaş Başkanı Rıza Kumruoğlu’nun açıklamaları ortalığı karıştırdı. Başkanın ”Filmde Beşiktaş’ı küçük düşürücü sahneler varsa ve yapım amacına uygun değilse sansür görevi yapacak yönetim kurulumuz filmin oynatılmasına izin vermeyecek” açıklaması basına yansıdı. Kulüp ile film şirketi arasında filmin beğenilmemesi halinde Beşiktaş’a tazminat ödenmesini içeren bir maddenin de bulunduğu protokol imzalandığı iddia edildi. Fakat olay büyümedi ve film seyirciyle buluştu. Kemal Sunal da en komik 12.adam olarak futbol tarihimize geçti.
Soldan sağa
Ayaktakiler: Gökmen Özdenak, Fatih Terim, Cüneyt Tanman, Güngör Tekin, Müfit Erkasap, Nihat Akbay
Oturanlar: Erdoğan Arıca, Şükrü Tetik, Öner Kılıç, Murat Kandil, Gürcan Aday
Bu Galatasaray onbiri, 1977-1978 sezonundan. Sarı-kırmızılıların pek de başarılı sonuçlara imza attığı bir döneme ait değil. Bu yazıda yer bulma sebebi ise kaleci Nihat Akbay’ın formasında yazan isim.
1970’lerin sonu futbolumuza Yugoslav oyuncuların yerleşmeye başladığı zamanlardı. 1977 yazında Fenerbahçe’nin hedefinde Kızılyıldız’ın kalecisi Bosko Kajganic vardı. Sarı-lacivertiler İstanbul’a gelen Yugoslav file bekçisi ile haziran ayında anlaşma sağladı. Ancak bir süre sonra fikir değiştiren Fenerbahçe, tercihini Partizan’ın kalecisi Radmilo Ivancevic’ten yana kullandı. Kajganic için Türkiye dosyası kapanmıştı ki devreye Galatasaray girdi. Sarı-kırmızılılar ağustos ayında onu transfer etti. Kajganiç, Fenerbahçe’ye kızgınlığını vurguluyor, nasıl bir kaleci olduğunu Galatasaray formasıyla herkese göstereceğini belirtiyordu ilk demeçlerinde.
Lisans işlemleri geç tamamlandığı için ligin ilk karşılaşmalarında oynayamadı. Galatasaray’daki ilk sınavını 25 Eylül’de Trabzon deplasmanında verdi. Çok başarılı bir maç çıkardı ve takımının zorlu mücadeleden 0-0’lık sonuçla bir puan almasını sağlayan isim oldu. Bir hafta sonra ise Fenerbahçe derbisi vardı. Gözler transfer mevsiminin en çok konuşulan iki ismi Kajganic ile Ivancevic’in üzerindeydi. Maçtan zaferler ayrılan Fenerbahçe, kalecilerin düellosunu kazanan ise Ivancevic oldu.
20 Kasım 1977’de Galatasaray, Samsun deplasmanındaydı. Kajganic Karadeniz’de sarı-kırmızılı forma altındaki en ihtişamlı performansını sergiledi. Bir penaltı kurtardı, sayısız pozisyonda rakip forvetlere geçit vermedi. Ertesi gün yayımlanan köşe yazılarında herkes ondan söz ediyordu. Zor beğenen Turgay Şeren bile anlata anlata bitiremiyordu 0-0 sona eren mücadelede Kajganic’in oyununu.
Ertesi gün Yugoslav kaleci üç günlük iznini kullanmak için arabasıyla Belgrad’a doğru yola çıktı. Yanında kayınbiraderi ve tercümanı vardı. Silivri yakınlarında bir otobüsü solladı ve o esnada karşıdan gelen otobüsle çarpıştı. Kaza yerinde hayatını kaybetti. Bir gün önce kurtarışlarıyla manşetleri süslerken, 22 Kasım’da vefat haberi büyük puntolarla veriliyordu gazetelerde. Hadise spor kamuoyunda üzüntü yarattı. Kaleci Nihat Akbay, yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi üzerinde Kajganic yazan formasıyla mevkidaşının adını yaşattı.
Bosko Kajganic’in iki eski takımı Galatasaray ile Kızılyıldız, 24 Mayıs 1978’de Yugoslav kalecinin ailesine yardım için bir maç oynadı. Futbolcular sahaya Kajganic’in portresini taşıyarak çıktı. Daha sonra bu resim tribünde yer alan eşine verildi.
Bu değerli kaleci Fenerbahçe ile anlaşsa ya da transferi çıkmaza girdiğinde futbol kariyerine ülkesinde devam etmeyi tercih etse bambaşka bir hayat akışı olacaktı. Fakat ne yazık ki Galatasaray’da altı maç oynadıktan sonra aramızdan ayrıldı. Ülkemizde kısa süre kalsa da hikayesiyle iz bıraktı.