Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi dönemi bir kulüp başkanının hakeme saldırısı, bir takımın maçtan çekilmesi, şikeden yasadışı bahse bir sürü iddianın ortaya çıkıp araştırılmamasıya hatırlanacak. Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü ‘maddi’ nedenlerle Suudi Arabistan’da Süper Kupa düzenlemeye çalışmak, büyük konuşmak gibi olacak ama, TFF Başkanı’nın sonunu getirdi.
Cumhuriyet’in 100. yılında Süper Kupa’yı Arabistan’da düzenlemek fikri en baştan beri tepki gördü. Galatasaray ve Fenerbahçe Divan Kurulu toplantılarında oybirliğiyle kulüp yönetimlerine karşılaşmanın Türkiye’de yapılması için çağrıda bulunuldu. 10Haber’de Uğur Vardan, Süper Kupa finalinin Arabistan’da yapılmasının sakıncalarına değindi. Ama TFF’nin dediği dedikti. Ekonomik nedenleri öne sürerek kupa maçının Arabistan’da oynanmasında ısrarcı oldular. Kulüp yöneticileri de kazanacakları parayı da göz önüne alarak buna ‘evet’ dediler.
Buraya kadar her şey normaldi. Ancak TFF’nin yaptığı Süper Kupa anlaşmasında unuttukları vardı: Atatürk… Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta barış cihanda barış’ pankartının veto edildiğini söylemesiyle kriz gün ışığına çıktı. Arabistan yetkilileri, ‘siyasi’ olduğu gerekçesiyle Atatürk posteri, tişörtü ve sözüne izin vermiyordu.
Daha bir gün önce ‘Galatasaray yönetimi ile aynı masaya oturmayız’ diyen Fenerbahçe, bu kavgasını geri plana alıp bırakın aynı masayı sarı kırmızılılarla birlike cephe oldu. Onları TFF Başkanı’nın unutkanlığı birleştirdi. İki kulüp Atatürk konusunda beraber hareket etme kararı aldı. Diplomasi trafiği başladı. Saatler süren toplantıdan sonuç çıkmadı. Fenerbahçe ve Galatasaray başkanları Ali Koç ile Dursun Özbek geri adım atmadı. ‘Atatürk yoksa biz de yokuz’ dediler ve tarihe geçtiler.
‘TFF kupanın kendi kurallarınca yapılacağını kayıt altına almalıydı’
İşin hukuki boyutuna gelince normalde Süper Kupa ile ilgili düzenlemelerde Türkiye Futbol Federasyonu tek yetkili. Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’nde (CAS) tek Türk hakem olarak görevini sürdüren avukat Emin Özkurt konuyla ilgili şunları söyledi: “Normal şartlar altında Süper Kupa finalinin Türk futbol mutabakatlarına göre oynanması gerekiyor. TFF kupanın Suudi Arabistan’da yapılmasına tek başına karar verdi. Daha sonra kulüplerin olurunu almış gibi görünüyor. Nerede oynanırsa oynansın stadı temin etme karşılığı anlaşma yapılırken gişe geliri paylaşımı gibi şeyler yapılabilir. TFF, sürecin kendi kuralları, talimatları ve usullerine uygulayacağını kayıt altına almalıydı. Böyle bir durum olsaydı Suudi yetkililer tişört ve pankartlara karışamazdı. Anlaşılan TFF aldığı ücret karşılığılığı aynı kapütülasyonlar gibi bazı haklarını devretmiş. Belli ki Suudi Arabistan yetkililerinde Atatürk’e karşı özel bir alerji var. Bu durumda TFF’nin niyetini de sorgulamak gerekir.”
Geniş açıdan bakınca Türk futbolunu son bir ay içinde hakeme saldırı, sahadan çekilme gibi konularla hem Türkiye’de hem Avrupa’da manşetlere çıkaran TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi için zaman daraldı. Suudi Arabistan ile yapılan anlaşmada, Cumhuriyet’in 100.yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün unutulması kabul edilemez. Hele Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunu Suudi Arabistan’da saatlerce tartışma konusu yapılması hiç kabul edilemez.
Türkiye’de büyük konuşmak doğru değil ama futboldaki kaosun sorumlusu olarak görülen kulüpler, hakemler tarafından istenmeyen Büyükekşi, bu son icraatıyla başkanlık koltuğuna veda etti. Burada İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu’nun sözlerini hatırlatmak gerekiyor: “Futbol federasyonu istifa etmez, görevden alınılır. İstifa edecek yetkisi yok.”
Görevden alma yakın gibi gibi görünüyor…