Manchester City futbolcusu Rodri zaten halihazırda dünyanın en etkili oyuncularından biri olarak görülüyordu ancak ilk kez Altın Top ödülüyle onurlandırılması bu iddiayı perçinledi. İspanyol ön libero, kulüp veya milli takım düzeyinde son 19 ayda yalnızca bir kez sahadan yenik ayrılarak ne kadar ‘winner’ bir isim olduğunu kanıtladı. Bu süre zarfında Rodri Şampiyonlar Ligi, iki Premier Lig şampiyonluğu, FA Cup, UEFA Süper Kupa, FIFA Kulüpler Dünya Kupası, UEFA Uluslar Ligi ve EURO 2024’ü kazandı.
Bir önceki sezon Manchester City ve İspanya için 63 kez forma giyen 28 yaşındaki oyuncu eylül ayında ön çapraz bağlarını yırttıktan sonra 2024-25 sezonunun geri kalanını kaçıracak gibi duruyor. Rodri’nin City için 2019’daki ilk maçından bu yana takım onsuz çıktığı maçların %21’ini kaybederken onunla çıktığı maçların yalnızca %11’inden puansız ayrıldı.
22 Haziran 1996 doğumlu Rodri’nin kariyeri Atletico Madrid altyapısında başladı. Başkent temsilcisine 2013 yılına kadar alt yaş kategorilerinde hizmet eden başarılı oyuncu 2013 yazında Villareal altyapısına bedelsiz şekilde transfer oldu. ‘Sarı Denizaltılar’ın U19 ve B takımlarında geçen üç sezonun ardından Rodri, 2016 yazında Villareal’in A takımına dahil edildi.
1,91’lik orta saha oyuncusu kariyerinin ilk Avrupa maçına da o sezon çıktı. Villareal’in o dönem kadrosundaki Badou Ndiaye, Umar Aminu, Adrien Regattin ve Pierre Webo gibi isimlerle öne çıkan Osmanlıspor’u konuk ettiği maça ilk 11’de başladı. Maçı Ankara temsilcisi 2-1 kazandı, İspanyolların tek golünü Rodri attı. Bu gol Rodri’nin kariyerinde profesyonel seviyede kaydettiği ilk gol olarak da kayıtlara geçti.
Osmanlıspor filelerini havalandırdığı dönem henüz 20 yaşında bir ön libero olan Rodri, ilerleyen dönemde başarı basamaklarını hızla tırmandı. Önce Villareal’in vazgeçilmezlerinden biri oldu, devamında ise altyapısından bedavaya çıktığı Atletico Madrid’e 2018 yazında 20 milyon euro bonservis ücreti karşılığında geri döndü.
Atletico’da tek sezon geçiren İspanyol, Diego Simeone’nin vazgeçilmezlerinden biri olarak takımın merkezindeki yerini ilk geldiği günden itibaren almayı başardı. Başkent temsilcisinde geçirdiği sezonda başarılı bir performans sergileyen Rodri, Manchester City’yi çalıştıran Pep Guardiola’nın dikkatini çekti. Pep kariyerinin başında Sergio Busquets’i merkezine oturttuğu Barcelona’da tekrarlanması zor başarılara imza atmıştı. Rodri, Guardiola’nın yeni Busquets’i olacaktı.
Atletico, 20 milyon euro’ya aldığı Rodri’yi bir yılda 70 milyon euro’ya Manchester City’ye sattı. İspanyol ön libero, City’ye katıldığında doldurması gereken büyük bir boşluk vardı; zira Fernandinho bazılarına göre Premier Lig’de oynamış en iyi defansif orta saha oyuncusu olarak görülüyordu.
Rodri zaman içerisinde bu baskının üzerinden gelmeyi bildi hatta ismini Roy Keane, Patrick Vieira ve Claude Makelele gibi Premier Lig efsanelerinin yanına yazdırmayı başardı. Mevkidaşlarına göre rakip yarı sahada daha fazla pas yaparak ve daha az mücadeleye girerek, aynı zamanda kritik anlarda belirleyici goller atarak ön plana çıktı.
Fakat İngiltere süreci Rodri’ye göre pek de problemsiz başlamamıştı. İspanyol futbolcu City’deki ilk sezonunun bir “felaket” olduğunu söyledi. BBC’ye röportaj veren Rodri, “Ön libero sahadaki en çok sorumluluğa sahip adamdır. Takımın çalıştığından, kimsenin tembellik yapmadığından ya da dikkatinin dağılmadığından emin olmalısınız. Takım çalışmadığında bu bir nevi sizin suçunuz olur. Sahada bir koç gibisiniz. Fakat ben bu açıdan bir Pep Guardiola değilim çünkü o bu işleri çok fazla düşünüyor, Bense daha basitim. İlk yılımda bir felakettim. ‘Bana ne anlatıyorsun, sadece futbol oynamama izin ver’ diye bağırmak istiyorum. Ama devamında hocanın benden ne yapmamı istediğini kavradım” dedi.
Guardiola’nın takımına yeni transfer olan çoğu futbolcu gibi Rodri’de asıl katkısını ikinci sezonundan itibaren vermeye başladı. Modern dönem futbolunun dahi teknik adamı tarafından verilen ardı arkası kesilmez direktifleri anlayıp benimsemesi İspanyol ön libero için de ilk sezonda çözülemeyecek kadar karmaşık bir denklem olarak öne çıktı. Ancak devamında hem kendi oyununu geliştirdi hem de İlkay ve De Bruyne’nin katkısını artıracak performanslara imza atmaya başladı.
Rodri 2019-20 sezonunun başından itibaren Avrupa’nın beş büyük liginde en fazla pas yapan, rakip yarı sahada en fazla başarılı pas yapan ve üçüncü bölgeye en fazla isabetli pas ulaştıran oyuncu konumunda. Bu rakamlar bir defansif orta saha oyuncusu için hiç de fena değil. Bunun dışında Rodri, City’nin tarihindeki en önemli gollerden birini attı. Inter karşısında İstanbul’da kazanılan Şampiyonlar Ligi finalinde rakip fileleri sarsarak 2022-23 sezonundaki ‘treble’yi tamamladı.
Rodri ayrıca bir önceki sezon kariyer rekorunu kırdı ve dokuz gole ulaştı. Bunlar arasında Premier Lig maçlarında attığı iki önemli gol ve West Ham’a karşı 3-1 kazanılan şampiyonluk maçı da var. Bunca başarılar sonrası Rodri’nin Fernandinho sonrası maviler için bir ekleme olduğu açık. Yaya Toure de modern Manchester City tarihinde önemli bir figür ama İspanyol oyuncu onun da üzerinde.
Öte yandan Rodri milli takımının da yıldızı. İspanya’nın EURO 2024’te şampiyonluğa ulaşmasına yardımcı olarak öne çıktı ve turnuvanın en iyi oyuncusu seçildi. Bu ödülü kazanırken finalde İngilteye’yi yendikleri maçın devre arasında sakatlığı sebebiyle kenara gelmek zorunda kaldığını da hatırlatalım. Kupanın kazanıldığı final maçının ikinci devresinde sahada yoktu fakat ödül yine de ona gitti. İşte Rodri, İspanya’yla öyle bir Avrupa Şampiyonası geçirmişti.
Manchester City, Mayıs ayında çıktığı FA Cup finalinde ezeli rakibi Manchester United’a kaybetti. Bu yenilgi, Rodri’nin kulübü adına çıktığı son 75 maçtaki tek mağlubiyeti olarak öne çıktı. Başarılı oyuncu dört kupa kazandığı 2023-24 sezonunu yalnızca bir mağlubiyetle tamamladı ve bu ‘winner’ kimlik ona Altın Top ödülünü kazandırdı.
Rodri halihazırda üst üste çıktığı 52 lig maçında hiç yenilmedi. Bu seri onu 2019’daki transferinden bu yana Avrupa’nın beş büyük liginde herhangi bir oyuncunun erişemediği bir unvanın da sahibi yapıyor. Bu istatistik City’nin geçen sezon üç lig maçı kaybettiği ve Rodri’nin neredeyse hiçbir maçı kaçırmadığı düşünülünce daha da dikkat çekici hale geliyor.
Rodri geçen sezon Manchester City tarafından Premier Lig’de kaybedilen üç maçta da cezası nedeniyle kadroda yoktu. Öte yandan takımı onsuz sadece bir maç kazanabildi, o da ligin zayıf ekibi Luton Town’a karşı geldi. Varlığıyla Manchester City’nin kazanıp kaybetmesine bu kadar doğrudan etki eden bir oyuncu olunca Pep Guardiola da doğal olarak Rodri’yi pek fazla dinlendirmeyi tercih etmedi. İspanyol ön libero bir önceki sezon kulübü ve milli takımı adına tamı tamına 63 maçta boy gösterdi.
Rodri’nin City’ye katıldığı günden beri takımın performansı onun sahada olduğu maçlarda çok daha etkili oldu. Son dört sezonda Premier Lig’i kazanan ve araya bir de Şampiyonlar Ligi zaferi sıkıştıran bu denli dominant bir takımda Rodri’nin sahadaki varlığının galibiyete bu kadar net bir şekilde etki etmesi kendisini bu sporun en etkili oyuncusu olarak öne çıkarıyor ve Altın Top ödülünün de hak edilmiş bir unvan olarak kazanıldığını kanıtlıyor. İspanya’da da durum farklı değil. Matadorlar, Rodri’nin sahada olduğu bir maçı son olarak Mart 2023’te kaybetti.
Altın Top ödülüne yakın çağda Messi ve Ronaldo’nun ağırlığını koyduğunu söylemek gerek ancak bu iki yaşayan efsaneden önce de bu unvan genelde hücum oyuncularına giderdi. Öyle ki Rodri’den önce Altın Top kazanan son ön libero Almanların çok yönlülüğüyle bilinen yıldızı Lothar Matthaus’tu. 2006’da ise İtalya’nın Dünya Kupası kazanan kadrosuna kaptanlık eden Fabio Cannavaro stoper haliyle bu ödüle layık görülmüştü. Rodri ayrıca 2008 ve 2012 arasına damga vuran İspanyol jenerasyonundan kimsenin yapamadığını da yaptı. Iniesta’nın, Xavi’nin, Torres’in ya da David Silva’nın başaramadığını gerçeğe dönüştürüp 1960’da Luis Suarez’den sonra Altın Top ödülü kazanan ilk İspanyol oyuncu oldu. Rodri ayrıca City tarihinde bu ödülü kazanan da ilk isim.
Belki oyunu gösterişli değil ama çok belirleyici. Belki ayaklarıyla yaptıkları çok fazla göze hoş gelmiyor fakat beyninden geçenleri düşlemek ayrı bir keyifli. Rodri kuşkusuz pozisyonunda dünyanın en iyi futbolcusu ve son yıllarda istatistiklerin de açıkça anlattığı şekilde bu sporun en ‘winner’ ismi. 2016’da El Madrigal’e takımının başında çıkıp üç puanı elde eden Mustafa Reşit Akçay belki takımına gol atan bu genç İspanyol’un geleceği noktayı tahmin bile edemezdi ama dönüp sekiz sene önce kazandığı zafere baktığında başardığının ne denli büyük olduğunu belki o da daha iyi anlıyordur.