Kazanmak önemli. Hele de bu dönemde. Ama artık iyi oynama zamanı da başlıyor. Bunun için Beşiktaş’ın hızlanması şart. Tempo olmadan skor gelmiyor. Maçın moral kaynağı Chamberlein, endişesi Aboubakar, hayal kırıklığı topyekün Kayserispor.

On beş dakikalık bir hareketlenme yetti Beşiktaş’a galibiyet için. 53-68 arası hızlı bir abluka kurdular. Sadece gol atmadılar, başka pozisyonlar da geldi. Ama bir de ilk yarı var. Maçın son bölümü var, çok kısır bir futbol oynamasına rağmen Kayserispor’un pozisyonları var.

Neydi o ilk yarı hakikaten. Herhalde Eylül’e göre çok sıcak bir hava vardı diye böyle oldu. Ya da gündüz maçı mahmurluğu yüzünden. Gedson da eksik tabii. Yoksa 15’te Ghezzal’ın vuruşunda sahanın en etkisizlerinden Aboubakar bu kadar sitemkar olur muydu? Ya da Ghezzal bu kadar ağır kalır mıydı? Cenk bu kadar takatsiz ve dolayısıyla etkisiz görünür müydü? Oysa istatistikler öyle demiyor. Gol beklentisi fena değil. Kaleye atılan 10 şut var. Topa hakim olma tamam, pas tamam.

Beşiktaş belli bölümlerinde zorlandığı maçta kazandı.

Olmayan ne peki? Tempo. Hiç akmadı maç, hiç. İlk yarıda epi topu 7 faul olmuş, ilk yarı sadece 2 dakika uzamış. Zannedersiniz top bir onda bir bunda. Öyle değil. Daha doğrusu öyle ama tehlikeli değil. Ama akıl almaz bir temposuzluk var ortada. Beşiktaş’ın golü gerçekten kaçırdığını düşünebileceği tek an uzatmada Cenk’in kornerden gelen kafası. Rakip defansı hiç zorlayamayan bir oyun bu.

Böyle bir ilk yarının üzerine hiçbir oyuncu değişikliği yapmadan çıkmak. Üzerine de daha devrenin başında gol yemek. Olabilecek en kötü senaryo. Oysa tersi oldu. Uyandı Siyah-Beyazlılar. Yenilen gol biraz olsun kendine getirdi onları.  55’te gol gelmeden önceki dakikalar maçın en iyi anarıydı. İlk defa vitesi artırdı Beşiktaş. O kadarı da yetti. Goller art arda geldi.  Geleceğini belli edecek şekilde. Hatta bağıra çağıra. Sağlı sollu ortalar, presle top kapmalar, çalışkan kanatlar… Bir anda profil değişti.

Sonra öyle devam etmedi ama. İlk yarıdan iyiydi belki, yine de o kadar da iyi değildi ev sahibi. Kayserispor’un kontra planlarını işletmediler en azından. Buna rağmen çok pozisyon da bulamadılar. Potansiyel olarak neler yapabileceklerini görmüş olduk. Yine de kinetik bölüm çok kısa şu anda. Daha gidecek yol var. Eric Bailly hariç yeni transferler (ve yeni transfer gibi duran Ghezzal) henüz maç temposuna çıkamıyor. Hiç değilse Oxlade Chamberlain’in yapabilme ihtimallerini gördük. Bu lige etki edeceği kesin. Bence en önemli kaygı noktası gole rağmen Aboubakar. Geçen sezon sonunda ve bu sezon başında akıl almaz bir seviyeye yürüyordu. Şimdi gene yürüyor, ama yavaş yavaş.

Teknik direktöre gelince. Değişmiyor ve değiştirmiyor Şenol Güneş. Bunu da bir değer olarak sunuyor önümüze. Haklı belki de. Bugüne dek hep öyle yaptı, istediğini de aldı. Ama bu sefer işi zor gibi. Çünkü takım hep aynı gidiş yolundan aynı sonuca ulaşmaya çalışıyor. Oysa futbol sadece matematikle işlemiyor. Fizik de önemli. Ve asıl olarak kimya önemli. Ve hepsinden önemlisi bu sezon ligin belli bir hızı var. O hıza çıkamayanlar çok zorlanıyor.

Kartal ikinci yarıda kanatlandı