Önce özetler. Hazır Dünya Satranç Olimpiyatı var, ona göndermeli olsun. Üç fazda oynandı maç. Önce İspanyol açılışı yaptı Trabzonspor. Şahı bir an önce düşürmek istedi. 10 kişi kaldıklarında hamle üstünlüğü rakibe geçti. Vezir gambiti denedi Beşiktaş. Kanatları ve Rafa Silva’yı devreye soktu. İkinci yarı Bordo-Mavililer bekleme hamlesine geçti. Fischer saatini devreye sokamayan Beşiktaş beraberliğe razı oldu.
Şimdi de haberler. Malum, ligin ‘ötekileri’ konusunda hem bilgimiz az hem beklentimiz. Transfer bile yapamadı bazıları. Şimdiden teknik direktör gönderen bile var. O yüzden ‘onlarla’ oynanan maçlarda ayırt edemiyoruz şampiyonluk adaylarını. Bize böyle maçlar lazım. Temposu, mücadelesi, mahareti yüksek kalibrede olan cinsten. Yeni hocasıyla umut dolu Trabzonspor’la deplasmanda oynamak belki de bu hafta en son isteyeceğiniz şeydi. Sezona böyle istim üstünde başlamış bir Beşiktaş’ı da kimse konuk etmek istemezdi. O yüzden umutlandırdılar bizi. Futbol adına güzel bir akşam beklentisi kabardı.
Gerçekten de Beşiktaş ilk defa kantara çıktı dün. Zor bir deplasmanda, sağlam bir takıma karşı bu sezon ilk defa oynuyorlardı. Rakip 10 kişi kaldığında bile hissedildi bu. Ama 11’e 11 oynansaydı böyle usta ve mahir gözükürler miydi? İşte onu anlamak için belki de bir sonraki zor maçı beklemek gerek.
Trabzonspor da ilk defa futbol oynadığını hissetti dün. Sezonun ilk lig golünü attılar, ilk lig golünü yediler. Ciğerleri açılmıştır biraz. Spazm çözülmüştür. Gerçi eksik oynamak çok yordu onları. İlk 13 dakikada fırtına gibiydiler, sonrası mutedil ve yer yer kaba dalgaya döndü. Bu da gayet doğal tabii. Asıl Şenol Güneş Trabzon’unu izlemek için biraz beklemek şart.
İlk yarı iki devreden oluştu sanki. Kırmızı karta kadar Trabzonspor dikte etti oyunu. Önde bastılar. Sürekli ısırdılar. Topa ve oyuna yön verdiler. Beşiktaş bu kuşatmanın şokunu rakip 10 kişi kaldığında hemen atlatamadı. Tutukluk bir 15 dakika falan geçmedi. Aslında tam tamına 17 dakika. 30’daki su molası yeni bir aşamaya taşıdı bizi. Bu su arasını adeta basketbol molası gibi kullanan van Bronckhorst bir anda vidaları sıkıştırdı, planı yeniden çizdi ve Beşiktaş akmaya başladı. O yüzden beraberlik golü bağıra çağıra geldi.
İşte tüm bu başarılı Beşiktaş ataklarının arkasında yine Rafa Silva vardı. Gerçekten de şu ana dek sezonun en iyi transferi o. İki koldan Svensson ve Masuaku bindirmeleri de gelince golle iki kez burun buruna geldi Portekizli. Baktı kendisi atamıyor, Gedson’a asistin asistini yapıp gene takımı adına sahanın en iyisi oldu.
Şenol Güneş de az kurt değil. Kendi derbisi sayılan bu maçta öyle bir ikinci yarı planı yapmış ki, Beşiktaş kaldığı yerden başlayamadı bir türlü. Sanki 17-30 arasında gibiydiler. Topa hakimdiler, ama oyuna hükmedemediler. Sadece bu da değil. Uğurcan sanki yeniden o en iyi zamanlarındaki gibi. Rakibi Mert Günok’un Euro 2024 performansını adeta egale etti. Puan kazandıran kurtarışlardı bunlar. Maçın yıldızıydı.
Malum berabere bitti maç. Kim sevindi buna peki? Maçın ilk 15 dakikasını seyrettiyseniz Beşiktaş. İlk yarının son 15 dakikasını seyrettiyseniz Trabzonspor. Peki ya ikinci yarıya odaklandıysanız? O zaman müstahaklar. Biri müthiş mücadele etti, diğeri de kilidi açmak için epey uğraştı. Sonuçta Trabzonspor deplasmanından bir puanla dönmek eski lig zamanlarında başarıdır. Ama 10 kişi kalmış rakibi de yenip gelmek ister insan. Hele de böyle bir ligde. Öyle değil mi?