Sporcu vergilendirilmesinde 'yeni normale alışma süreci’ uzun sürüyor. Süreci kısaltmak içinkulüplerin özellikle yabancı sporculara gereken bilgiyi vermeleri sadece sporcu açısından değil, vergi kaybının önüne geçilmesi açısından da önemli.

Ülkemizde neredeyse 30 yıl boyunca sporcular vergiye ilişkin herhangi bir yükümlülük yerine getirmedi ve vergi yüküne de spor kulüpleri katlandı. 2019 senesinde yapılan köklü sayılabilecek değişiklik ile bu sistemden vazgeçildi. Fakat, sporcuların bu “yeni normale” henüz alışamadıkları görülüyor.

Şüphesiz ki, sporcuların kanunlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeleri için ek bir çaba ya da tolerans gösterilmesine gerek yok. Bununla birlikte, “yeni normale” neden alışılamadığının anlaşılması, ileride yaşanabilecek sorunların önüne geçilmesi ve vergi kaybına uğranılmaması adına önem taşıyor. Çaykur Rizespor ile Yala Bolasie arasında yaşanmış olan uyuşmazlığın irdelenmesi de bu nedenle faydalı. Anlaşılan o ki, bazı sporcular, kulüpleri ile “net miktar” üzerinden anlaştıklarını düşünmeleri nedeniyle herhangi bir vergi ödemeleri gerektiğini dahi bilmezken, kulüplerin “net miktar” anlayışı son derece farklı olabiliyor…

Özetle, Yala Bolasie, avukatlarının da desteğini alarak, Çaykur Rizespor ile Ağustos 2021’de bir profesyonel futbolcu sözleşmesi imzalıyor. Sözleşmede Rizespor tarafından Bolasie’ye yapılacak tüm farklı ödemeler ve bunların miktarları açık bir şekilde belirtiliyor ve her bir miktar için “net” ödeme yapılacağının da altı çiziliyor. 2021-2022 sezonunun sonunda, Bolasie, Türkiye’de belirli bir miktarın üzerinde gelir elde eden sporcuların yıllık gelir vergisi beyannamelerini vermek ile yükümlü olduklarından haberdar oluyor ve yerel bir vergi uzmanı ile iletişime geçerek destek istiyor. Yapılan işlemler sonucunda, Bolasie’nin ödemesi gereken ek gelir vergisi miktarı ve vergi cezası belirlenerek idare tarafından kendisine bildiriliyor.

CAS tarafından verilen karar ise daha da ilginç

Bu aşamada, Bolasie’nin avukatları tam da bekleneni yapıyor ve bu miktarın Rizespor tarafından ödenmesini talep ediyor. İşin ilginç yanı bundan sonra başlıyor. Rizespor sözleşmede bulunan “net” teriminden anlaşılması gerekenin, kulübün yapmakla yükümlü olduğu vergi kesintisi olduğunu, belirli bir gelirin üzerinde kazanç elde eden sporcuların ödemesi gereken ek gelir vergisinin bu kapsama dahil edilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Yani, 2019 senesinde getirilmiş olan “ikinci aşamanın”, “net ödeme” kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceğini belirterek, adeta ödenmesi gereken gelir vergisini iki kategoriye ayırıyor.

Olaya ilişkin CAS tarafından verilen karar ise daha da ilginç… Mahkeme, özetle, spor kulübünün diğer futbolcularla imzaladığı sözleşmelerde de benzer hükümler bulunduğu ve bu nedenle de Bolasie’nin “net” terimi ile belirtmek istediğinin ne olduğunu bildiğini, fakat bu konuda sporcu ile sözleşme öncesinde etraflıca konuşmamayı tercih ettiğini, bunun da taraflar arasında “net” terimine ilişkin ortak bir anlayışın oluşmadığı şeklinde yorumlanması gerektiğini belirtiyor. Mahkeme, ayrıca, Bolasie’nin Türk gelir vergisi sistemini bilmiyor olmasının kendisine bir avantaj sağlamaması gerektiğini belirterek, sporcunun, her ne kadar başka ülkelerde mesleklerini icra etmekte olsalar ve Türkiye’de herhangi bir baroya kayıtlı olmasalar da, avukatları tarafından temsil edildiğinin de altını çiziyor.

CAS tarafından verilen karar son derece ilginç… “Net” ödeme yapılacağı açıkça belirtilmiş bir sözleşmede, gelir vergisinin bir kısmının kulüp tarafından bir kısmının ise sporcu tarafından ödenmesi gerektiği sonucuna varılıyor. Hal böyle olunca, yapılan sözleşme kapsamında, herhangi bir ülkede gelir vergisi ödemesi son derece zor olan sporcu, Türk vergi sistemindeki düzenlemenin kulüp lehine yorumlanması sonucu, Türkiye’de ek bir vergi ödemesi ve vergi cezası ile karşılaşabiliyor. Mevzuata uymak için büyük bir çaba gösterdiği belli olan Bolasie ise, tartışmasız ki, bu şekilde bir vergi yüküyle karşılaşan bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda sporcudan birisi oluyor…

Kafası karışabilecek sporculara önemli uyarı

Sporcular ve spor kulüpleri arasında yapılan sözleşmelerin vergi idaresi üzerinden herhangi bir etkisi olmadığı tartışmasız. Talep edilen ek vergi ödemeleri ve hesaplanan vergi cezaları mevzuata uygun. Fakat, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar sonucu ücret gelirini beyan dışı bırakan 400 sporcu ile beyanname vermesine rağmen ücret geliri bildirmeyen 100 sporcunun bir bölümünün, Bolasie ile benzer bir yanlış anlaşılmadan mustarip olması da kuvvetle muhtemel. Sporcu vergilendirilmesine ilişkin sorunların çözümü, en azından belirli bir ölçüde, sporcu ve spor kulüpleri arasındaki ilişkinin şeffaflaşmasından da geçiyor. Bu noktada, spor kulüplerinin özellikle yabancı sporculara gereken bilgilendirmeyi yapmaları sadece sporcu açısından değil, vergi kaybının önüne geçilmesi açısından da son derece önemli.

Bu yazı dizisinin sonunda kafası karışabilecek sporculara en önemli uyarı ise şu: Türk kulüpleriyle imzaladığınız sözleşmelerde kullanılan “net” terimi, her zaman kullandığınız “net” terimi ile aynı olmayabilir!