Platformlar sundukları hizmet karşılığında devamlı olarak veri topluyor, hatta bu veri toplama platform kullanılmadığı zaman bile devam edebiliyor. Bu da aslında KDV’ye tâbi bir işlem ile karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor.

Uzunca bir zamandır toplumun algısı, sosyal medyanın internete erişimi olan herkesin herhangi bir tutar ödemeden kendilerini ifade edebileceği, farklı kişilerin görüşlerini öğrenebileceği ve hatta belki bir iş kurup büyütebileceği ideal bir ortam olduğu yönünde. Sosyal medyaya erişim herhangi bir nedenden kısıtlandığında, kişilerin ekonomik özgürlüklerinin ve ifade özgürlüklerinin elinden alındığını, adeta nefes alamadıklarını belirtmeleri de bu yüzden. Toplumun gözünde sosyal medya neredeyse bir devlet hizmeti desek hatalı olmaz. Hatta, devletin sıkı kontrolünden nispeten uzak olduğu için devlet hizmetinin de bir üst kademesi. Sosyal medya bir nevi özgürlük. Üstelik, Facebook’un uzunca bir dönem kullandığı sloganında belirttiği gibi “ücretsiz ve her zaman öyle kalacak”.

Ancak bu devir Katma Değer Vergisi (KDV) yüzünden kapanacak olabilir. Dünya nüfusunun neredeyse tamamının her gün satın aldığı hemen hemen her mal ve hizmet üzerinden ödediği, devletlerin “altın yumurtlayan kazı”, Fransa doğumlu KDV; sosyal medya şirketlerinin asıl amacını sadece görmekle kalmıyor aynı zamanda vergiye tâbi tutabiliyor. Sosyal medya şirketleri kullanıcılarından para almasa da, platformlarını kullandırma karşılığında büyük ölçüde ve devamlı şekilde veri topluyorlar. Altın, petrol hatta rüzgar enerjisi ile karşılaştırılan bu veriler, şirketlerin temel kazanç kaynağını oluşturmalarının yanı sıra yapay zekalarını da eğitmek için kullanılıyor. İşte KDV tam burada devreye giriyor: platform kullanımı karşılığında veri toplanması demek bir trampanın varlığı demektir ve bu dijital trampa KDV’ye tâbi bir hizmettir.

Doğrudan bir ücret talep edilmeyen mal veya hizmetlerin sağlanması KDV’ye tâbi tutulmaz. Örneğin, yoldan geçenlerin bir sokak müzisyenine verdikleri para KDV kapsamına girmez. Zira, müzisyen doğrudan bir ücret talep etmez ve bazı günler hiçbir ödeme alamayabilir. Bir konsere bilet alındığında durum değişir. Konser bileti bir ödeme karşılığında bir müzik dinletisine katılabileceğimiz anlamına gelir ve üzerinden KDV alınır. Bilet almak için para ödemek yerine yüzüğümüzü versek ya da konserde kısa bir şarkı söylemeyi kabul etsek de durum değişmez. KDV trampaları da kapsar.

Sosyal medya platformları ile kullanıcılar arasında doğrudan bir alış-veriş ilişkisi kurulmadığı sürece, KDV tahsil edilemez. Platformların para almamaları ve görünürde gerçekten ücretsiz olmaları, tıpkı devlet tarafından vatandaşlara sağlanan bir hizmet gibi, tek taraflı bir görünüm yaratıyor. Oysa ki, durum son derece farklı. Platformlar sundukları hizmet karşılığında devamlı olarak veri topluyor, hatta bu veri toplama platform kullanılmadığı zaman bile devam edebiliyor. Bu da aslında KDV’ye tâbi bir işlem ile karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor.

Sosyal medya platformlarının kullanıcılara sunduğu hizmetin KDV’ye tâbi bir işlem olduğu bir süredir tartışılıyor, fakat somut olarak herhangi bir uygulama yapılmıyordu. Beklenen uygulama İtalya’dan geldi. Yaklaşık 1.5 senedir devam eden soruşturmanın neticesinde İtalyan yetkili mercileri Meta’nın dijital trampa sebebiyle 887.6 milyon Euro KDV ödemesi gerektiğine karar verdi. Konuya ilişkin uzun bir mahkeme sürecinin bizi beklediği aşikar olsa da, verilen karar son derece önemli.

Kullanıcılara sundukları hizmetler üzerinden görece ciddi sayılabilecek bir KDV yüküyle karşılaşan sosyal medya şirketleri bu miktarı tüketiciye yansıtır mı? İş modelleri mümkün olduğunca fazla veri toplayabilmek olduğu için, kullanıcıları kaçırmamak adına yansıtmayabilirler. Fakat, ülkelerin uygulamalarına bir tepki olarak ya da ekonomik sebeplerle yansıtmaya karar vermeleri de olası. Bu da şu anda hiç para ödenmeden erişilen platformların paralı hale gelebileceği anlamına geliyor.

Sosyal medya paralı hale gelir mi gelmez mi hep birlikte göreceğiz. İhtimal düşük gibi görünüyor fakat kesinlikle yok denilemez. Ücretsiz sosyal medya devrinin KDV’den kaynaklanacak olmasının anlamı ise daha derin olur. Senelerdir dijital hizmetleri vergilendirme yönünde en büyük çabayı harcayan ülkelerden biri olan ve bu nedenle dönem dönem ABD ile sorunlar yaşayan Fransa, kenditopraklarında doğan bir vergiyle kısmen de olsa bu amacına ulaşabilir.

İstanbul’daki 1600 işletmeye KDV ve IBAN denetimi

Türkiye’de nüfus 85 milyon, sosyal medya hesabı sayısı 303 milyon!