Homo hominis lupus

Bencilliğin vücûd bulmuş halidir gözlerimin içine bakman.

Göz bebeklerime çekilen mil gibisin,

Görüp göreceğim oysa içinin olmayışıymış.

Uzanıp önce elimi çektin, çekilip sonra elimi ittin.

Bir doğası yoktu aşkın yüzüme üflenen soluğunun,

Bilmediğim bir ruhunun da olmadığıydı.

Geniş bir kasnakta sıkı örülmüş bir nazdın sen,

Sıkılmış yumruklarımın arasından kayıp azaldın.

Gelmedin, gelmiş gibi yapıp gülüp geçtin,

Nasılsa gidecektim gülümseyişiyle.

İki azı dişimin arasına sıkışıp kalmış artığı hayatın.

Anımsa nasıl da neşeyle başlamıştı her şey,

Senin sahte anlatımlarından ödünç alınmış bir hüzündüm sanki,

Benim toz içindeki umudumun tavan arası küfüydün belki.

Nemli gözlerim duygusuz dudaklarında parçalanmışken,

Upuzun bir duş olup aktın bedenimden,

Arta kalan senden o nahoş tat oldu zihnimde, ve

Neden üzüldüğümü bilmeden geçip gitti aramızdaki şey.

Geçen yüzyılda doğan ben, bu yüzyılda öleceğim muhtemel,

Umudum unutulup gitmek cehennemin bir köşesinde.

Ruhum hayattan alacaklı oysa,

Baş edemiyor benimle

Solus ipse!