Merkez Bankası geçen hafta politika faizini 250 baz puan (Türkçesi 2.5 puan) artırarak yüzde 45’e çıkardı. Merkez Bankası’na sorulacak olursa para politikası yeterince sıkı. Neye göre “sıkı”? Enflasyon beklentilerine göre. Merkez Bankası’nın kendi anketinde (Piyasa Katılımcıları Anketi) bir yıl sonrasına dair enflasyon beklentisi yüzde 40’ın altına geriledi. 2024 sonu enflasyon beklentisi ise yüzde 42. Yani Merkez Bankası’nın politika faizi, enflasyon beklentilerine göre sıkı.
Merkez Bankası’nı Piyasa Katılımcıları Anketi’ne kimlerin katıldığını, halkın enflasyon beklentisinin gerçekten bu olup olmadığını sormayacağım ve “Ciddi bir kamuoyu araştırma kuruluşuna enflasyon beklentilerine dair araştırma yaptırmaya var mısınız?” demeyeceğim.
‘Anlayamadığım bir nokta var, izninizle onu soracağım’
Prof. Dr. Fatih Özatay’ın ne zamandır dikkat çektiği, Merkez Bankası’nın bankalara parayı politika faizini belirleyen haftalık repodan değil, esas olarak Swap (Para takası) yoluyla verdiği ve onun faizinin daha düşük olduğu meselesine de değinmeyeceğim. (Meraklıları Özatay’ın teknik ama çok önemli yazısını şurada okuyabilir: https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/fiili-politika-faizi-karmasasi/726518)
Ama anlayamadığım bir nokta var, izninizle onu soracağım: Politika faizi artarken nasıl oluyor da mevduat faizi düşüyor?
Kimsenin bir yıl sonrasını düşünmediği, herkesin kısa vadeli yaşadığı, bankadaki mevduatın büyük kısmının üç aya kadar vadede durduğu, altı aydan sonra vadeye neredeyse kimsenin tasarrufunu koymadığı bir ülkede paranın fiyatını kısa vadeli mevduat faizi belirler. Merkez Bankası’nın kendi verilerine göre bankalarca açılan ortalama mevduat faizi bu yılın başından beri düşüyor. Banka’nın güncel verilerine göre üç aya kadar vade için ortalama faiz son olarak yüzde 50’nin de altına inerek yüzde 49.98’e geriledi.
Ama Merkez Bankası’nın “ortalama faiz” dediği veri kur korumalı mevduat müşterilerine standart TL mevduata geçsinler diye önerilen özel ve güzel faizi de içeriyor. Gerçekte piyasadaki faiz çok daha düşük. Geçen haftanın sonunda 32 gün “kırık vade” için bir büyük özel banka yüzde 42, bir kamu bankası yüzde 43, diğeri yüzde 41 faiz öneriyordu. Hem de yüksek denebilecek tutarlar için.
Evet, internette araştırma yapınca bazı bankaların yeni hesap açacak müşterilere bir-iki puan daha yüksek faiz önerdiği görülüyor, ama bu oranlar bir seferliğine…
TÜİK’in resmi verisine göre enflasyon (Resmi enflasyon) şu anda yüzde 65. Ve önümüzdeki aylarda düşmeyecek, daha da yükselecek. Merkez Bankası’nın kendisi enflasyonun mayıs ayında yüzde 70’in üzerine çıkarak zirve yapacağını öngörmüştü. Ama bu biraz eski bir tahmin, bu yılın başında “yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara” (Yani devletin belirlediği fiyatlara) arka arkaya yapılan zamlar nedeniyle enflasyon önümüzdeki aylarda beklentilerden de fazla artacak. Sırf bu ay enflasyonun çift haneye yaklaşmasını bekleyen gözlemciler var.
Enflasyon yükseliyor ama mevduat faizi düşüyor, bunda bir çelişki yok mu? Öyle ya, insanlar aptal değil, neden çalışıp didinerek tasarruf ettikleri parayı enflasyon oranın altındaki faize koysunlar ki? Nitekim koymuyorlar. Döviz mevduatlarında yeniden artış, TL mevduatta düşüş başladı.
‘Bu ne yaman çelişki böyle?’
Yanlış mı hatırlıyorum, Mehmet Şimşek’in kendisi TL’nin bu yıl reel olarak değer kazanacağını, bunun da dezenflasyona (Enflasyonla mücadeleye) katkı yapacağını söylememiş miydi? Enflasyon artarken mevduat faizinin düştüğü bir ülkede ulusal para nasıl değer kazanacak? Bu ne yaman çelişki böyle?
Bu durumu görüp önlem alması gereken kurum Merkez Bankası. Ama o da oralı değilmiş gibi davranıyor. Para politikası uzmanları Merkez Bankası’nın mevduat faizindeki düşüşe müdahale etmemesini teknik gerekçelerle açıklamaya çalışıyor (“Merkez Bankası döviz rezervine ihtiyacı olduğu için bankalardan dolar alıp mecburen TL veriyor, bu da piyasada ‘likidite’ fazlalılığına yol açıyor” vs vs.)
Acaba sebep gerçekten teknik mi? Yoksa Ankara’yı iyi tanıyan bir kaynağımın söylediği gibi yerel seçimler öncesinde Merkez Bankası “iktidara mı oynuyor”?