Jodie, fotoğraflarının ve kişisel bilgilerinin arkadaşlık sitelerindeki bazı sahte profillerde yer aldığını, “seks işçisi” reklamlarında fotoğraflarının kullanıldığını öğrendiğinde; okulda yakın arkadaş olduğu o genç adama danışmış, derdini ona açmıştı. Sonra öğrendi ki iş çeşitli forumlarda porno videolarının yayınlanmasına kadar gitmişti ve bütün bunları yapan, yaptıran, o çok güvendiği “en iyi arkadaşı”ydı.
Cara, 90 yaşındaki büyükannesinin doğum gününde, geniş aile fertleriyle birlikteydi. Telefonuna tanımadığı bir kişinin mesajı düştü: “Bu videodaki sen misin?” Sosyal medyada pek çok videosu dolaşıyordu. Çünkü o 27 yaşında genç bir milletvekili adayıydı. “Hangi videodan bahsediyorsun,” dedi ve gönderilen videoyu gördüğünde başından aşağıya kaynar sular boşandı. “Ona çok benzeyen bir kadının” porno videosuydu bu…
Henüz 15 yaşındaydı. Okul değiştirmiş, yeni okuluna başlayalı birkaç ay olmuştu. Bir gün, nedeni belirsiz bir şekilde, okulundaki bir grup erkek öğrencinin hedefi oldu. Yüzü, bir porno “yıldızının” vücuduna monte edilerek oluşturulan “deepfake” bir videosu internette dolaşmaya başlamıştı. Genç kız öyle bir şok geçirdi ki, uzun süre okula gitmeyi reddetti.
Netflix dizi konuları değil, gerçek hayat hikayeleri
Dünyanın dört köşesinde (muhtemelen bizde de), pornografik görüntülere büyük çoğunlukla kadınların yüzlerinin monte edildiği, yapay zeka yardımıyla üretilen sahte görüntülerin internet ortamında paylaşıldığı yukarıdakilere benzer pek çok örnek var. Kurbanlar utançlarından öne çıkamıyor. Haklarını arayamıyor. Polis, “bu eylem suç kapsamında değil” diyor.
“Deepfake”, yapay zekanın geliştirilmesi sürecinde kullanılan “deep learning” (derin öğrenme) deyimi ile “fake” (sahte) sözcüklerinin birleştirilmesinden türemiş bir isim. (Türkçede zaman zaman “derin sahte” veya “derin kurgu” gibi tabirler kullanılsa da “internet” gibi “deepfake” de çoğunlukla çevrilmeden kullanılıyor. KVKK-Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun tercihi de bu yönde.)
Bu terim, kişinin sesinin yapay zeka yardımıyla taklit edilerek, ona söylemediği şeyleri söyleten ses kayıtları için olduğu gibi; kişinin yüz görüntüsünün başka bir kişinin vücuduna monte edilerek, yapmadığı şeyleri yapmış gibi gösteren video görüntüleri için de kullanılıyor. Tabii bu videoları üretmek için de yapay zekanın yardımı gerekiyor.
Bir internet güvenlik şirketinin araştırmasına göre, 2023 yılında internette bulunan deepfake videoların toplam sayısı 2019 yılına göre %550 artarak 95.820’ye ulaşmış. Bu artış hızı sabit kabul edilirse bugün bu videoların sayısının 300 bine yaklaştığı hesaplanabilir. Tüm “deepfake” videoların %98’i porno içerikli. Pornografik videoların %99’u kadınları hedef alıyor. Bunların içinde ünlüler büyük çoğunlukta ama tanınmamış kadınlar da kurban konumunda.
Sadece bir adet net yüz görüntüsü kullanarak herhangi bir kişinin 60 saniyelik sahte porno videosunu oluşturmak 25 dakikadan az sürüyor ve maliyeti sıfır. Araştırmaya katılan Amerikan erkeklerinin yüzde 48’i böyle bir videoyu izlemiş. Bunların %74’ü bu videoları seyrederken herhangi bir suçluluk hissetmemiş.
Küresel planda, erkek zihniyetli siyasetçiler, önlem almakta çok yavaş kalıyor. Gelişmelerin hızı karşısında bu yavaşlık ancak “atalet” olarak tanımlanabilir. Ama İngiltere’de bir avuç kadın, ısrarlı bir mücadeleyle, konuyu parlamentonun gündemine getirdikten yaklaşık bir yıl sonra (İngiltere için muazzam bir hız demek bu) yasa değişikliği yaptırmayı başararak, bu tarz görüntülerin üretilmesini ve yayılmasını suç kapsamına soktu.
Jodie’nin mücadeleye karar vermesi bunda büyük rol oynadı.
Jodie’nin yaşadığı büyük ihanet ve iki yıl süren şoku
Halen finans sektöründe çalışan Jodie’nin (asıl ismi bu değil), sahte görüntülerinin internette dolaşması hafiften başlayıp, git gide ağırlaşarak, sonunda kendi yüzünün monte edildiği porno videolarına kadar varmıştı. Kimliği belirsiz bir kişi Jodie’nin fotoğrafını Reddit ağına göndermiş ve ağdakileri, bu fotoğraftan “deepfake” porno görüntüleri üretmeye davet etmişti. Reddit içinden birileri de davete “icabet” etmişti.
Jodie’nin yaşadığı işkence iki yıl sürdü. Bu süreçte, ilk şoku atlattıktan sonra, Jodie, bunu kimin yaptığının peşine düştü. Jodie’nin öyküsünü haberleştiren The Guardian, bunu nasıl başardığını anlatmıyor ama genç kız sonunda, internetteki sahte görüntüleri en yakın arkadaşının ürettiğini/ürettirdiğini keşfetmişti. Bu kişinin, başka kurbanlarının da olduğunu öğrenmiş, onların kimliklerini tespit etmiş ve polise 60 sayfalık kanıt sunmuştu.
Jodie, iki polis merkezinden yüz geri edildi. Gerekçe: Böyle bir suçun tanımlanmamış olması… “Yasada yeri yok” yani…
Ama “hayır”ı bir cevap olarak kabul etmeyen genç kadın, ısrarla işin peşine düştü, başka yasalarda bulunan maddeler üzerinden polisi ikna etti. (Türkiye’de de durum böyle, “deepfake” ile ilgili bir yasa yok ama TCK’nın çeşitli maddelerine dayalı olarak suç tanımları yapılabileceğini söylüyor hukukçular.)
Sonunda fail (herhalde uygun yöntemlerle sıkıştırıldıktan sonra) suçunu itiraf etti.15 ayrı, “ağır hakaret içeren veya müstehcen veya tehditkar nitelikte mesajlar gönderme” suçlamasını kabul ederek, 20 hafta hapis cezasına çarptırıldı; ancak bu ceza iki yıl süreyle ertelendi. Yani fail, iki yıl belli koşullara uyar, başını tekrar derde sokmaz ve “iyi hal” gösterirse hapse girmeme “cezası” almıştı.
Charlotte Owen, Lordlar Kamarasında mücadeleyi başlattı.
Sahte pornografik videoların “cezasız” kalmasına karşı kampanya
Olay 2022’de cereyan ediyor. Bu teknoloji uzun zamandır ortada. Hatta İngiltere’de bir “İntikam Pornosu Yardım Hattı” var. (İntikam Pornosu: Terk eden kız arkadaşlardan intikam almak için üretilen “deepfake” pornolar.) 2016’da bu hatta yapılan başvurularda şiddetli bir artış olduğu gözlemlenmiş, uzmanlar uyarıda bulunmuş ama dinleyen olmamış. Kimse bununla ilgili bir yasa çıkarmakla ilgilenmemiş.
Jodie, yakın arkadaşını mahkum ettirdikten sonra, büyük bir zafer ve mutluluk duygusu yaşamıştı ama bu duygu çok kısa sürmüştü. Çünkü yaşadığı travmayı atlatmak kolay değildi. Sonraki aylarda “iyileşmeye” odakladı: “Karanlık bir dönemden geçiyordum, intihar etmek istediğimi söylemekten utanmıyorum. Uyuyamıyordum ve uyuduğumda da kâbuslar görüyordum.”
Jodie, sonunda, ona asıl iyi gelecek şeyin, başka kadınların da buna benzer olaylar yaşadığında, “cezasızlık”la karşılaşmamasını sağlayacak yasa değişikliğini hedefleyen bir kampanya başlatmak olduğunu düşündü. Ama kendini hazır hissetmesi iki yıldan fazla sürdü. İlk olarak, Nisan 2024’te BBC Radyo 4’e çıktı ve hikayesini anlattı. Radyo programından bir süre sonra “Heroes” (Kahramanlar) adlı bir WhatsApp grubuna katıldı. Burada kendi gibi kurbanlar ve onlara destek vermek üzere grupta yer alan çeşitli uzmanlar vardı.
Ardından Jodie, Lordlar Kamarasının tarihteki en genç üyesi Charlotte Owen tarafından davet edildi. 30 yaşında, başbakanların görevleri bitince Kraliyete önerdiği listeden (Boris Johnson’ın listesinden) bu göreve atanan Owen, “deepfake” ile mücadelede kararlı bir isimdi.
Lady Owen, Durham Üniversitesi hukuk profesörü Clare McGlynn (Heroes grubu üyesi), Revenge Porn Helpline (İntikam Pornosu Yardım Hattı), Not Your Porn (Senin Pornon Değil), MyImageMyChoice (Benim Görüntüm, Benim Seçimim), End Violence Against Women Coalition (Kadına Karşı Şiddete Son Koalisyonu) ve Jodie gibi mağdurların da aralarında bulunduğu bir uzman ve aktivist grubu oluşturdu. Owen’ın kurduğu WhatsApp grubunda bir araya getirilen sıkı bir ekip, “deepfake” görüntülerin oluşturulmasının veya başkasından talep edilmesinin, yayılmasının suç sayılmasını hedefleyen uzun bir mücadeleye hazırlandılar.
Yasa yapıcıların anlaşılmaz ayak sürümeleri
Başlangıçta beklentiler düşüktü. Ekibin içinde on yılı aşkın bir süredir bu meselenin mücadelesini verenler vardı. Guardian’ın sorularını cevaplayan Prof. McGlynn, “Parlamentoda herhangi bir önlem alınmasına karşı büyük bir direnç var, aciliyet duygusu da ilgi de yok,” diyordu. “2015 yılında, özel cinsel içerikli materyallerin paylaşılmasına karşı ilk yasa çıkarıldığında, ben ve diğerleri, bu yasanın değiştirilmiş görüntüleri de kapsaması gerektiğini söylemiştik, çünkü o zaman kadınların, Photoshop ile değiştirilmiş görüntülerini görmüştük. Hükümetin cevabı, değiştirilmiş görüntülerin yasa kapsamına alınacak kadar zararlı olmadığı yönündeydi.”
2015’deki yasa gülünç bir şekilde çıkmıştı. Rıza olmadan mahrem görüntülerin paylaşılmasının, bunun “acı çektirme niyetiyle” yapıldığı kanıtlanabilirse suç sayılması öngörülmüştü. Eğlenmek, arkadaşları etkilemek veya cinsel tatmin için bunu yapmak suç kapsamına alınmamıştı. Tam bir erkek yaklaşımı.
Hükümetin (muhtemelen dışarıdan gelen baskı ile bir tasarı hazırlamak istemedikleri için) kendi tasarılarını hazırladıklarını söyleyerek, ekibin hazırlıklarını geri çevirmesine rağmen; “kahramanlar,” kâh geri çekilerek, kâh hamle tazeleyerek, bir yıldan biraz daha uzun bir sürede hükümetin hazırladığı tasarıya ek yaptırarak amacına ulaşmıştı.
Haziran ayında Kraliyet onayı alan “Veri (Kullanım ve Erişim) Yasası”, rıza olmadan “deepfake” mahrem görüntülerin oluşturulmasını ve başkalarından “deepfake” görüntü oluşturmalarını talep etmeyi de suç saydı. Hatırlarsanız, Jodie’nin “en iyi arkadaşı” Reddit’e fotoğrafını göndererek, onun bir “Deepfake” pornosunun oluşturulmasını istemişti. Uzun süre sözlerine önem verilmeyen mağdurların tecrübeleri işe yaramıştı. Şimdi bu eylemlerin altı aya kadar hapis cezası ve sınırsız para cezası ile cezalandırılması söz konusu.
Ancak ne yazık ki mesele burada kapanmış değil. Birincisi, hızlı ve sürekli değişen bir alandan söz ediyoruz. Hükümetlerin dinamik bir güncelleme anlayışına sahip olması gerekiyor. İkincisi, Haziran 2025’te yürürlüğe giren yasadan sonra, uygulama seviyesinde yaşanan bir değişiklik henüz yok. Zaten, bu yüzden olsa gerek, Aralık ayı başından beri, her biri iki-üç yıllık hikayeler, mağdurların ağzından yeniden gazetelerde boy göstermeye başladı. Aktivistler hükümetin bu suçları önlemekte, cezalandırmakta gerçekten kararlı olduğunu görmek istiyor.
İşçi Partisi milletvekili Cara Hunter
Kadın politikacıları hedef alan “deepfake” vieolar
Kuzey İrlanda Sosyal Demokrat ve İşçi Partisi milletvekili Cara Hunter, büyükannesinin kır evinde, geniş aile ortamındaki 90. yaş doğum günü kutlaması sırasında telefonuna gönderilen “deepfake” porno videosunu gördüğünde, önce, “kendisine çok benzeyen bir kadının” söz konusu olduğunu sanmış. Birkaç istişareden sonra “deepfake” olayını öğrenmiş. O da polise başvurduğunda, polis özür dileyerek bunun bir suç olmadığını söylemiş. Parti ileri gelenleri, (seçimlere üç hafta kala) bir açıklama yapmamasını, manşetlerde adının “porno” sözcüğüyle yan yana gelmesine yol açmamasını tavsiye etmişler. “Şimdi 10 bin kişi biliyorsa, sen açıklama yaptığında 100 bin kişi bilecek,” demişler. (Ezberden iletişim yapanların kullandığı bir argüman…) Seçimler yapılmış, Cara seçilmiş ama tabii travması geçmemiş. Sonradan, kendi çabalarıyla, videodan kareleri Google’da aratarak, videonun orijinalini bulmuş. ABD’de çekildiğini duvardaki prizlerden tespit etmiş. Ama bu konuya kamuoyu önünde geri dönememiş.
Beyin tümörüyle mücadele ederken bir de “deepfake” porno videosuyla sırtından vurulmasının travmasını Guardian’a anlatırken o günleri (2022) yeniden yaşayan Cara Hunter, zamanında, “susmak kabullenmektir” diye düşünmesine rağmen çıkıp açıklama yapmadığına pişman… İnsanların onu mesaj yağmuruna tutmasını, yolda karşılaşınca kaldırım değiştirmesini, doğum günü partisi için gittiği bir barda tanımadığı bir adamın yanına gelip uygusuz bir teklifte bulunmasını, amcasının hararetle kapısını çalıp, açıklama istemesini unutamıyor.
Hunter, başka milletvekillerinin de böyle şeyler yaşamış olduklarını ama öne çıkmaya cesaret edemediklerini düşünüyor ve Amerikalı siyasetçi Alexandra Ocasio-Cortez’i bu bakımdan bir istisna olarak gösteriyor. Demokrat Parti’nin sol kanat milletvekili Ocasio-Cortez de geçen sene Şubat ayında kendi “pornosuyla” yüz yüze gelmişti. Cortez, bu konuda Rolling Stones dergisine konuşmuş ve kendini “fiziksel cinsel şiddete maruz kalmış biri olarak” tanımlayarak (Bunu daha önce, 2021’de, Instagram’da açıklamış), “deepfake” pornografinin “fiziksel tecavüz ve cinsel saldırı ile aynı niyeti taşıdığını, yani güç, hakimiyet ve aşağılama ile ilgili olduğunu” söylemişti.
İngiltere’de ortaokul ve liselerde
Yine bu ayın başında, yine The Guardian’da yayınlanan bir habere göre, İngiltere’de okullarda ortaya çıkan “deepfake” video olaylarında da patlama var. Guardian, bu haberinde, “yapay zeka alanındaki gelişmeler sayesinde, arkadaşlarınızı, sınıf arkadaşlarınızı ve hatta öğretmenlerinizi gösteren çıplak görüntüleri veya videoları oluşturmak çocuk oyuncağı haline geldi,” uyarısında bulunuyor.
Okullar hakkında günlük anketler yapan Teacher Tap aplikasyonunun, The Guardian için 4.300 ortaokul öğretmeniyle yaptığı çok yeni bir araştırmaya göre, öğretmenlerin yaklaşık onda biri, geçen akademik yılda okullarındaki öğrencilerin “deep fake müstehcen videolar” oluşturduğunu biliyor. Teknolojinin ne kadar kolay ulaşılabilir ve kullanılabilir olduğunu belirlemek üzere sorulan bazı sorular şunu ortaya çıkarmış: Bu olayların dörtte üçü 14 yaş veya daha küçük çocukları ilgilendirirken, her 10 olaydan biri 11 yaşındaki çocukları kapsıyor. Aynı haberde, Avustralya, İspanya ve Amerika’da yaşanan benzeri olaylardan, okullarından kovulan çocuklardan örnekler de veriliyor. Erkek çocuklar bu işi bir eğlence olarak görüyorlar.
“Deep fake” Türkiye’de de kullanılıyor mu?
Türkiye’de gerek sosyal medya kullanımında gerekse her türlü teknolojiyi benimseme konusunda ileri bir noktada olduğumuz biliniyor. Ancak, “kol kırılır, yen içinde kalır” ülkesinde “deepfake” kullanımına dair kamuoyuna yansıyanlar sadece dolandırıcılık olayları. Okullarda ne olup bittiğini pek bilmiyoruz. Siyaset sahnesine olayın şu veya bu şekilde yansıması her an olabilir.
İrlanda Cumhuriyeti’nde daha geçen ekim ayında, bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Catherine Conolly’nin seçimlerden kısa bir süre önce “yarıştan çekildiğini” söylediği bir “deepfake” video sosyal medyada dolaşmıştı. Seçimlere etki etmedi; Conolly seçildi. İnsanlara söylemedikleri şeyleri söyleten bu tür videolara bizde ihtiyaç duyulmayacağı düşünülebilir. Çünkü dün şöyle derken bugün böyle diyen siyasetçilerin gerçek videoları ortada etkisiz biçimde dolaşıyor zaten.
Geçen hafta bu köşede sözünü ettiğimiz, sosyal medya yasaklarını da kapsayan, “online dünya” ile ilgili yasa hazırlıklarının içinde “deep fake” maddeleri bulunduğuna dair bir şey bugüne kadar sızmadı. Varsa bile “hakaret, devlet güvenliği ve sahtekarlık” meselesinin ön planda olacağını tahmin etmek zor değil.
Ben yasalardan çok medet umanlardan değilim. Onların nasıl uygulandığı önemli. Devlet imkanlarının, bu tür videoların izini sürmeye, faillerinin bulunup cezalandırılmasına tahsis edilip edilmeyeceğine bakmak lazım. Kadınların sokak ortasında öldürülmesine kadar giden fiziksel şiddetin olduğu yerde, “online şiddet” önemsenecek mi? Polisin, savcıların bizde her zaman daha önemli işleri vardır. Ya çocuklar? Acil olarak çocuklarımızı korumamız gerekiyor. Yasaların, yasa yapıcı ve koruyucuların harekete geçmesini beklerken, çocuklara ve ailelerine, kadın kurbanlara yardım edecek, uzmanların mağdurlarla buluştuğu sivil girişimlerin, dayanışma ağlarının oluşturulması lâzım…
