O, dünyanın en çok tartışılan ve sansürlenen tablolarından biri, kimine göre pornografik, kimine göre erotik, kimine göre çıplak bir gerçeklik…
Bu tablo Gustave Courbet’in 1866 yılında resmettiği “L’origine du Monde/Dünyanın Kökeni” adlı eseri. Courbet tabloda bacaklarını açarak sere serpe uzanmış bir kadının cinsel organını “dünyanın kökeni” olarak resmetmiş. Tablo 26 Haziran 1995 yılından beri Paris’te Musée d’Orsay’de sergileniyordu ancak geçen aralık ayında “Lacan, When Art Meets Psychoanalysis” adlı sergi nedeniyle Centre Pompidou-Metz’e taşındı. Çünkü tablonun son sahibi ünlü psikanalist Jacques Lacan’dı.
Freud’dan sonra dünyanın en ünlü psikanalistlerinden olan Lacan’ın bir Osmanlı paşası ile ortak noktası neydi?
Soyu Şerif Mardin’e, Betül Mardin’e kadar uzanıyor
Halil Şerif Paşa 1832 tarihinde Mısır’da doğdu, babası yenilikçi devlet adamlarından Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın en yakınıydı. Halil Şerif batılı eğitim almış. Tedavisi için gittiği Paris’te mükemmel Fransızcası sayesinde sefirlik teklifi alıp Osmanlı diplomatı olmuş. Paris Büyükelçiliği, Hariciye ve Adliye Nazırlığı yapmış. Halil Şerif’in soyu tarihçi Şerif Mardin’e, iletişimci Betül Mardin’e kadar geliyor.
Ancak Halil Şerif’in birkaç zaafı var, kumar, kadınlar ve sanat. Halil Şerif Paşa görev yaptığı Paris’te sosyetenin gözdesi olacak kadar sosyal ve meraklı biri. Kendisini kolayca Paris sosyetesine ve sanat dünyasına kabul ettiriyor.
Gustave Flaubert, Saint Beuve, Ernest Renan gibi yazarlarla arkadaş oluyor. Sanat onun için tutku haline geliyor ve sanat eseri toplamaya başlıyor. Paşa bilinen ilk Müslüman koleksiyoner oluyor.
Ancak topladığı tabloların içinde nü eserler çoğunlukta. E. Delacroix, Inges, Chasseriau, Marilhat, Courbet, Decamps, Diaz, Rousseau, Troyon gibi ressamların 109 tablosuna sahip oluyor.
Courbet’nin tablosunu paşa sipariş etmişti
Saint Beuve onu bir gün ressam Gustave Courbet ile tanıştırıyor. İyi arkadaş oluyorlar. Courbet’in çıplak tablolarını koleksiyonuna ekliyor. Bu Osmanlı nazırı 1866 yılında Gustave Courbet’e “Dünyanın Kökeni” tablosunu sipariş ediyor. Tablo kadın cinsel organını gösterdiği için yasaklanıyor ve yasaklandığı için daha ünlü bir tablo haline geliyor. Öyle ki Halil Şerif evinde tabloyu bir separatörün arkasına saklayarak sadece özel kişilere gösteriyor.
Halil Şerif’in gösterişli hayatı ve kumar tutkusu maddi açıdan onu sıkıntıya sokunca İstanbul’a mektup yazıyor ve geri dönmek istediği söylüyor. Karşı taraftan gelen cevap olumlu, ancak bir şartları var, paşanın çıplak tablolarını Paris’te bırakması isteniyor. O da çaresiz elindeki 109 eseri değerinin çok altında fiyatlara satıp İstanbul’a geri dönüyor. Böylece Dünyanın Kökeni adlı tablo Paris’te kalıyor. Halil Şerif Paşa 1872’de Abdülhamit’in cülus alayında at üzerinde güneş çarpmasından vefat ediyor.
Peki tabloya ne oluyor?
Tablo birçok kez el değiştirdikten sonra ünlü psikanalist Jacques Lacan tarafından 1955 yılında 1,5 milyon Fransız Frankı’na satın alındı.
Ancak Lacan da tabloyu özgürce sergileyemedi ve ressam André Mason’a ahşap bir muhafaza yaptırarak tabloyu o ahşap muhafazanın arkasında korudu. İşin tuhafı carisleri Lacan’ın ölümünden sonra vergi borçları nedeniyle tabloyu devlete bağışladı.
Bugünlerde Centre Pompidou Metz’de Jacques Lacan ile ilgili bir sergi var. Bu Lacan’a adanan ilk sergi. Sergide Lacan’ın literatüre kattığı terimlerden yola çıkarak yapılan sanat eserleri ile Lacan’a atıfta bulunan sanatçıların eserleri var. 200’den fazla eser sergileniyor. Lacan’ın psikanalizde “stade du miroir/ ayna evresi” terimini sembolize eden Caravaggio’nun Narcissos tablosu ile başlıyor sergi. Lacan’ın terminolojiye kattığı Lalangue isimli bölümle devam ediyor.
Gustave Courbet’in ünlü tablosu Dünyanın Kökeni’ne ise ayrı bölüm açılmış. Réne Magritte’in The False Mirror, Marcel Duchamp’ın The Large Glass eserleri de sergide görülebilir.
La femme n’existe pas/ Kadın yoktur, Il n’y a pas de rapport sexuel/ Seks yoktur bölümlerinde Lacan’ın kadın düşmanı düşüncelerine karşı üretilen eserler gösteriliyor.
Lacan’ın sanatçılar üzerindeki etkisi ise Curiosa adlı bölümde toplanmış. Burada Picasso, Dali, Dora Maar’ın eserleri var. Sergi 27 Mayıs 2024 tarihine kadar gezilebilir.
Ünlü tablonun modeli kimdi?
19. Yüzyılda bu kadar cesur bir tabloya modellik yapan kişi sanat dünyasının en çok merak ettiği konu oldu. Ama ne Courbet ne de tabloyu sipariş eden Osmanlı nazırı Halil Şerif Paşa bu sorunun cevabını vermedi.
Bir buçuk asır sonra tabloya model olan kişinin kim olduğu aydınlandı. 2018 yılında bir sanat tarihçisi Dünyanın Kökeni isimli tablodaki kadının Halil Şerif Paşa’nın sevgilisi balerin Constance Queniaux olduğunu açıkladı.
Yazar George Sand ve Alexandre Dumas Fils arasındaki bir mektuptan yola çıkarak tablodaki modelin Halil Şerif Paşa’nın sevgilisi olduğu tespit edilmişti. Bilgi tablonun sergilendiği Museé d’Orsay tarafından da doğrulandı.
Bir Osmanlı nazırı ve ünlü psikanalist Jacques Lacan’ı birleştiren dünyanın en erotik tablosu hakkında bir bilinmeyen böylece açığa çıkmış oldu.
Ayrıca tablo 2011 yılında Facebook tarafından da sansürlendi ve bu sansür nedeniyle şirkete dava açıldı.
Lacan’ın öğrencileri anlatsın
Lacan’ın öğrencisi olmuş tanıdığım tek bir kişi var, Ertuğrul Özkök.
Birkaç ay önce Serdar Turgut bir yazısında Ertuğrul Özkök’e Lacan’ı anlatacağını yazmıştı. Keşke Ertuğrul Özkök ve Serdar Turgut birlikte sergiyi gezse de ecdadımızın bizzat sipariş ettiği bu dünyanın en tartışmalı tablosunu bize anlatsalar.
Hocama veda…
Yıl 2003 üniversitedeyim, okulun bahçesinde Mario Levi’yi görüyorum. Ben Fransızca siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümünde öğrenciyim, o ise iletişim fakültesinde ders veriyor. O günlerde “Lunapark Kapandı” adlı kitabını yeni okumuşum, kitabın kahramanı kızı terk edip gitti diye hocaya çok kızgınım, yanından geçerken kafamı çeviriyorum…
Yıl 2013 Mario Levi’den yaratıcı yazarlık dersleri alıyorum. Hocaya bu hikâyeyi anlatıyorum kahkahalarla gülüyor, “Bak nasıl gerçek gibi yazmışım” diyor bana. Her ders birbirinden ilginç hikayeler dinliyoruz hocadan.
Masal henüz doğmamış ama yolda, bize ders aralarında kızlarını ne çok sevdiğini anlatıyor, yeniden baba olacağı için heyecanlı.
Dersler müthiş, ondan eski İstanbul’u, Ladino kültürünü, Fransız şansonlarını dinliyoruz, hatta Musevi yemek tarifleri öğreniyoruz, eve gidip deniyoruz.
Yeşil mürekkepli dolma kalemiyle yazdığı yeni kitabı “Size Pandispanya Yaptım”ın eskizlerini gösteriyor bize. Bizim için tarifsiz anlar; dersleri soluksuz dinliyoruz. Tuba Oskan, Ayşegül Yarsuvat, Ayşegül Ertok sınıf arkadaşlarım. Hoca bize bilmediğimiz yeni pencereler açıyor, can kulağı ile bizi dinliyor ve yazmamız için cesaret veriyor. Her ders birbirinden güzel, güzeldi…
Mario hoca bu hafta bizi bırakıp gitti…
İstanbul bir çocuğunu daha kaybetti.
“Hissedebilenlerle susarak da anlaşabiliriz” derdi.
Şimdi susma zamanı!
Elveda hocam…