‘Biz, Beyaz Saray’da yaşayan ilk afro-amerikan aile olduğumuz için, neredeyse daha en baştan “öteki” idik. “İlk ve siyah” kelimeleriyle ilişkilendirilen hiçbir hayat kolay değildir.’
44. Amerikan Başkanı Barack Obama’nın eşi Michelle Obama’nın hayat hikayesini anlattığı “Becoming-Benim Hikâyem” adlı kitapta hissettiklerini bu sözlerle ifade etmişti. Beyaz Saray’a siyahi bir sanatçının eserinin girmesi Saray’a ilk afro-amerikan başkanın girmesiyle aynı zamanda oldu.
Glenn Ligon’u ayrıcalıklı bir sanatçı yapan özelliği Beyaz Saray’da Başkan Barack Obama’nın şahsi ofisinin duvarını süsleyen tablosuydu. Black Like Me #2 adlı bu eser John Howard Griffin’in aynı isimli kitabına bir göndermeydi.
Söz konusu kitabın kahramanı, siyahların hayatını anlamak için tenini siyaha boyayarak güneye yaptığı yolculukta başından geçenleri sivil haklar, sivil itaatsizlik ve özgürlükler bağlamında anlatıyordu.
Başkan Barack Obama’nın hayranı olduğu bu sanatçının tablosu birkaç gündür yine gündemde. Üstelik bu tablo bir Netflix filmiyle hayatımıza dalıverdi. Şimdiden söylemeliyim ki yazımın bundan sonrası spoiler içerecektir!
Amerika’nın dostları, düşmanları…
Çin, Rusya, Kuzey Kore, Küba, Irak, İran…
Bunlar Amerikan hükümetinin arasının iyi olmadığı ülkelerden bazıları. Amerikan sinema endüstrisi gücünü bu olası düşmanlar üzerine kurduğu filmlerle büyüttü. Bu büyüme sadece “kahraman Amerikalı” fikrinin büyümesine değil aynı zamanda Amerikan Sineması’nın küresel bir güç olarak da büyümesine neden oldu.
Propaganda sinemasının ilk örneklerinden biri Potemkin Zırhlısı filmiydi. Çarlık Rusya’sına karşı Ekim Devrimi’ni işaret ediyordu.
İki kutuplu dünyada Hollywood’un önlenemez yükselişi toplumsal gerçekliğin inşasında önemli rol oynadı. Neredeyse birçok filmde Rusya’ya karşı Amerikan kahramanları yaratılıyordu. Rambo, Rocky filmleri gişe rekorları kırdı.
21.yüzyılda artık dijital platformlar izleyiciyi domine ediyor. Dünyanın en büyük streaming platformlarından Netflix 2023 yılı üçüncü çeyrek verilerine göre 247,15 milyon üyeye sahip.
Netflix 190 ülkede yayın yapıyor. Ancak bu devasa platformun erişimi olmadığı birkaç ülke var, bunlar; Çin, Rusya, Kuzey Kore, İran, Kırım. Farkındaysanız bu ülkeler yukarıda saydığım Amerika’nın “düşman ülkeler” kategorisinin venn şemasında ortak bir küme oluşturuyor.
Obama’nın okuma listesindeki kitap
Eski Amerikan Başkanı Barack Obama’nın sosyal medya hesaplarından o yıl okuduğu kitapları ve dinlediği müzikleri yayınlaması artık bir gelenek oldu.
Başkan, bu listelerini yayınlar yayınlamaz onun önerdiği kitaplar ve müzikler haber konusu oluyor.
Belirsiz bir düşman üzerine kurgulanmış bir kıyamet kitabı bu.
Amerikan Başkanı Obama’yı Glenn Ligon ve bu romanla kesiştiren yer ise Netflix!
55 yaşında başkanlıktan emekli olan Obama’nın emeklilik günlerinin nasıl olacağı merak konusu olmuştu. Çünkü diğer başkanlara nazaran oldukça genç yaşında emekliliğe ayrıldı. Hatta Obama görevden ayrılmadan önce Beyaz Saray’ın resmi Youtube sayfasından “Couch Commander” adlı başkomutanlıktan koltuk komutanlığına diye komik bir video bile yayınladı.
Obama çifti 2017 yılında Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonra kitap yazdı ve her eski başkan gibi dünyanın birçok yerinde konferanslar verdi.
Ancak şaşırtıcı bir şey daha oldu ve Obama çifti OTT’nin kralı Netflix ile bir anlaşma imzaladı ve Higher Ground adlı bir yapım şirket kurdu. Şirketin ürettiği projeler ırk ve sınıf, demokrasi ve sivil haklar konularına değiniyor.
Netflix’teki yeni film
İşte Obama’nın 2021 yaz okuma listesinde yayınladığı “Dünyayı Ardında Bırak” adlı bu kitap, filme uyarlandı ve 8 Aralık 2023 tarihinde Netflix’de yayınlanmaya başladı.
Üstelik filmin yapımcısı da Obama çifti!
Başrollerini Julia Roberts, Mahershala Ali, Ethan Hawke ve Kevin Bacon’un paylaştığı kıyamet draması filmde televizyondan, telefonlara kadar teknolojik alt yapının aniden çökmesi sonucu çözülmeye başlayan toplum anlatılıyor.
Film “insanları sevmiyorum” cümlesiyle başlıyor.
Filmi bazıları çok sevdi bazıları saçma ve çocukça buldu kimileri filmde yeni bir komplo teorisinin ipuçlarını aradı. Hatta bazıları filmin beyazları aşağıladığını iddia etti.
Dünyayı Ardında Bırak tekinsiz bir film, filmi izlerken her an bir yerden bir şey çıkacak hissi peşinizi bırakmıyor. Ancak filmde ön plana çıkan şey aslında belirsizlik, adı konmamış, belirsiz bir düşmanın yarattığı kaos karşısında insanların davranışlarını izliyoruz.
Olayın siber saldırı mı, savaş eylemi mi, çevre felaketi mi olduğunu anlayamıyoruz. Seyirciyi rahatsız eden bu belirsizlik belli ki aslında yazarın tam da istediği etki.
Çünkü kitabın yazarı Rumaan Alam, Variety’e verdiği bir mülakatta “bu filmin sonunda her şey yoluna girecek diye bir endişem olmadı. Esas istediğim filmin sonunu belirsiz kalması, bu film bitti mi? komik miydi? korkutucu muydu? sorularının konuşulması. İnsanların düşüncelerini kontrol edemediği bilmek büyük zevk” diyor. Görünüşe göre seyirciyi rahatsız eden bu belirsizlik aslında yazarın istediği bir şey!
Filmdeki düşmanlar aslında çok da belirsiz değil. Hemen her Amerikan filminde rastlayacağınız düşmanlar yine burada da yerlerini almış.
Öyle ki hikâyenin geçtiği kasabada uçaktan atılan el ilanlarının üstünde Arapça “Amerika’ya ölüm” yazıldığını görüyoruz. Bir sonraki replikte ise olası düşmanlar olarak Kore, Çin, Irak olarak seslendiriliyor. Ortada net bir tehdit olmadan da düşmanların adı konmuş aslında.
Obama’nın favori sanatçısı Glenn Ligon’a ait bir tablo da filmde yer alıyor, kahramanların yaşadığı evin salonunu süsleyen tablo her sahnede tuhaf bir şekilde değişime uğruyor, ilerleyen dakikalarda bu tablonun değişik versiyonlarını görüyoruz.
Bir başka değişen duvar resmi ise çiftin yatak odasında hemen yatağının arkasındaki okyanus tablosu, filmde gerilim arttıkça sakin okyanus tablosu fırtınaya dönüşüyor. Tüm bu kaos içinde kahramanlardan birinin dediği gibi “venn şemasında ortak bir küme bulmak” hayatın amacı.
Filmin en çok konuşulan bir başka konusu ise Tesla. Los Angeles’ta yaşayan ve birçok Hollywood filminin afişini tasarlayan dünyaca ünlü grafikerimiz Emrah Yücel ile birkaç ay önce konuşurken, Hollywood’da yeni çekilen filmlerde elektrikli araçların devlet politikası olarak özellikle gösterildiğini öğrendim.
Ancak bu filmde kontrolden çıkıp birbirine çarpan sürücüsüz Tesla’ları görüyoruz. İzleyiciler arasında tartışılan bu sahne üzerine Elon Musk, X’deki sayfasından bir açıklama yayınladı. “Dünya tamamen Mad Max’e dönüşse ve benzin kalmasa bile Tesla’lar güneş panellerinden şarj olabilir” dedi.
Bu açıklama ile Elon Musk’ın aslında filmi hiç izlemediğini de öğrenmiş olduk. Çünkü filmde elektrik kesintisi veya benzin değil insansız Tesla’ların hacklenmesi söz konusuydu.
Netflix, Obama, Elon Musk gibi isimleri aynı kümeye taşıyan film üzerine herkes kafa patlatıyor felaket senaryoları yazıyor. Ancak son sahnede dünyada yer yerinden oynarken evin küçük kızının her şeyi bir kenara bırakıp Friends dizisinin son bölümünü izlemesi, tüm bu komplo teorileriyle dalga geçen bir alaycılık içermiyor muydu sizce?
Aslına dünyayı ardında bırakmak tam da bu küçük kızın yaptığı şey değil mi?